Gönül yarasıdır şifa bulmuyor
O acı sözlerin unutulmuyor.
Olmuyor olmuyor böyle olmuyor
O acı sözlerin unutulmuyor.
Yağmur bulutuydun yağdın üstüme
Ben seni hep tuttum başım üstüne.
..
Her şeyin bittiği anlar vardır. Anlamını bulan tüm anlamların kendini yitirdiği an. Karşınızda ki kişi sesiyle ruhuyla duygularıyla o kadar yabancıdır ki size... Sokaktan geçen bir insan kadar yabancı. Konuştuğu kelimelerin, sesi- sevgisi yoktur. Öylesine söylenmiştir. Böyle hissedersiniz. Ayrılık direkt dile getirilmemiştir ama bitmiştir her şey. Geçirilen onca zaman yaşanmışlık yakar içinizi. Siz seviyorsunuzdur tüm benliğinizle... Kendi sevginizle baş başa kalakalırsınız... Öyle bir acı sarar ki o an. Akar gözyaşlarınız istem dışı. Gırtlağınıza takılan yumru, canavar bir katile dönüşür. Beyin uyuşmaya başlar. Sıcak sular kaynar fokur fokur. Bir basınç hücum eder patlatmak istercesine. Patlasın dersiniz, beynim patlasın ve her bir zerresi dağılsın yapışsın duvarlara. Böyle bir acıdır içinizi ezen yok eden. Asfaltı düzlemek için kullanılan bilmem kaç ton ağırlığında ki makine gibi gibi sizi dümdüz eder. Öylesine boş kelimelerle ayrılır o an karşınızda ki... Siz artık yoksunuzdur onda. Siz artık yoksunuzdur... Oysa o her yerinizde yaşar hala canlı canlı ve acı ve acı hiç durmadan deler içinizi oyar. Hem de öyle bir oyar ki. Ama bitmeli sizde de bitmeli. Dayanılmaz bu acıya. Zaman en iyi ilaçtır denir hep. Ama zamanın ilaç olacağı ana kadar acıyla baş başa yürek paramparça... Kavramların anlamı olmadan, bir şey duymadan görmeden derin bir kuyunun içinde çıkmaya çalıştıkça batarsınız. Yanar her yeriniz... Olur olmaz her yerde dinlemez gözlerinize hücum eder yaşlar. Öyle ki etrafınızı göremezsiniz. İnsanlar size bakıp “ vah vah cenazesi var herhalde “ derler duyarsınız. Tutamazsınız kendinizi. Denetim kalmamıştır artık beyninizde... Hissedilen sadece acıdır. Bu acının ise asla tarifi yoktur.
Elbet doğrulacaktır dimdik. Elbet yaşamaya başlayacaktır yürek.Elbet bahar onun da yüreğinde rengarenk açacaktır.
Sana sesleniyorum eyyy zaman. İlaç olma süren çabuk dolup gönüllere düşsün emi?
www.haticebediroglu.net
..
Düşenin elinden sevgi ile tut
Merhametli davran, herkese acı
Kin tutma, kötülük yapanı unut
Sakın, hiç kimseye söyleme acı
Biri sırrın derse, sırrını sakla
Çıkarma ağzında ıslansın bakla
..
Ölüm vardır ölüm birde
Acı çekmek ölümden beter
Ya al beni ya koyver
Acı var ölümden beter
Ayakları tutmaz yürüyemez
Acı ile feryadlar eder
..
Emine kapıyı açar açmaz ablasının boynuna atıldı hiçkıra hiçkıra ağladı ablası kuzum üzülme ben yanındayım emine ağlayarak bir bir anlattı bir anlam veremedi ablası Allah Allah nereye gider kuzum karakola gidelim emine kimse bilmesin diyosun başkayapcak bir şey yok gülüm minik esmacık olan biteni anlamaya çalışarak sürekli annesine sorular soruyordu.Kızının sorularına cevap verememek kahrediyordu emineyi kapı zili acı acı çaldı.emine korktu yüreğine bir sızı saplandı bir anda Allahım neolur kötü bir şey olmasın diye dua ederek kapıya yöneldi açamadı emine elini kapıya uzatamadı ablası hızla eminenin önüne geçti kapıyı açtı.Muhtar hasan çavuştu gelen akşam olmuştu emine çaresizce baktı muhtara sanki kötü bir haber duyacak gibi içine doğmuştu sanki sesi titreyerek sordu hayırdır hasan amca kötü birşeymi var hasan çavuş üzgün osman ne zaman evden çıktı emine kızım biranda korku sardı emineyi birşey söylememiştiki muhtara nerden biliyor ALLAHIM söyle hasan amca söyle ağlamaya başladı yok kötü bir şey var söyle ne olur hasan çavuş kızım dedi osman.
