Ahmak Islatan

Asasasasasas Sasasasasasa
7

ŞİİR


3

TAKİPÇİ

Ahmak Islatan


Yaşamak; en kısa özetle nefes alıp vermenden ibarettir.
Ölmek; yine özetle sadece bir insanın yaşam belirtilerini ortadan kaldıran nabzın atmaması nefesin alınmaması kalbin durmasından ibarettir
Peki yaşarken ölmek ?
Nefes alıp verirsin fakat yaşama isteğine dair umudun kalmaz.
Hayalin,düşlerin,umutların,beklentilerin,arzuların,isteklerin kısaca seni yaşama bağlayan tüm can damarlarının kopması gibi.
Selahattin özdemir'in 'yaşarken ölenler için' adlı eseri tam da bu konuya ışık tutar gibi.
Peki bir insan neden yaşarken ölür ?
Bir hayale kapılmasından mıdır ?
Beklentilere girmek midir ?
Yanılmak mıdır ?
Anlaşılmamak mıdır ?
Hassasiyet terazinin devrilmesi midir ?
Korktuğun şeyin başına gelmesi midir ?
Hayalde iyi hayatta kötü olması mıdır düşlerinin ?
Yanlış seçim,pişmanlık,olmaması gereken birşeyin olması veya olması gereken birşeyin olmaması mıdır ?
Acılar içinde yaşarken yüzünü bir anlığına gülümseten o ulaşılamayan hayal dünyası mıdır ? O kişi midir ? O yaşantı hayali midir ?
Nedir yaşarken ölümün sebebi ?
Sevmek mi ?
sevilmemek mi ?
Sana göre doğru yönü bulamamak mı ?
Veya sana göre yanlış yönü seçip doğru olduğunu düşünmek mi ?
Off... off… off…
Kafayı yemek üzereyim.
Nedir içimdeki bu fırtınayı dindiremeyen o kahır dolu duygu ?
Nedir bu yaşarken ölen ruhum.
Bir cevap bulamıyorum bir sonuca varamıyorum. Ne düşüneyim ? Ne hissedeyim ? Ne hissetmeyeyim ? Ne yapmalıyım ? Ne yapmamalıyım ? Sağıma dönüyorum olmuyor soluma dönüyorum olmuyor gözlerimi kapatıyorum olmuyor. Bir sessizlik kervanına katılmış gidiyorum.
Nereye gittiğimi bilmiyorum.
Öyle bir süreç ki bu sinir,stres,gerginlik,huzursuzluk içinde hergün ölüp ölüp dirilmek gibi.
Kavurucu bir çöl ortasında yönümü arar gibi
Karanlık ve diken dolu bir ormanda yönümü arar gibi
Sığ ve derin bir okyanusta kulaç atarak hayatta kalabilmek gibi.
Yürüyorum,koşuyorum,kulaç atıyorum.
Yürüdükçe canım yanıyor.
Koştukça düşüyorum.
Kulaç attıkça derine doğru çöküyorum.
Düşünüyorum.
Yoruluyorum.
Bitiyorum.
Tükeniyorum.
Yavaş yavaş...
Sessizce...
Susarak...

