Ağrı Dağı tarihin görkemli mühür taşı,
Uzar derin köklerden uçsuz göklere başı.
Yükseliyor dumanı hâlâ puslu başından,
Doğmuş ateşle buzun zirveye savaşından.
Bir mehabet, gölgesi zamana yön veriyor;
Haşmeti hasma korku, dosta güven veriyor.
Ey dumanlı göklere taht kurmuş Ağrı Dağı,
Sensin arzın bağrında Türk’ün şanlı otağı.
Vardık sonsuzluğuna engin fezanın sende,
Ulaştık deryaların hududuna gölgende.
Sensin karlı dağların parlak tahtı göklerde,
Sensin berrak gölgesi dipsiz göklerin yerde.
Sensin ufku kuşatan şaşmaz, sarsılmaz kale;
Sensin karanlıkları aydınlatan meşale.
Kalkar seninle zaman, kaybolur mesafeler;
Boyun eğmez duruşun, güçlü heybetin yeter.
Yeter sesiz durduğun, ey Ağrı ayağa kalk!
Doğrulsun hakikatle etrafındaki bu halk.
Kalk ki dinsin ağrılar, bitsin gözyaşı, keder;
Kalksın arza hükmeden bu karanlık tepeler.
Kalksın doruklarına çöken kara bulutlar,
Yalçın yamaçlarından açsın rengârenk bahar.
Yerkürenin bağrından çıkmış ey asil volkan!
Daha ne kadar ufku bekleyecek asuman?
Kalk ki son bulsun hicran, söksün kutlu şafaklar;
Coşsun vadilerinde ihtişamlı ırmaklar.
Duyulur asırların çağıltısı derinden,
Doğacaktır aydınlık yarınlar küllerinden.
Sensin Türk’ün nakşolmuş şanlı tuğrası taşa!
Şahlanacak kıtalar seninle baştan başa.
Isıtacak cihanı yüreğindeki sıcak,
Zirvendeki ay yıldız ufku aydınlatacak.
Mayıs 2005
Kayıt Tarihi : 29.11.2007 23:47:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
TÜM YORUMLAR (1)