Ben hiç kimseyim
Peki ya sen kimsin?
Sendemi hiç kimsesin?
O zaman bizden iki tane var
Kimseye söyleme!
Kandırabilirler oyunlarına…
Boşluktayım
Ne üşüyorum, ne yanıyorum
Boşluktayım…
Ahmet Can KARATAŞ
Madam
Kirpikleriniz fırtınalar kadar kuvvetli
Biliyor muydunuz madam?
Düşümde, sıcak bir yaş
Fırtınaların getirdiği buluttan düşüyordu
Ardına kadar açık bir kapı
Yutmak için bekler,kalbi küçük hapı
Ağlar o,kızar içindeki kadı
Dış kabuğu Sertdir,duvar gibi katı
Yokluğunda şiirlerin yoktur kumdan farkı
Ben zulayım.
Ey dostum! Düşmanım! Sevgilim
Ben yasaklanmış bir anıyım
Küllerin arasında uçuşan
Henüz sönmemiş bir köz parçası
Düzenli çizgilerin atıldığı boş bir sayfa
Satırlarında kalemlerin beklediği
Her dizesinde farklı cümlesi olan
Kendini yalanlayan eski bir sayfa
Bir güz günü rüzgârın şiddetini hissettirdiği
Hikâye’yi başlatan şey
Hikâye’nin sonudur
Ölümü ise
Hikâye başlatır
Ahmet Can Karataş
Mutluluktu sonbahar güneşi
Her çiçeğin ömrü gibi
Geldi ve geçti zamanla
Geriye ise kırıntıları kaldı
Mazlumdu aslında
Kalbim; melodramın ardışık sesleri
Bitmiş yeniden başlamış
Notaların tekrarlanan senfonisinde
Bir yudum, bir yaşam
Arayış; Yok oluşun izdüşümü
Boş değildir bu sokaklar
Koşanlar, çıvıldıyanlar var.
Kuşlar uçarlar özgürce.
Kanatlarında milyonlarca tüy var.
Dolu değildir bu sehpalar
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!