bu şehirden/istanbul’dan
sen demir aldın gittin
senin ardından bir gece yarısı
bu şehre bakınca
bir ışık,dalga dalga
ne akıl kaldı ne fikir
dolu dolu bir hayat demledim sana oğlum
içine bir tutam kaçak aşk attım,hafiften
yanına közden yeni çıkmış bir ay,kordan
oğlum
bir gün gözlerin puslanır
Derin karmaşalığında yaşamaya çalışırken şehrin,
serin bir karanlığında uyumayı beceriyordum
uyandığımda, sabah ayazında
nasırlı ellerimle düşlerimi sayardım, bir bir
her sabah üşenmeden, nedenini bilmeden
yürürdüm ve peşi sıra, rüzgar
penguenler bastı burayı,az önce
gördüm,geliyorlardı paytak paytak
aceleleri vardı herhal
demin onlar söyledi,geçerlerken
kuş yüreği işte,pır pır
Saatler hep seni ben geçiyor
İçimde hangi taşı kaldırsam, altında sen
Anlıyor annem, gözlerim gülüyorsa,
biliyor aklımda sen
Saatler hep seni ben geçiyor
son halin
son bakışların gelir aklıma
fesleğen kokusuna bular,katarım
tüm anıları ve son anları
kurşunî göğün altında zaman tutmadan bekleyen
kızıla boyanmış denize
ne zamandı bu şehirden gidişin
bu şehri bestelerinden mahrum
siyah dalgalı saçlarından yoksun bırakışın
çok incitmişler seni,ilkin çıkartamadım
ak düşmüş saçlarına
siyah sana yakışmıştı,geride bırakmışsın
Bu şehirde bıraktığım günler tozlanmışken, bir gün
diyeceğim belki de, ıssızdır onun gözleri hala bir düş vakti, diye.
Oysa kucağındaydı deniz, bıraktığımda seni.
Şimdi solgun maviliğiyle ölüm, benimle eleele,
zamandan arda kalan teninin kokusu
tapınağımdır, bilmediğin zamanlarda
Şimdi saklamalı seni
Kalbimin en çarpan yerlerine
ki di’li zamanımda bırakmayayım
gözlerini
Ve gözlerinden çarpan suskun
sözlerini
siz dünyalılar
siz,yola devam edin,yolunuza devam edin
ben gelmiyorum,bu yol bana ait değil
ben bu yoldan gitmiyorum
göz bebeklerinize gömün bu dünyayı,sizin olsun
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!