Artık tüm pişmanlıklar anlamsız.
Özürler nafile.
Kelimelerin kifayetsiz olduğu,
Uçurumun başı.
Bu savaşın haklı ya da haksızı yok.
Bütün kavramların boşa çıktığı okyanus.
Sen gittiğin gün her şey değişti bu diyarda.
Ne bıraktığın gibi kokuyor menekşeler.
Ne de bildiğin gibi artık uyaksız şiirler.
Artık başka duygular süslüyor bu diyarı.
İyi olmayan huylar edindi dağın çocukları.
Kirli gecenin kokuşmuş karanlığından,
Bir aydınlık katleder günahları sabaha karşı.
Fecirden doğan güneş saplanır heyûlaya.
Bin kere yenilen şövalye inanır bu hülyalara.
Tek bir his var içinde, vuslat denen iki hece.
Umut dolu şövalye yol alır kulenin dibine,
I-KİBİR VE SÜRGÜN
Sürgünler sürgününde sürgün oldum ilkin.
Süründüm, sürüldüm, süzdüm ve süzüldüm!
Çölde öylece ilerleyen bir kartanesi gibi,
Her hamlemde eriyerek süründüm!
Buz gibi hissettim içimde,
Acımasızca bağıran riyakâr gülüşünü.
Acı tufanından ridâ ile saklandım,
Çünkü acı bile en tatlı şefkatti.
Ansızın sükûn katleden enîn.
Ve seyl-âbe çığlıkları;
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!