Pazar günü Yahya Kemal'in izindeydim...
Ve aziz İstanbul'a bir tepeden baktım.
Düşündüm de, aşkımı son zamanlarda ne çok ihmal etmişim.
Baktım, küsmemiş ama alınmış.
Sanki arkasını döner gibi yaptı.
Ah canım, ben sana ihanet eder miyim?
Sende okudum, sende büyüdüm, sende doydum.
Az şey mi?
Hatta bir ara ayrıldık, beş yıl terk ettim.
Ama dayanamayıp geri döndüm.
Barışmak için neler yapmam ki...
Tanrıya yalvarırım, hatta kurban keserim...
Ama bilirim ki bu tür yollara itibar etmezsin.
Aslında ne istediğini biliyorum.
Bir demet gül, deniz kenarında martılarla oynaşmak...
Beyoğlu güzellerini sevmek, Çiçek Pasajı'nda bol köpüklü
bir Arjantin...
Nev-i Zade'de ince saz...
Sultanahmed'de köfte, Süleymaniye'de kuru fasulye pilav...
Orta şekerli kahveler Piyer Loti'de, Ortaköy'de.
Al sana barış reçetesi.
Haaa, az daha unutuyordum.
Prens Adaları'nda da balayı.
Gördünüz mü, ne masum istekler.
Zarafet dolu, incelik ruhunda zaten var, sanatla dokunmuş davetiye...
İşte İstanbul, işte dünyanın gözbebeği...
Merak etme, artık sendeyim.
Kulaksız'dayım, Cihangir'deyim, Samatya'dayım...
Velhasılıkelam her köşende, içindeyim.
Lütfen bağışla beni, eskisi gibi bağrına bas.
Söz veriyorum şiirlerimin en güzelini senin için yazacağım...
Şarkılarımın en duygulusunu sana adayacağım...
Bilirsin, elimden resim yapmak gelmez...
Ama fotoğraf öyle mi, makinem boynumda, Erguvan ağaçlarının
gölgesinde kelebekleri...
Mimozaların dallarında Yelkovan kuşlarını kovalayacağım.
Lütfen affet beni...
Seni çok seven Macit!
Kayıt Tarihi : 2.7.2019 11:59:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Yürekten taşan duygular.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!