İnsan bir okyanus koymalı bazen arasına ayak izlerinin, sığınsa da kalbine gezerek ısıttığı karalar zalim kahramanı olmalı bütün terk edişlerin.
Çok görülmüştür kartalın kıyıdan döndüğü kaplanın yırtıcı merakıyla denizden yüzgeri ettiği, ama bir kere olsun erkek dediğin bırakıp ardında ata mezarlarını uzak volkanların kaynayıp söndüğü adalara gitmeli, adını söylesin diye bir taşın içinden evini yakan ateş.
Bilmeli dünya sevdalısı, kandadır ateş gemisi, kadının uykusundan biçilen yelken bezi yüzdürür meçhule gidenin kalbini.
gece teninin en koyu tonuna ulaştığında
çöküyorum bir gölge masanın başına
gizlerini demek istiyorum gönlümün
kimseyi şaşırtmasa da
çalakalem mıncıklamak istiyorum orasın burasın
önümdeki dişi kâğıdın
Geçiyor Balkan günlerim
bir elmanın nazik soyuluşunda.
Kalp de yaradır, diyor ayazda türküm,
kanıyor her yola koyuluşumda.
Ölümün dişlediği bir meyveymiş geçmiş özlemi,
çocukluğun çürüyüp yapışması deriye.
Eğik yağmurlar altında kalan günlerden
başlatsam zamanı, fısıldayarak kulağına
bu sefer çok şey beklemediğim ondan.
Günler dönmese de ben dönsem ışığın köküne;
bana yüz çevirmeden önceki haline.
Gezdikçe kendinde ne şehirler bulacaksın
Hatırında sakladığın çarşılar bulup çıkaracak gölgeni
Eski yazların ölü vakitlerinden
Tanıyacak seni arda burda tüm dalgınlıkların
Razı etmeye çalışacak yine hayallerin
Peşlerine takılmaktan başka çaren olmadığına
IV
Bizim oraları anımsıyorum şu sıralar;
Uykusu kaçan bir çocukluk, bitmek bilmiyor,
Ayışığını içiyor hala deli hareler
Kirişler kalaylı bakırlarda, görüyorum.
Kimsenin bildiği gibi değildir yollar:
sol yanım, sol yanım gibi heyelan, sağımda kötürüm bağlar.
Üsküp Köprülü arası, akşama doğru, kahverengi ölüm,
kopardığım ilk gülden kanayan bir çağrı yıllar boyu.
içilir şimdi şarabı salkımların hatırasından
kanı eğitircesine her güz sonu.
Kalpten ağır ne taşınır
Yolların ruhu olan bu varlığımda?
Dalgalar bütün bir denizi taşır
Cılız adar gibi köpürerek
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!