Mutlu şiirim yokmuş...
Mutlu olsam, niye şiir yazayım.
Gider dişarda kartopu oynarım!
O ender gecelerin birinde sevişiyoruz
Ama nasıl güzel, nasıl içten...
Biz değil de sanki, sevişen ruhlarımız.
Yüreğim nar taneleri gibi dökülüyor
Gelincik tarlasına.
Hani, bütün İstanbul aşık olmak istese,
Giderken,
beyaz bir gül bırakmıştım sana,
taşıdığı en güzel hatıralarla.
Hiç dikkat ettinmi o beyaz güle?
Kirlenmeye başladı yavaş yavaş,
beyazlığından eser kalmadı,
Adam oturdu pencere önündeki sandalyesine,
Gökyüzünü seyre başladı.
Eliyle belirsiz bir noktayı gösterdi,
Ve mırıldandı
İşte bu benim yıldızım dedi.
Yıldızın bir adı yoktu.
Bir gün, martıları toplayıp uçuracağım rüyalarında,
Tüm yaşanmamışlıklar için.
Hareketsiz duran geminin, hareket vaktini ayarlayacağım;
Umudunun tükendiği anlarda,
Umut verebilmek için.
Seni yağmur damlacıklarında saklayıp,
Atom çekirdeğim!
Bir yanım eksik kalıyor sensiz.
Halbuki seninleyken hep(ten) eksiğim.
Sensizken bir parçamı,
seninleyken kendimi kaybediyorum.
Beni sen bul istiyorum!
Bir gün,
Koşmaya başladım penceresinden.
Hızlıydım, umutlarım vardı, ve gençtim.
Gökkuşağının renklerini gömlek yaptım üstüme.
Hayallerimdende uzun yıllarım vardı önümde.
Bugünkü zamanı geriye iterdim bu sebeple.
Biliyorum…
Seni özleyerek yaşlanmayı öğreneceğim.
Uzaktan gözlerinde saklı hüznü izleyip,
Yorgunluğunu, gülümseyişinle gizlediğini bilecegim.
Kar yağacak ve çiçekler açacak mevsimlerde.
Bense, değişen mevsimleri seyredip,
Silmek içinse sahilin kumlarına benzeyen yaşamımı,
denizim hiç olmadı!
- Son -
Gölgesi içimde gezer…
Adımlarını hissederim her nefes alışımda.
Vurulur bir gece yarısında,
Kanlar içinde yere düşer gölgesi.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!