Ben doğarken annem ağlamadı
afif rahmine düşen ben değil,
kıyametin veciz bir taslağıydı
Gözyaşıyla yazılan bu kitabın sayfalarında
ve nâmütenâhî bir haykırışın kıvılcımlarında
insanlık tuğyanların akkor kefenine sarılıydı
Güneş bir morgun göz lambası gibi titrerken
Ay bir darağacının alnına vurulmuş hâtem
Ağlayan bir meleğin sol eline yazıldım ben
avucunda mevud kıyametin imzası vardı
ben o imzayı karalamaya çalışan bir kalem ¬
mürekkebim sonsuzluğun gözyaşları
kâğıdımsa insansızlığın feryatları
Ağlayan meleğin sol elinde
bir gül iğnesiyle kazıdım göğsümdeki menzili
yıldızsız, tarihsiz, takvimsiz gecelerde
kendi mezarımı eşeledim sağ avucumla
sol elimin siyanözlü tırnakları
hatırama bestelenen cenaze marşıydı.
kulaklarıma ağlayan suretler asıldı
ey gözyaşları ceyhûn mükedder melek!
senin o muhataralı sol elinle
kendi tarrakalı yüzümü çizdim duvarlara
göz çukurlarımı oyup içine
birikmiş sükutlardan sırlar çakıldı
Ağlayan meleğin sol eline yazıldım ben
çürümüş bir zamanın izmariti gibi
haşin duvarların aritmik nabzında atan
ve hâlâ annemin sancısında doğmamış bir haykırış gibi
kendi suskunluğumu yıllarca bir sandığa kilitledim
yazık ki canfeza miftahını yıllarca sezemedim:
dilimde sabitkadem dua mıydı, yoksa
her gece tavanı öpen ışıksız gözlerim mi?
Nevrozlarla köpüren zaman beni değil,
ben o deklase zamanı mahkum ettim
ıslak ve brütal duvarlar siniyor feryadıma
saatler heretik giyotinler gibi indi hep alnıma
her saniye bir hayaleti diri diri defnettim
Ağlayan meleğin sol elinde yazılıyım hâlâ,
kıyametin taslağını taşıyan menhus bir kalem gibi.
İnancımla boğuşan, acının ve adaletin arasında,
sessiz bir çığlıkla ve varoluşun kıyısında
ve kayıp bir peygamberin dırahşan umudunda
Bazen duvarlarda cumbalı tebessümler gezerdi
O serencamda dilimden acının dikişleri söküldü
her gece canhıraş çığlıklarla dövülen göğsüm,
Katade’nin konsekan gözyaşlarıyla silinen
bir mozaik parçası gibi suratımdan döküldü
göğsümde secdeye durmuş bir yalnızlık
ve hipojelerin kör kuyularında yıkanmış bir çığlık
ağlayan meleğin sol eliyle yazdığı
tahammülfersa bir yakarış oldum belki
ayın rahminden düşen bir melal damlasıyla
bir pişmanlık duası gibi eğiliyorum toprağa
ben, ağlayan meleğin sol elinde doğmuş bir ağıttım
göz çukurlarımda saklıydı yedi dereke cehennem
dilime mil çekmişti zebanî’nin dilsizliği
mağfireti unutan bir duanın trajik yankısıydım
her nefeste bir tufanın kalbine düşen
milyon yıllık bir kahrın çınlayan sedasıydım
Ama ey ağlayan melek,
ey gözlerinden akan kevserin
çölde yeşerttiği tek çiçek,
ey sol elini güneşe silah yapan
ve sağ elini duayla perdahlayan;
ben çarmıhsız bir kefaretin kanayan çocuğu,
artık adımı şefkat ve merhametle an
…
Arabesk fezalarda bir melek ağlıyordu
ve o dağdağalı sol elin içinde,
affın ve şefkatin ezeli ismi yazıyordu
Gültekin Avcı
Tiflis, 2006
Kayıt Tarihi : 18.7.2025 16:03:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!