Trabzonda doğmuş İstanbulda yaşamaya çalışan bir muhasebeci
Acı hep var mıydı bu dünyada?
Bir tek biz mi çıraklığını yaptık bu hayatın?
Kavramlar kargaşası bizimle mi başladı,
yoksa var olduğu günden beri mi dönüyor dünya?
Göçebe gönlüm bir tek sende yerleşik,
Maviliğine alışık deniz gözlerinin.
Baş döndüren güzelliğinle sarmaşık,
Güneşlere inat ışığınla salın, sen ey ay tenli kadın.
Cemre düşsün toprağa,
Nevbahar olsun tüm dünyaya.
Sattım dersem inanır mısın
Bu gençliği sahibine bedelsiz?
Üçüncü sayfalara bile haber olmadan
Geçti son on yıl; hüküm giydim yalnızlığa.
Anlaşılmamanın hüznü var tüm zamanlarımda.
Şekavet yok, kırgınlık var yalnızca,
Ölü evi gibi nicedir ülkem,
Bilinmez bir hastalık, onulmaz dertler içinde.
Gündüzleri mücessem bir ruh, geceleri feryat içinde.
Ölmek mi zordu, geride beklemek mi?
Gidene mi zor bu yolculuk habersizce, yoksa kalana mı?
İbretle seyrederken birden karışıyorum yeniden hayata, anlamsızca,
Bir sonraki ölüme kadar.
Her ölüm bir gerçek oysa,
Yaşam kadar kutsal.
Gelişini anlatıyorum baharla birlikte, kuşlara,
Cemre oluşunu toprağıma.
Gözlerimi yanında açtığım o Temmuz sabahında,
Anladım hayat ağacımın dalısın sen,
Gönül bahçemin en nadide çiçeği,
Ömür sermayemin net kârısın sen.
"Anı kaçırır olduk, selfilerden.
Yalan gülüşler sardı etrafımızı.
Sayısı belirsiz resimlerde, sayısız maskeler takar olduk.
Sefilleri oynuyoruz hep beraber, batan Titan gemisinde.
Her halimiz tutarsızlıklar ülkesi."
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!