Bir sessizlik doğar içten,
gizli bir kaynak gibi dolar,
taşar ve kıyıya varır,
sonsuz bir dua gibi yayılır.
Dalgalar,
çağların dilinden kopmuş
kırık ilahiler gibi çarpar sahile;
her vuruşta
zaman biraz daha çözülür.
Bir deniz feneri,
geceyi değil,
insanın içindeki karanlığı gözetir.
Işığı yol göstermez;
sadece hatırlatır,
unutulanı uyandırır.
Kumsal,
ayağını değil,
yorgunluğunu kabul eder.
Şehir burada diz çöker,
susmayı öğrenir
ve teslim olur.
Kayalık,
denize vurulmuş bir ant gibi durur;
öfkeye kapı kapatır,
karmaşaya geçit vermez.
Bir kale değil,
bir yazgıdır o.
Dinginlik,
Ağva’da hâl değil,
yasadır.
Hayat burada bağırarak yaşanmaz;
fısıltıyla mühürlenir,
ebediyete kazınır.
Göksu,
yeşilin son hafızasıdır;
Karadeniz’e karışırken
kendinden vazgeçmez,
kendini sonsuzca çoğaltır.
Zaman,
bu kıyılarda tanık ister.
Bir an durur,
sonra bir kuş gibi
mavinin derinliğine düşer
ve kaybolur.
Sen,
şehrin gizli sığınağı,
denizin taşıdığı en kadim sevda;
adı unutulmuş bir çağ gibi
yaşarsın burada,
sessizliğin ta kendisi olarak.
Kadim olan,
yüksek sesle konuşmaz.
Destanlar
ancak sessizlikle yazılır
ve Ağva’da
sonsuza dek sürer.
Mesut Yüksel
Kayıt Tarihi : 17.12.2025 21:46:00
Şiiri Değerlendir
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.




Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!