Ahmet Özdoğan Şiirleri - Şair Ahmet Özdoğan

0

TAKİPÇİ

Ahmet Özdoğan

gecenin içinde dolaşmadayken
neden olduğunu bilmeden
serin bir kumsal gecesini
yıldızları tarar gözlerimiz
soylu yaşamı sevmek
okşamak yalnızlığın katılığını

Devamını Oku
Ahmet Özdoğan

Temmuzda Eprati vadisinde sisli puslu alaca bir akşam üstüydü dikenli kaygan yosunlarla örtülü patikada yürürken Halit çavuş Ekrem usta önümde ha gayret diyorlardı biraz gayret taştan taşa atlarken Ekrem usta çağırdı aha bir tane bir tane daha diye balıklar ışıl ışıl zıplıyordu çakılların üstünde derken karanlığa doğru yol alırken dere bulanık dağ bulanık gök bulanıktı. Gecenin kör karanlığında ormanın derinliklerine doğru yürüyorduk önümüzde patika gözümüzden ışık tepemizden gök kayıp gidiyordu derenin kıyısından atlayabilirdik iki adımla öte kıyıya ama dere gürül gürüldü kudurmuşcasına ve bilinçsizce dalıyorduk her bir yana. kaybolduğumuz anlardı haykırıyorduk umutsuzca yankımız karşı dağdan çarparken yüzümüze bilmeden bir uçurumun kıyısındaydık birkaç adım atsak uçurumu boylayacaktık elimizi uzatsak yakalayacaktık aha dağ aha yol aha gökyüzü. usta bir o yana, çavuş bir bu yana dalarken dedim ki; çoban ateşi yakalım durun hele sabaha dek duralım böyle bulunur bir çare içimiz ürperir titrer ayı, kurt, çakal ormanın sahipleri gelir uzaktan tırmalayan sesleri daha tepecek horonlarımız dinleyecek tulum havalarımız daha yiyecek malahtomuz, lobiyamız gezecek dağlarımız yaylalarımız varken böyle mi bitecekti hayalimiz böyle mi bitecekti yolumuz böylemi. nihayet karşı yamaçtaki şoseden bir ışık yardı kör karanlığı umut gülleri açtı orman gülleri arasında Macahelin dağını aşamadın mı? dizlerinde derman yok koşamadın mı? yaylasının balına, kaymağına doyamadın mı? derim ki; çıkma balık avına! düşme elin diline, yaban diyarına... Doğa tutkunlarına selam olsun Temmuz 2009 Camili-Borçka

Devamını Oku
Ahmet Özdoğan

yine başladı içimdeki uğultu postalları geçirdim ayağıma düştüm yollara aşılacak karlı yüksek dağlar ve uzayıp giden yollar yollar… şafak sökmeden yollardayım mızrak boyu yükselir güneş yine başlar içimdeki uğultu çağlayanın uğultusuna benzer çağlayan fakat köpüksüz bembeyaz kar bembeyaz dağ kapkara nehir kapkara düşler… akşama doğru beyazlar kızıllaşır -rahatlık ve sıcaklık gibi- kaynaşırlar sonra.. sonra bakarım uzaklara gözlerimdeki bomboş parıltı ve uzayıp giden yollar yollar… anlaşılmaz korku vardı içimde sürüklüyordu önümdeki çıplaklığı aşmak engelleri aşmak olacaktı engelleri aşmak dedim yoğunlaştırdım cesareti bitmez gibiydi bir tepenin ardından başkası onun ardından öteki böyle sürüp gitti yorgunluğum telaşımı yendi ve uzandım ormanın içine yol kenarında havada bulut şimşek rüzgar ağaçlarda kuş bunların müziğini dinliyorum gözlerim sisler içindeki ağaçlarda uyumuşum… bir kertenkele yavrusunun başımdan aşmasıyla uyandım tütün sarıp bir iki nefes çektim ki havada bir ses ormanda derin yankılar yapıyor yaklaşan motor sesiydi fakat benim korkum o anda burukluğa dönüştü ayrılırken arabanın kapısından son kez baktım kalanlara üzgün/haykırır gibiydiler “-bizi bırakma bırakma bizi” yine başladı içimdeki uğultu çağlayanın uğultusuna benzer çağlayan fakat köpüksüz… Mayıs 1975 Karçal dağı

Devamını Oku
Ahmet Özdoğan

güzel olmayan çok şey vardı
omzumda ceket
ağzımda sigara
alnımda ter
cadde
güzel olmayan iyi olanlar mıydı?

Devamını Oku
Ahmet Özdoğan

ılık bir bahar gününde
yürümek rahat ve kaygısız
sarhoş olmak
insan olmaktan
sevdalanmak
yeniden açılmak mutluluğa

Devamını Oku
Ahmet Özdoğan

yeni açmış güllerle bahar yeni açmış masallaşma yoksulluğum yeniden yeşeriyor meydanlarda burukluk, toz-toprak sevdalarda hüzün var belki de coşkuydu sevdalarda aradıklarım haydi yeni bir gün doğmada yeni baharla güller arasında yeni duygulara taşıyorum gecelerimi savaşsız diyarlara varana kadar anlıyor musunuz dostlar? anlıyor musunuz? meydanlardan geçmek alımlı gecelerin sokak terk edilmişliği değil ne de orta yerde dönen çirkef arzular yeni günlere bu isyan seli alanlar yeni günlere çocuklar elimizde ekmek ve güllerle, alnımızda özgürlük rüzgarıyla anlıyor musunuz dostlar? anlıyor musunuz? yıkılası demiyorum ha! yeni günlere doludizgin adımlarla yeni günlere yeni… Mart 1978 - İstanbul

Devamını Oku
Ahmet Özdoğan

saymakla bitmeyen neşe ve kahkahanın
bilmem belki de
en anlamsızca döndüğü meydanda
bir haykırış
bir panik
bir sessizlikten sonra

Devamını Oku
Ahmet Özdoğan

ayakların altında kaybolan izler
peşinden koştuğumuz düşler
bir ömür boyu bulamadığımız şeyler
ama ne kadar acısın be!

yerinden sökülüp dağılan taşlar

Devamını Oku
Ahmet Özdoğan

gün ışığı yanıltan karanlığı- uçan bakteri kadar duygular ve doğa boylu boyunca uzanır yaşama güz akşamı kızıllığı gözlerime süzülen ışıkta kızıla boyamıştır yorgun düşleri içim coşarak kaynıyor öfkemse bileniyor geçmişin ezikliğini yarın yıkacak bu keskinlik sonra bir bahar sabahında güleç doğaya bakacağım kahkaha atacağız üzerinde uzanarak buyruksuz gök yüzünü saracak bakışlarım ana kalbi sıcaklığıyla sarılacağız yaşam orda başladı orda bitecek orda sürecek ölümsüzlük… Aralık 1975 Artvin

Devamını Oku
Ahmet Özdoğan

hani yaşama sevinci hani güzellik hani boşluk derler ya yada kan kırmızı akşam yanı yada arzu yada güleç ve sevecen tutkusu zaman durmuş gibidir bazen bazen rüzgar hızıyla akar doğa olduğu gibi döner mevsimler zaman uğultusu durmaksızın dolu yüreğimle açmadayken gülleri, dilleri ve elleri oysa işte masam işte yalnızlığım gaz lambasının ışığında belirsiz gölgeler kafamda bilinmez kaygılar kayıtsızca tutkular ve bitmez umutlarla doğduğum yerin belirsiz geceleri kayıtsız geceleri kaygılı geceleri geceler gece… Eylül 1977 Camili (Borçka)

Devamını Oku