Oturuyorum masama
Bilgisayarımı açıp birkaç belge kontrol ettikten sonra dönüyorum çekmeceme.
Bir kalem alıyorum sonrasında bir kağıt.
Bazen bir karton bazen tel bazen iplik bazen ise plastik materyal.
Alıyorum önüme ve uğraşıyorum.
Birşeyler yapmaya çalışıyorım birşeyler elde etmeye çalışıyorum.
Onun adını yazıyorum.
Biliyorum bir anlamı yok ama bu benim tercihim.
Onunla ilgili birşeyler yapmaya gidiyor elim, zihnim, fikrim ve düşüncem.
Durduramıyorum.
Eskiden boş bir kağıt önümde olsa ya adımı yazar ya imza denemesi yapar yada herhangi bir karikatür çizimi yapardım.
Şimdi ise sadece onun adı geliyor aklıma ve yazıp yazıp duruyorum.
Neden ?
Ne amaçla ?
Ne hadle ?
Bu soruyu asla cevaplayamam.
Ama onunla ilgili birşey yaptığımda sanki onu yaşıyorum.
Sesi geliyor gibi
Kokusunu hissediyorum gibi
Gülüşü gözlerimin önüne geliyor
Sanki yanıbaşımda oturmuş onun için hazırladığım çalışmayı izliyormuş gibi hissediyorum.
Yan yanayız diz dize bir eli masada diğer eli omzumda ben yazıyorum ben çiziyorum ben eğip büküyorum o ise hafif başını yana yaslanıp hem bana bakıyor hemde yaptığım çalışmayı izliyor gibi hissediyorum.
( yazarken bile iç çekip nefesim titriyor)
Bu yüzden onunla ilgili birşey yaptığımda huzurlu oluyorum.
Çünkü onun varlığı bana huzurdur.
O huzuru hissettiğim an
Rahatlıyorum
Mutlu oluyorum
Huzurlu oluyorum
Hayatın telaşını unutuyorum
Stresimden az da olsa uzaklaşıyorum
Zihnim bir anlığına berraklaşıyor.
Tüm gürültüler bir anda susuyor ve o an heryer sessizleşiyor.
Şöyle bir tanımlama yapmakta çok isabetli olacak diye düşünüyorum.
Gürültülü bir sokağa açılan pencere düşünün. Bağırışmalar,araç korna sesleri, inşaat sesleri, yol çalışma sesleri, insan,hayvan,makina sesleri.
Tüm bu seslerin birleşimiyle oluşan yoğun bir gürültü.
O an pencereyi sıkıca kapattığınızda sesler yok olur ya hani. Bir rahatlama bir sakinleşme bir ferahlama gelir ya insana hani.
İşte onunla ilgili birşeyler yaptığım an bende öyle oluyorum.
Onunla konuşur gibi oluyorum
Gülüyorum
Üzülüyorum
Kızıyorum
Kızdırıyorum
Dalıyorum uzun uzun
Tüm duyguları sanki karşımdaymış gibi yaşıyorum.
Masamda onu bana hissettiren ne varsa bakıp bakıp yaşıyorum içimde herşeyi.
Sadece masamda değil her an her dakika zihnimde yaşatıyorum onu.
Zaman mekan saat herşeyden bağımsız bir şekilde.
Evdeyim,işteyim,yoldayım,yemekteyim,otobüsteyim,sabahın körü,gecenin geç saati,günün herhangi bir saati herhangi bir anı hiç ama hiç farketmiyor.
Onu zihnimde yüreğimde kalbimde yaşatmak hergün her saniye her dakika her saat ve her zaman mümkündür benim için.
Bir şarkı açıyorum sanki beraber dinliyormuşuz gibi dinliyorum.
Komik birkaç cümle geçse daha doğrusu ben ve ona göre komik hissettiğimiz bir cümle geçse sanki yanımdaymış gibi gülüyorum. Yüzümde tebessüm içimde ferahlık.
Millet deli sanacakmış umurumda değil.
Öyle güzel bir duygu ki bu.
Yanındaymış gibi yaşamak.
Bu gerçekten çok ama çok özel bir duygu.
Onu unutmam imkansız.
Onun sıcaklığını unutmam imkansız.
Onun bakışlarını onun gülüşlerini onun kızmalarını onun o ince düşünüşlerini ona dair ne varsa unutmam im kan sız.
Çünkü o benim gözümde basit sıradan normal bir insan olmadı hiç.
Olamazda.
Günler geçer haftalar geçer aylar yıllar geçer ama bu gerçek hiç değişmez.
Bu bir itiraf bir sesleniş bir çağrışım değil. Bir başlasam eminim kitap yazabilirim ona ait hislerim duygularım yaşanmışlıklarım anılarım hayallerim ve seslenişlerime dair.
Satır satır paragraf paragraf sayfa sayfa.
Ve her satırda her paragrafta her sayfada bir cennet huzuruna açılan pencereden bakıyormuş gibi his uyandırır...
Ona sesleniş bazen bir bakışla bazen ise kısa bir cümleyle bile anlam bulur. Ama bu bir sesleniş değil.
Bu sadece içime bir sesleniş.
Duygularıma hislerime düşüncelerime kalbime bir sesleniştir.
Ve ben bu seslenişi ömrüm boyunca unutmadan,hissederek,yaşayarak ve yaşatarak her zerresini koruyacağım...

Sevgiye dair başka bir alıntıda görüşmek dileğiyle...

Asasasasasas Sasasasasasa
Kayıt Tarihi : 14.8.2025 10:28:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir