Sabah olmaya yakın düşüyorsun aklıma.
Düşmene kızmıyorum, aklımdan çıkıp kalbime doğru inerken beni soluksuz bırakmana darılıyorum sadece. Çünkü tam o anda burnumun direkleri sızlıyor kokunla. Kokun diyorum bu kadar güzel olmamalı. Ve tam bu sırada soluğum kesiliyor, nefessiz kalıyorum. Kokundan da mi mahrum kalacağım? Kalbimde bir sızı oluyor, diyorum ki yerini bulamadı herhalde. Ve öğreniyorum ki her kalbime indiğinde biraz daha genişliyorsun.
Özlemek diyorum çok az hece. Belki de çok kısa. Yada harflerde problem mi var bilmiyorum. Sanırım diyorum seni özlediğimi ifade edebilmek için yeniden bir alfabe oluşturmalıyım. Çünkü özlemin bir kaç gezegene sığacak gibi. Seninle diyorum yeni ülkeler mi kursak ? Yeni şehirler mi inşa etsek? Çünkü her bir gülüşün bir şehirde mutluluğa yetecek kadar. Belki de senle beraber tüm insanlığı kurtarabiliriz sevgilim. Seni sevdikçe diyorum, herkes mutlu olmalı.
O yüzden çok güldürmeliyim seni. Ama sadece ben güldürsem olmaz mı? Bencilce olacak biliyorum. Ama sen hep bana gülsen, ben geri kalan milyarlarca insanı mutlu edebilirim. Farkındayım abartıyorum şimdi ama sende seni benim kadar sevsen anlarsın beni. Her insan kendini sever. Bir gün sende seversen seni benim kadar anlayacaksın biliyorum.
Sevdiğim kadar özlesem diyorum acaba bu kadar zorlanır mıydım? Ama ben seni sevdiğimden daha çok özlüyorum. Sen diyorsun ya hani, yanındayken bile özlüyorum seni. Aramızda kalsın aldığın her nefeste özlüyorum seni. Ve yaşaman için ne kadar oksijen gerekse diyorum her bir zerrem çektiğin nefese yetecek kadar olsa ömür boyu ve ben sadece sana yetebilsem bir ömür. Çok mu şey istiyorum sen söyle sevgilim? Çok sevmek çok şey istemek mi ?
Ayrılığının ilk gecesi;
gözlerim dolu,
dilimde düğümlenmiş kelimeler,
yıpranmış bir beden,
harcanmış bir ömür ve,
akıl erdiremediğin gidişin.
Ayrılığnın 3. günü;
camlar kapalı,
karanlık bir oda,
belli ki güneş görmüyor uzun zamandır,
odada ağır bir koku,
herşey dağınık, karartı şeklinde bir beden,
gitme diyişlerim yankılanıyor hala odada.
Ayrılığının 7. günü;
hatıralar, o meşhur ıslak ve renksiz sonbahar,
o günlerden yazılacak çok şey var,
biten bir aşk söylevi,
manzara hep aynı, pencereler buğulu,
ve yaptığın en iyi şey,
bir kaç satır yazabilmek.
Ayrılığının 15. günü;
sessiz bir oda,
yükselen ve boğulan cümleler,
yağmalanan inançlar,
sana yenilen kutsal duygular,
ve birikmiş bir kaç cümle.
Ayrılığının birinci ayı;
tekrar belki bir yerde karşılaşırız düşünceleri,
tanıdık ve arzulanan bir ses,
uyruğu dahil olmayan bir ayrılık hissi,
yabancı olduğum bu cehenneminde saltanat savaşı,
ve yitirilen duygular.
Ayrılığından sonra şimdi;
Eski Sevgili, yeterince eski mi?
nefesim kara bir gecede kaldırım taşlarında,
yakamoz düşmüş gözlerime,
ve bedenim faili meçhul bir boşlukta,
cümlelerim yutkunuyor yalnızlığa,
göz yaşlarım bir paylançonun dudak kıvrımınlarındaki sahtekarlık kadar tanıdık,
haykırmıyorum artık.
Şimdi sen gidersen;
Bir yaprak düşer dalından,
Ama ağaç aynı ağaç.
Bir güneş batar gökyüzünden,
Ama gün aynı gün.
Bir yıldız kayar yeryüzüne,
Gidiyorsun,
Biliyorum karanlık çökmeden evde olman gerek.
Siyah bir mont
Beyaz bir fular,
Boynundan çiçekler dökülmeden,
Dönmen gerek.
Ülke genelinde kuvvetli bir soğuma,
saat sabahın 5'i
akşamdan kalma bir beden,
fincanında tüten bir duman,
adamın coğrafyası karışıktı.
Sen hep iyi yanımı sevdin kadın,
Kötü yanım hiç olmadın ki.
Gülmeyi sevdin sen,
Renklerden beyazı.
Güneşi tercih ettin sen, ayım hiç olmadın.
Yağmurda toprak kokusuydun sen,
nefesim kara bir gecede kaldırım taşlarında,
yakamoz düşmüş gözlerime,
ve bedenim faili meçhul bir boşlukta,
cümlelerim yutkunuyor yalnızlığa,
göz yaşlarım bir paylançonun dudak kıvrımınlarındaki sahtekarlık kadar tanıdık,
haykırmıyorum artık.
yapraklar düşerken yere,
gökyüzü kapatırken kendini,
yağmur dinmez bir acının eşiğinde,
zamanın önemi yok şimdi sevgilim.
akrebin yarışı yelkovanla
yalnızlık bir vaktin içerisinde



-
Güneş Aksu
Tüm YorumlarKış gelmedi ama yeni şiirinizi beklemekteyiz...