Varsam bir secdeye ki, dünya secdemde olmasa,
Fenaya dair ne varsa, ah, o anda unutsam!
Ne ben olsam, ne de varlık! Yok, hiçbiri kalmasa...
Ah ne olur, bir lahzacık, böyle bir his yaşasam!
Buhran buhran içinde, o anın dışındayken,
Rüzgarının tesiriyle inandım bu kez sihre.
Zira bana yaptığın bütünüyle mantıksız...
Şeytandan da duymuştum, duyulmamış bin hile...
Ama bunda oyun yok, sanki aşk, katıksız...
Sana aşktan soruyorlar, cevap verme, ne olursun.
Sırrın senin esirindir, konuşursan, salacaksın.
Elimizde yalnız o var, fahşetmesen, ne olursun?
Zincirlerin bir kırılsa, benden beter yanacaksın.
Sana aşktan soruyorlar, sırrım verme, ne olursun.
Ne menem şeymiş aşk, tüm beşerin maşuku,
Bir zahmeti bilinse, peşine düşülür mü?
Rıza-yı maşuk peşinde, hakikatin âşıkı,
“Mutlu etmek” demek aşk, zevke hiç düşülür mü?
Şimdi sen sanır mısın, her seven “Âşık” olur?
Masal ülkemin perisi, bir gün beni görmez misin?
Yüz kez edilmiş duayım, bir “âmin” de sen der misin?
Bilmem başka dehlizleri, süslenmiş parlak düşleri.
Damlalarında “derya”yım; bilmem, fark eder misin?
Yok, yok! Sen beni bilmezsin. Güneş olsam fark etmezsin.
Biz küçükken, küçücükken; bambaşka bir dünya vardı.
Hayallerle gidecektik, kanatla gidilmez yere.
Toprağa kaşık sallasak, toprak bile şeker, baldı.
Cenneti solukluyorduk, her yanımız yara, bere.
Biz küçükken, küçücükken; bambaşka bir dünya vardı.
Haydi, gülsün yüzün... Tebessüm yakışır sana.
Bahar, bahar, diyordun; bak işte, bahar geldi.
Haydi, neşelen artık, aldırma başkasına.
Kedere ne gerek var? Bak toprağa can geldi.
Müptelayım gülüşüne... Ne hoştur tebessümün!
Bilmediğim şeyler de var, sormadığım sorular da...
Yanlışımı bulmalıyım, verdiğim aralarda,
Hep meşki kovalardım, yazdığım satırlarda...
Kerem’in de, Aslı’nın da söylediği yalanmış.
Âşık, Leyla’yı değil, Mevla’sını bulanmış...
Bir Fatiha içinden cennete yollar gider
Gün düşer yüreğime, bir tebessüm buyursa
Ardın sıra adım adım, günahkâr ruhum gider
Bir ruh ki, hayatını bedenine borçluysa
O bedenden zindana bir kocaman yol gider
Gün düşer yüreğime bir tebessüm buyursa
Aklım kalır, savrulunca, saçlarının siyahı.
Beyaza gün kavuşturmaz, sanki gece olurum.
Böyle mi kavurmuştu, Kerem’i, “kor” eyvahı?
Gülerken yüzün kapat, ben de öyle olurum.
Aklım kalır, savrulunca, saçlarının siyahı.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!