Necip milletimin öz evlatlarına
Koskoca mazide bize pes dediler.
Sahip ol emanetlere, koş yarına
Dedikçe, yobazdan gelen ses dediler.
Ağzımdaki kelam, başımdaki sarık
Bir dokun bin ah işit derler ya!
Kanadı kırık turnayı gördüm.
Bir oku bin kez düşün derler ya!
Hamamı yıkık kurnayı gördüm.
Gündüz gözü köşelerde sızan
Doğmuyor güneş! Belki doğar diye,
Ayıya yal, çakala saman verdik
Olanlar oldu, bir adam çıkar diye
Ya Sabır! Dedik, biraz zaman verdik.
Alıştık artık türlü yalanlara
Çok değil otuz yıl önce
Çamurdan köşkümüz vardı.
Oynar idik, kış gelince
Odundan köşkümüz vardı.
Sökük şalvar, çarık yırtık
Dama taşı gibi namert kulların
Özümüze girmesi öldürür beni.
Şahsa özel mektuptaki pulların
Kalleşin mermisi öldürür beni.
Sicilli haysiyet, ithal şerefin
Ömür bu, su gibi akar gider
İnsan gölge gibi döner gider
Bakarsın solar, bakarsın coşar
Hayattır, düş gibi geçer gider.
İnsan bu, nefsiyle yarışmalı
İnce Belli Dörtyol beyi
Beşersin sen Rıza Dayı.
İyi kötü her bir şeyi
Seçersin sen Rıza Dayı.
Soyadı Tekindir, yaman
İşine karışılmaz Mevla’nın
Şafaktan baktı bana Güntülü.
Kalbime oklarını sevdanın,
Ufaktan attı bana Güntülü.
Gönül saraydır, ruhum döşeği
Yaylalarda doğar sürmeli gözler
Çıkar gider bizim elin güzeli.
Özenmiş Mevlam, görmeli gözler
Yıkar gider bizim elin güzeli.
Bir yaşında ağızlanır dillenir
Çok ara verdin yaz artık
Yalan dolandan ne haber!
Kış geçti, gelen yaz artık
Ölen kalandan ne haber!
Bir ileri bir geriye
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!