Döndüm dolaştım başa geldim,
Bilginin yendiği yaşa geldim,
Ahir zamanda bir kündelik,
Uçurumdaki kaşa geldim.
***
Hazana küsen kışa geldim,
Yay teraziye çarpar,
Altın oranın ebcedi şaşar.
Zakkum yaprağı egzoz borusunu sentezlerken,
Sıfır bire vurur tınmazken,
Bir sıfırı daha önüne katar semirirken.
Karun hesabını yapar durur kudurur,
Baktıkça akarım göklere,
Ufkum şanlı;
Kuş benim dünya benim, evren benim.
***
Gezdikçe sezerim yüreğimle,
Ezgim namlı;
1birimizi yedikçe yedik,
2buçuk metaya mayalanıp,
3çbuçuk atarken apolete,
4dörtlük sandık, sandıktakini…
5metre kefere kefeninde,
6ndan üstünden ütüsüz ve ünsüz.
İktidar sahiplerine bakıyorum,
İki ucu gizemli bir ârafta;
Bir kurum bir tafra,
Gebereceğiz sonuçta,
ha otarafta ha butarafta.
İğne inceliğinde sürerken yaşam,
Adım adım, adı koyulur bir adada,
Ve adağını adar adımlar, anın tadıyla…
Bir acı ot, bir fidan sarılır sessizliğe,
uzayıp gider göklere, birlikteliğin yadıyla...
Geceye ay düşer, aklıma sen,
Dibi yok, hem de en delisinden.
Özledim demek de ne demek,
Gönlüme dâr, dilime pelesenk.
***
Fırtınalar kopuyor düşünselimden,
MIZMIZ
Bilmez ne istediğini,
Kıvranır durur.
Virgüller eker, tireler çeker,
Noktayı koyamaz mızmız.
Nem var ki, nem var,
Bende bir tek sen var,
Sessizliğe çökmüş nem var.
Bende bir hanen var,
Hânemde önem var,
Esnektir Nokta;
Her yöne uzayabilecek şansa sahip,
serbestçe kalemin kağıda ilk dokunuşudur o.
Katıdır Nokta;
Sözcüklerin dağ dağ ard arda geldiği cümleye öyle bir oturur ki,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!