Küçük kadınıma …
Tam olarak hasret mi koyduk hasret mi koyulduk.?
Hasret …
O bağrı yakan acı,
dilimizden dökülen o bayat kelime öyle tozlandı ki.
Yıllanmış bir şaraptan daha eski.
O kocaman hasretim hiç tanınmamışlığına,
birbirimizi hiç tanıyamayışımıza…
Bunun adı tam olarak hasret mi anne?
Bu dermansız hastalık ve bi o kadar tedaviye muhtaç biz.
Gölgeni çizerim gördüğüm boşluklara,
Gölgene bile hasretle yanıp kavrulan bir hiçim.
En çok da senin küçük kızın olmak isterdim.
İçimde her gün yonttuğum bir ağırlık taze taze…
Bizsiz büyüyoruz anne.
Her kışın sonu bahar, her gecenin bir sabahı vardır derler.
Hangi bahar geri getirir bizi?
Hangi güneş bizim için doğar ?
Bağır yanar da hangi taş basılır ne söndürür derin bilinmezlik.
Bağır yanar da eller kavuşur semâ ya .
Hasretin aşktır artık.
Söyle küçük kadınım,
Kim kimin küçük kızı ?
Kayıt Tarihi : 2.5.2025 19:46:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Sadece saatin 12 ye vurduğu bir ayrılık kokan ilk bayram gecesi, kafamda tek ses hasret bırakmayın kendinizeydi… Uzak kaldığımız çok bayramlardan biriydi sadece. Kafam da içim kadar susmadı, dilimde. Benim güzel annem biz küçükken kulaklıkla belli etmeden hep sarı gelini dinler ağlardı. çok kızardım. Annemi ağlatamazdı hiç bir şarkı . Hiç bir şarkı bu kadar benim annemi ağlatamazdı. Baksan ya bi kerecik anne ne kadar çok büyümüşüz, oturup aynı şarkıda içimizi döküyoruz şimdi.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!