Göç yollarında yanıldım hepsi bu
Gölgemle dolaştım biteviye
Kuşlarım topluca sonsuzu uçurdu
Bağışladım kanatlarımı dost diye diye
Dalgınlığımı çiğniyorum şu sıralar
Akşamsa akşamdır yaşadığımız ne fazla ne eksik
Cahit Sıtkı 'dan almadık bu kederi vardı eskiden
Düğmeleri kopuktu ömrümüzün inlerdi iki yakası
Hırçın aşklarla yuvarlanan şarabın kötüsünden
Suları geçtik bayım bir kahırdır içimize çöken
Gözlerini açtın ki İstanbul
davulsuz zurnasız! ..
Soğukbekarodalarının sıcağı oğul
şekeri erimez sohbetinin
çaya vuran mahzunluktan
B. Tarıman’a
Sesinizdeki keder en önde gider
Yontar durursunuz “ahşap zamanı”
Kırgın bir tambur ellerini yitirmiş
Sevmelerin çiçeği ve kanayan bahçeler
I.
Ben şurda kalırdım şuracıkta
yazı altımdan çekmeseler
Şurda bir zakkumun dibine sererdim kilimimi
Ah günlerin vuslatı kırık, şarabı perişan!
Toprağı kandırılmış körpecik ölü…
Gel çaylar demleyelim kavalı lokman bir çağrıdan
Yamacı yeşil bir sohbetin şekerini karıştıra karıştıra
yaslı tellerimizin pasını alsın narbülbülü
“Bizi oyuncak sansın bundan sonrakiler”
Hüseyin Peker
I.
Hurdalarınızın ayarlarıyla oynamayınız
son kullanma tarihini geçmemiş olabilir
-Bülent Güldal’a-
Geri çekilmiştir şiir
Zorlanır belleğin kapıları
Hokkası yitik divit gibidir
Şairin sedefkâr yalnızlığı
"Kuşlar gibi cıvıldar
Tattırdığın acılar"
Cemal Süreya
Geldin ya apansız
Pencereme vurdun ya
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!