"Yağmurlar yağardı gönül dağlarına
Gönül dağlarında güneş batarken
Yağmurlar gönül olur yağardı dağlarına
Gönülden gönüle bir yol açılırken
Güneş devrilirdi dağların ardına
ay kıskanırdı gecede
yakamaozlar gözlerinde ışırken
lal olurdu blülbül gülşende
inleyen nağmelerde ben
nihayet olurken nihavent.
ay saklanır nihayet arından
Önce ruh vardı evvel zaman içinde,
‘Bela’ dedi, Belanın anlamını bilmeden,sorgulamadan
Sonra hapsoldu bir rahme,
Dediler ki ten denen kafeste çekeceksin
Sorgunu, sorgulamalarını,sancılarını
Sancılar çektirirken kendi sancılarına yabancı
NE KALIR
Eylülün aşkı Nisanadır
Bahardır…Sevdadır …Yalandır…
Bahara adanmış Candır…
Bahardan arta kalan yalandır.
Ben seni hiç ölmeyecek gibi sevdim
Cennetimi yakacak kadar
Ve sözlerin vardı… Derin bir yar
Cehennem kadar
Gözlerinden düştüğüm yerde Ey yar..
Şimdi sönecek bir cehennem
Yunusun elindeki asa taştan taşa
Ayağındaki çarığın tozu
Ceylanın peşinde Abdal
Kerbelada güneş,
İsay’ı zabt etmiş çivi
Sehpada yağlı urgan,
Sürgün sözcüğü ile çok küçükken tanıştım Yaramazdım, yaramasam da hiçbir işe Bilmezdim anlamlarını bazı sözcüklerin Neden kullanılır? Neden kızılır bazı şeylere... Kızdığında annem ’Sürgün’derdi. İlkin annemin dilinde sürgün oldum. Sonraları seksenlerin anaforunda sürgünler e tanık oldum. Ülkesinden kaçıp gidenlerin sürgününe... Dönemeyenlerin yıllarca vatanına Haymatlos oluşlarına Kızardım onlara çocuk aklımca Sürgünler derdim anamın diliyle. Sonra sürgün ülkelden başkentler başkentine sürüldüm. Tanıştım binbir anlamlı sihirli kelimelerle Bela nedir? Uğrayınca belalara Ervah ı ezelde kara sürülen yazımla Anladım sürgünlerin süreğinin birinin de bende sürdüğünü Sonrasında bir ceylanın gözlerinden kalbine sürüldüm Gözlerimi kapattıgımda degil de Açtıgımda görmeyi ne kadar isterdim Kendimi unutacak kadar sevdim, Kendimden geçecek kadar... Sen beni bırakıp gittiğinde sürgünde, Yani yüreğimin ortasına bıraktığın volkan patladığında Yolunu kaybetmiş derviş gibi düştüğümde hasretinle yollara, Yolunu kaybetmiş duygularımı savurur iken ruz i gar, Aklım çıktı da yerinden sen hiç çıkmadın aklımdan Elimdeydi oysa herşey Sen cansuyum iken, Gözlerin gözlerimde gülümser iken, Kokun tenimde misken, Bir volkanın dudaklarında iken dudaklarım içerdim dolu dolu aşkı
Şarap gül kokardı,yakut aşk
Ve şems kıskanırdı yüreğime yaktığın kandili
Heybemdeydi bütün dünya içinde sen...
Düş idim,dilinde
Dilinden düştüm
Sana gidiyorum bu yolu
Hiçbir yere çıkmasa da
Suya yaklaşmışım suda hayaline dalıyorum
Hayaline suda değiyorum
Su gibi aziz
Su gibi mübarek
Zümrüt bir huzura erdi aşk
Kahvenin gölgesinde buğdayla meşk
Kırk yıllık hatırı vardır
Köpük köpük gölge kırk yıldır hatırdır.
Kırkı çıkmış bir aşktır huzur
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!