Ya Üç şerefeli, ya Eski Cami,
Ya Sultan Selim, ya Sultan Süleyman,
Geziyorum burda sabahtan beri,
Sürüklüyor beni tarih ve zaman.
Boş sokaklar, hüzün, vehim, heyecan...
Geceleyin benden ayrılır ruhum,
Dönünceye kadar açık kalır cam.
Uyanık, başımın ucunda bir mum,
Beklerim, beklerim böyle her akşam.
Bilmesem de nereye gidiyor ruhum,
Bütün gece sessiz, eriyip de mum,
İşte bir vazoda açmış iki gül
İşte bir saksıda eşsiz kuşkonmaz.
Gülleri gördükçe gönlüm bir bülbül
Saksıya baktıkça içimde bir haz.
Dışarda fırtına, uğultu, tipi
Ne kadar geçti aradan?
Bilemiyorum.
Özlemin çığ gibi büyüyor
Dayanma gücünü bulamıyorum.
Yalnızca avunuyorum.
Beni koydukları zaman toprağa,
Başında bembeyaz sarık, bir hoca,
Yabancılar gider gitmez uzağa,
Yaslansın çömelip orda ağaca.
Her mezar başında artan hevesle,
Bu sabah içimde bir tazelik var,
Bu seher, bu camdan giren gündüz, ben!
Sokaktan yükselen şu şen naralar,
Bu camdan bakınan, bu gülen yüz ben!
Nerede o dünkü ateşli nabız,
Her yıl bugün olur, Otuz Ağustos
İçime bir ordu havası dolar.
Başlar dimdik, gözler çelik, yüzler pos,
Bayrak imil imil, geçer ordular...
Geçer tunç adımlar demir göğüsler,
Şimdi her uyanık limandan uzak,
Derinlerde engin bizi sarıyor.
Güverteden korsan gibi aşarak
Ne arıyor sular, kimi arıyor?
Yolcular yolcular deniz çağrıyor,
Dün yine bir çini şehrini gezdim,
Bu geziş bir günden bile kısadır.
Her çini önünde bir ömür sezdim,
Bu seziş gönlümde bitmez tasadır.
Bir garip hulyaya nazım düşeli,
Her yandan duyarım bir gül kokusu,
Meltemle dağıtır uzak bahçeler.
Günbatısı, poyraz ve gündoğusu,
Cenup rüzgârları ruhumu çeler.
Bilmem ki nerede bu gizli bahar?
"68 kuşağı"ndan her öğretmen bu şiiri bilir..Özellikle yatılı okulda
okumuş olanlar..Çünkü yatılı okuyanların DOĞU ve Güneydoğu
Anadolu köylerinde bir kaç yıl öğretmenlik yapma zorunlulukları
vardı.."Kuş uçmaz kervan geçmez" yerlerdeki bu köylerde öğret-
menlik yapmak zordu..Ama ...