Ağlamaklı Şiir (Bir Garip Adam)

H Hikmet Esen
253

ŞİİR


2

TAKİPÇİ

Ağlamaklı Şiir (Bir Garip Adam)

İlk kez doğduğunda ağlamıştı;
Maşallah dediler,
Ağladı, ağladı..

Sonra yürümesini öğrendi.
Düşe kalka,
Ağlaya, ağlaya..

Yaşı ilerledikçe alışkanlık edindi;
Sevindikçe, mutluluktan;
Kızdıkça, sinirinden;
Üzüldükçe kederinden,
Ağladı, ağladı...

Ve bir gün, ölüverdi;
Kimsenin anasını ağlatmadığı için,
Ardından,
Herkes ağladı...

28/09/1974

H Hikmet Esen
Kayıt Tarihi : 16.1.2006 05:59:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Savaş Dinçbaş
    Savaş Dinçbaş

    Çok güzel, özellikle son dörtlük.
    Tebrikler sevgili Hikmet.

    Cevap Yaz
  • Esin Döndüoğlu
    Esin Döndüoğlu

    Ne denirki bu dizelere..HARİKA..çok hoş..

    Cevap Yaz
  • Yüksel Önaçan
    Yüksel Önaçan

    Yüksel Önaçan'dan:

    YALNIZIZ

    Şu akıp giden insan selinin aceleciliğinin nedenini hiç düşündüğünüz oldu mu? Hatta kendi yaşamınızı günde birkaç dakika olsun değerlendirdiniz mi? Paranın, aşın-ekmeğin, makam ve itibarın, etrafındaki kalabalığın sizi tatmin etmediği için, tutku olmayıp da tutkuymuş gibi sarıldığımız bazı yaşam şekillerimizin altında yatan gerçeği görebildiğiniz oldu mu?
    ***

    Kimimiz dünyaya okumak için gelmişiz gibi okuruz; hep okuruz.

    Kimimiz içmezsek yaşadığımızı hissetmediğimizi sanır, hep şişeye sarılırız.

    Kimimiz çocuklarımızın vermek istedikleri sevgiyi görmez, görmek istedikleri ilgiyi vermeden alelacele koşar iskambil kağıtlarının, hokey taşlarının başına çörekleniriz.

    Kimimiz işimize olması gerektiğinden kat kat fazla ilgi gösterir, çok fazla çalışırız.

    Kimimiz üç dernekte görev aldığımız yetmezmiş gibi, dördüncünün yönetimine girmek isteriz.

    Kimimiz değişik arkadaş topluluklarıyla değişik günlere katılırız.

    Kimimiz dünyaya çocuk doğurmak için geldiğimizi sanır, altı çocuktan sonda yedincisine hazırlanırız.
    ..........................
    ..........................
    * * *

    Bu sözde tutkuların çoğunun, hatta hepsinin altında insan olarak ruhen doyumsuzluğumuzun, kendimizi yalnız hissettiğimiz gerçeğinin ta kendisinin yattığını itiraf etmek bizi küçültür mü?

    Seyfettin Bey’in şu kalabalık arkadaş grubu arasında attığı kahkahalara bakmayın. Kendisini yalnız hissetmiyorsa, az sonra evine vardığında güvercinleriyle saatlerce yaşamını paylaşması niye?

    Aynı şekilde Munise Hamın’ın saatlerce akvaryumun başında oturması?

    Kenan Bey’in tüm ilgisini evdeki muhabbet kuşuna vermesi?

    Dilek Hanım’ın on sekiz saat örgü örmesi?

    Abdullah Bey’in gece yarılarına kadar hiçbir zaman sergilemeyi düşünmediği suluboya resimler yapması?

    Yaşamak dururken yaşanılanı ya da yaşanılabiliri yazan yazarların sabahlara kadar tuşlara basması?
    ***

    Yalnızız. Hayatı doyasıya yaşayacağımız bir eş, bir dost bulmak imkansız gibi.

    Ama belki de bu yalnızlık duygusu yüzünden insanlar yaratıcı oluyorlar. Yalnızlık duygusunu bastıramayanlar, buluşlarıyla kendilerini tatmin ediyorlar. Tatmin olamayanlar da intiharı seçiyor. Ve bu, gelişmiş kabul ettiğimiz toplumlarda daha çok.

    İçimizde hayatı gerçekten hayatmış gibi yaşadığını iddia edebilecek kaçımız var?

    Hayat, “Ben yalnız değilim!” diyebilenler için hayattır. Yoksa çoğumuz kendimizi kandırıyoruz...

    Cevap Yaz
  • Cemal Şimşek
    Cemal Şimşek

    Bir ömür bu kadar kısa ve öz anlatılabilir.
    Tebrikler

    Cevap Yaz
  • Hasan Kantarcı
    Hasan Kantarcı

    ömür şiir değil mi? 38 kelimeye sığdırabildiğiniz. tebrikler.

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (5)

H Hikmet Esen