Demek ki unutmuşsun
Seni çok sevdiğimi.
Demek ki unutmuşsun
Hep sana geldiğimi.
Tanımamışım seni,
Bir gönül yarası borcun var bana…
Alacağım olsun…
Almayacağım.
Varsın gönlüm sende,
Yaran bende dursun.
Bu yara yeter ona da, bana da…
Bu gece uyumayacağım, anneme inat.
Düş görmek değil midir uyumaktan murat?
Benim düşlerim mi kaldı, satıldılar haraç mezat.
Sen hala hayalimsin, uyutmaz beni bu tezat.
Gerçek olmayacak hayali niye görürüm, bilmem.
Bunun üstüne bir şiir yazılır.
Okunmaz belki, ama yazılır yine de.
Zaten şiir içini dökmekten başak nedir ki?
Okuyan seni anlasa şiiri anlamaz,
Şiiri anlasa seni…
Beklentisiz yazılır o yüzden.
Zoraki kalabalıklara döndüm,
Gidemeyen hiçbir yere.
İçinde çok şey taşıyan, ama kötücül şeyler çoğunlukla.
Birbirinin varlığını çekemeyen,
Bir arada durmaktan aciz.
Öyle azımsanmayacak bir yoğunlukla
Metalik bir tadı var soluduğum havanın.
Duvarda asılı duran takvimin yüzü asık.
Gençliğimi öğütmeye başlayan tavanın
Uçları Sivri, ortası çökecek gibi, basık.
Dünyanın tüm saatleri zihnimde çınlar.
Bu son seferdir hayallerimi ertelediğim.
Bir daha randevulaşmayacağım yalnızlığın türevleriyle.
İçimdeki şehirlerden biridir Ankara, gitmek için geldiğim,
İçinde sevdiklerimin yaşadığı betondan evleriyle.
Hasret yangınıdır bağrımda beslediğim,
Her rüzgarda kah titreyen, kah büyüyen alevleriyle.
'Yaz' dedi, yazdım, hakim bey.
O da benim kadar sorumlu
Bu görüntü ve ses kirliliğinden.
O yokken ben var mıydım,
Hatırlamam bile.
Varsam, şu an huzurdaysam,
Her gece bir Yıldız asılır kendi kuyruğundan.
Kuyruksuz yıldızlar aydınlatır geceyi.
Sen benim yıldızımsın, kuyruğun eyle beni.
Kayacaksak beraber, kalacaksak beraber,
Asılacaksak da beraber olalım.
Bir gün öleceksek beraber ölelim.
Düşünce... dile gelir gurbet ele düşünce.
El verir... namüsait şartlar el verir.
Nihayet... her acı bir gün bulur nihayet.
İpince... bir sızıdır derinde ipince.
Zihayat... her şeye rağmen sürer zihayat.




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!