meğer
zaman, ne çok şey alır insandan.
sevgiyle başladığım aşka,
nefret zehriyle nokta koydum.
şimdi yalnızca bir hatıra fırtınası kalmış
maziden arda,
onu da ihanetin gölgesinde avuturum.
aşk desen, uzak ülkelerdeki,
sürgün gözlerde
yuva kurmuş zehirli yılan
geceleri gelip hatıralarıyla,
koynuma girmekte,
boynuma sarılıp,
kanımı emmekte.
meğer,
zaman ne çok şey alır insandan
oysa öyle mi başlamıştım aşka,
öyle mi noktalayacaktım.
hani o ilk başladığım günler var ya,
işte o günleri hatırladıkça çocuk olurum tekrardan.
çocukluğumun yaşlılık döneminden,
gençliğimin ilk nefeslerinden tanırım,
çatlak duvar diplerinde sevgiliyi özlemeyi.
zifiri karanlıklarda,
ebedi istirahata çekilmiş,
rüzgarın sesinden hatırlarım,
yarin dudağından gizlice öpmeyi.
alışkanlık olmuştu sanki,
birilerini sevmek,
birileri için yaşamak.
alışkanlığın ötesinde belki,
onsuzluğun içinde onunla olmak.
yalnızlıkta onunla konuşmak.
konuşurdum tabiatın güzelliğiyle,
konuşurdum herkesle.
yalnız veya kalabalık içinde,
fark etmez hep konuşmak
konuşmayı severdim.
konuşmayı sevdiğim gibi
her şeyi severdim
severdim her şeyi,
iyi ve kötü ayrımı yapmadan.
en sevmediğim kediyi bile,
inan çok severdim.
sonra, ne olduysa,
her aşktan sonra,
bir pişmanlık, bir ruh işkencesi.
ama doymadı ruhum
yine sevmeleri denedi.
ille de sevmek,
ille de sevdi.
neticesi,
ihanetler,
kör bıçaklar,
ateşli geceler,
bedualar oldu.
her gelen sevgili,
ruhumu biraz da nefretle
zehirledi,
ve sonunda gönlüm pes dedi.
pes dedi demesine ama,
kalmadı yüreğimin yaralanmamış bir yeri.
geçen her bir aşktan sonra,
alnımda bir tırpan izi,
yüzümün her bir çizgisinde,
aşkın müphemliliği gizli.
İbadetlerimin pişmanlığı,
inançsızlığımın sebebi...
adım yalnızlığın ta kendisi,
aşk müptelası olduğumdan beri.
aşk müptelası olduğumdan beri
rafızi bir hayatın iğfaline uğradı,
bakire umutlarım,
aşkın zedelediği duygular,
dudaklarımın kıyısında,
buzdan parçalanmalarım,
hayallerimin ardında,
ihanet bıçağıyla yaralanmalar,
aşktan miras olarak kaldı.
ben aşkı bulurum,
her aynaya baktığımda,
ben aşkı görürüm,
gözümü her açtığımda.
tanımı imkansız bir duygu.
yaşamayan nerden bilsin.
dost anlatımlarıyla bilinmez bu.
yaşayıp da bileceksin.
bazen Allaha bir huu
bazen ölmek isteyeceksin,
ama her şeye rağmen,
her şeyinle,
yaşamak mecburiyetindesin,
kolay değil, aşk bu
Aşk,
yabani bir hayvan gibi,
geceleri zemheri soğukluğunda,
ışığa muhtaç kör kuyularda,
kanunsuz yaşamayı başarmaktır.
Aşk,
ihtiras yağmurlarından sonra,
sevgilinin kokusuyla ıslanıp,
yağmurun her damlasıyla sevişebilmektir.
Aşk,
isyan ve ihtilal dağlarının,
firari kaçakçısı,
elinde sarma cigarası,
ve cigaranın ateşini,
tenine öptürmektir.
ve geçen her bir saniyeden sonra,
ruhunun an be an çatlamasıdır,
budur adı aşkın.
Kayıt Tarihi : 8.5.2007 14:26:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

TÜM YORUMLAR (1)