Merhaba,
Hayatta en acı şey,Merhaba diyerek birleşen ellerin elveda diyerek ayrılmasıdır. Çokca söz ettim,senden sana ait olan herşeyden. Kimseler bilmezken senle yaşadıklarımızı,o anları yad ederek geçirdim hep günleri. Kâğıttan gemileri kaç kez batırdım,kaç kez dilek ağaçlarına bezler bağladım ve Sensiz geceler de hıçkıra hıçkıra ağladım. Bir tutam umut besledim gönlümün en ucra çukurlarında hep hayatın en güzel anına gönderdim sırf sana ulaşsın diye. Titreyen ellerim ile kalemleri sağa sola fırlatıp isyan ettim uykumu bölen o acı seslere. Hasret dirhem dirhem içimi kemirirken ben gözlerinin ışıltısını kaybetmemek için kapatmadım gözlerimi,birlikte nefes alıp verdiğimiz odanın penceresini dahi açmadım kokun terk etmesin diye. Şimdi sen uzaklardasın aramızda olan mesafeler ile katmerlendi hasretin.
Rüyalarımı süsleyen o ışıltılı gülüşlerinin tadı halen damaklarım da, sırtım da duran ayrılık kamburu yorgun düşürüyor ölümlü bedenimi.
Ah Sen Deli Kız
Diyerek gülüyorum beni benden alışına,Şimdi hangi sokakların,caddelerin tozlarını kaldırıyor yürüyüşünde ki endam,hangi yüzler geçiyor kaldırımdan Sana bakarak ve hangi kendini bilmez üzecek seni diye korkuyorum. Ben aslında sen giderken gitmişim kendimden,ben sen olmuşum senle büyümüş senle yürümüşüm.
Buralardan sana özlem dolu sözler gönderiyorum,sevgimi boğçama koyup atıyorum gönül penceresinden tuta bilene AŞK olsun.
Dar geliyor gökkubbe o deniz gözlerine.
Sen Eylül'de gel,ben bahar olurum ellerine.
Dökülsün yapraklar,toprak ananın gögsüne.
Ellerinde pamuk şekerleri,koşuşsun çocuklar.
Kıymet bilmeyenler,düşmesin sevda peşine.
Ne mesafeler engel olsun aşk'ın ateşine.
İkimiz de sevebilirdik,sen benden ben senden başlasaydık.
Kaçamaklı sevdaların adresi,yalın ayaklı sokak çocukları.
Gök yüzüne salınan son uçurtma,tellere takılı şimdi.
Kapıların zillerini çalan,şımarık çocukların gülüşü yok.
Veda olmasa da,ayrılık çok yakın gitmeli bu şehirden senden habersiz.
Birer birer atlayalım üzerinden bulutların,
Ve sen gidiyorsun.
Adına yakışır şekilde vedalaşıyoruz.
Güller Menekşeler Savruluyor içimde.
Yıldızlar sıyrılıyor gökyüzünde
Ellerim yanıyor,satırları yazarken.
Parmaklarım tutuklu vedalara.
Merhaba ile başlayan o güzel günlerin meçhulü.
Gidiyormusun yoksa? hani kalacaktın.
Bir çay içimi mi durakladın yoksa?
Yüzünde bulutlu bir sonbahar hüznü.
Ellerimi vuran soğuk,gidişinin eserimi?
Tutamıyorum kalem..
Gönül senin elinden yoruldum artık.
Ummadık yerlere yürüttün beni.
Çamurun çirkefin insanın hiçine.
Kör kuyular da unuttun beni.
-
Düştüm senin yüzünden yaban eline
O gün mermiler yağmur
Biz ise aşıktık vatana..
Islandık hendeklerin çamurlu sokaklarında..
Hanke'de bir yiğit bırakıp gitti bizi.
Yaşayan sağlara selam gönderdi..
Titreyen namlular,ışık saçıyordu Güneydoğu semalarına.
Kalbim,
Affına sığınarak başlamak istiyorum sözlerime,yazdıklarım ile gönlünü yormak istemem. Biliyormusun bugün senin en sevdiğin gün olan Salı hani bir gün senle birlikte dolmuştan inip,el ele mahallenin yolu tutmuş kaldırımda açan çiçekleri selamlayarak gülüp yürüyorduk, hatırlamışsındır çünkü ben unutmadım ellerin ellerimdeydi gözlerinde ki ışıltı Güneşin yansıması gibiydi. Gülüşün ise bir bahar edası.. Kalp demiş Neşet ERTAŞ,İnsanın taşa toprağa gerek olmadan gömüldüğü yerdir. Sitemli sözleri yazıp göndermek istemiyorum sana ama içim buruk, mesafeler ve hasret..
Kaldırımları birbiri ardına devam eden adamlarımız ile arşınlarken bir çiçeğin üzerine basmıştım. Sende bana dönüp bu uğursuzluk olmasın diyip gülmüştün. Ben ise aldırmamış yola devam edip hurafelere inanma diyerek lafını kesip kabalık etmiştim. Şimdi anlıyorum ki;o gün boynunu büktüğüm çiçeğin yerinde ben varım tam da o kaldırımın yanında oturmuş gözlerimde mahallenin ucundan senle el ele geldiğimiz o anların silik bir yansıması. Kaldırımlar çok soğukmuş aslında,yanımda sen olmayınca.
O sokağın kokusu bile farklı, hissettiğim tek şey matem gibi. Dudaklarımı buruşturup şirinlik mi yapsam,gelirmisin yine pencerenin önüne,evinizin önünde ki ağaçlar sararmış siması tıpkı ben. Biliyorum çok uzaktasın şimdi kırıp dökülüyor içim ama sen üzülme ben kimseye açmıyorım dağıtmıyorum içimi toplamak yine bana kalacak çünki sen yoksun.
Yorgun düşen bir güvercin gibi konaklıyorum şu sıralar her kaldırım da,yaşım otuz içim ise ölmüş gibi. Bir şarkı mırıldanmak istiyorum sensiz yürür iken sokaklarda hep mi ayrılık şarkısı çalar İnsanın beyni saçma sapan gülüyorum kendime (:
İnsanın beyni neden bu kadar sitemli şarkıları hafızaya alır ki. Güldün mü sende doğru söyle ben bile Güldüm kendime (:
Sen anlat istersen ORUL'u.
Ben anlatınca böyle değil diyorlar.
Süyyüklerinde pir dizili evleri.
Yaşlanıyorum tarlaların içindeki erik gölgesinde.
Tozunda kirleniyor kirpiklerim.
Benim görüşlerim ile kim yaşayabilir?
Dokunayım son baharda yağmurun dudaklarına.
Bir dere olayım,ulaşayım deryalara.
Son kez bakayım,o büyülü gözlere.
Saçaklar altında titreyen kuşlar misali.
Yüreğim çaresiz.
Ellerimde ceviz ağaçlarının kuru yaprakları.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!