..
Ben derdimi açıp serdim,
Kardeş oldu acı bana.
Gönlüme bir perde gerdim,
Sırdaş oldu acı bana.
Dalım budağım kırıldı,
Tenim kefenle sarıldı,
..
Seslensem duyarmısın feryadımı?
Rüyalarımızı süslesin anılarımız,
Dön gel bitsin bu hasret bu acı.
Sevgimizde ümitsizlik oluşmasın,
Verilen sözler gönüllerden silinmesin,
Dön gel bitsin bu ayrılık bu acı.
Yağmur ol bulutumda sevgi sevgi,
Aşk kokusu oluşsun buram buram,
Dön gel bitsin bu hüzün bu acı.
Ateşten gömlek ol yak bedenimi,
Aydınlat sensiz karanlık gecelerimi,
Dön gel bitsin ne olur bu acı.
Hazinem ol kalbimin derinliğinde,
Seni hissedeyim nefes alış verişim de,
Dön gel bitsin bu çile bu acı.
Yudum yudum içelim sevgiyi birlikte,
Kapat gözlerini sar bedenimi sımsıcak,
Dön gel bitsin bu dargınlık bu acı.
Durmuş Karabağlı
Kütahya-2011
..
Vur hadi… bir tokat daha vur küçümse beni
Düğümler dilimi lal eder acı sözlerin
Erisin yüreğim bir ömür sevmezse seni
Durdurur zamanı zul eder acı sözlerin.
Bitsin diyerek bu aşk türlü bahane seçtin
Sustum kaderime ve sana kem zehir içtim
..
Silinmek yüreğinden ne acı,
Korkulu gecelere hapis olmak,
Her kâbusta kalkıp adınla tekrar yatmak,
Ne acı.
Unutulmak ne acı.
Bilinmemek,
..
Gözleriyle nişanlanıp,gönlüyle evlenmiştim
İlk ve son aşkımdı o,yüreğimden sevmiştim
Mutluluğa tüterken,o sımmmsıcak sevgimiz
Buuuuz gibi donuverdi,kanser çıktı derdimiz
Benim kadersiz gülüm,vazomdaki tek çiçeğim
Sararıp kuruyunca,parçalandı yüreğim
..
Karanlık bir gecenin,sensiz olan sabahı
Özleyerek uyandım,çok zor geliyor bana
Ne olursun kapında,köle olmuş bu ahı
Öldür bendeki beni,acı veriyor sana
Zaman büktü belimi,tutmaz artık el ayak
Seni özleyen gönlüm,istiyor baksan dayak
..
BANA MI? DÜŞTÜ
Herkes acısını dışa vuramaz
İnsan sevdiğinden ayrı kalamaz
Gerçek bu olsa da gönül anlamaz
Acı çekmek yine bana mı düştü
..
Korkuyla ve koşturmayla başlayan yolculuk ana rahminde yer edinmenin yuva yapmanın mücadelesi ve yer bulamayan milyonlarca insan yavrucuğunun hikayesi adı yaşam bu yarışın.Tezat olan ise hatalı genler nasıl olurda milyonlarca gen arasında bu yarışı kazanır ve yaşam hakkını elde eder.Ruh hatalı genle ne tür bir işbirliği içindedir?
Toprak ölü bir takım organizmalardan yeni bir yaşam salıverir oksijen ve karbondioksit çiftinin dünyasına, bu muhteşem ikilinin çocuklarıdır doğa biri olmadan diğerinin varlığı yıkım demektir.
Etrafında olup biten her şeyin farkında olup da sessizce kalmak hatalı genin belirtisi midir? Ya da bir takım kurallara uymayıp düzensizlik adlı uçuruma kendilerini atıvermek maceraperestlik midir? kurallılar düzenli bir yaşam hakkını elde eder ya kuralsızlar işte dünyanın dengesini bozan hatalı genler onların kuralı ise kuralsız olmak.
Değişmesi gereken bir şeyler vardır hep hayatta değişiklikte yaşam vardır adrenalin vardır.Erkek kadını girip çıkma eylemi ile aşağılar kendince oysa onun aşağıladığı yerden kendi çıkmıştır bir zamanlar.Bu kızgınlık neden? yoksa buda hatalı gen belirtisi midir? Ya kadın neden kendini aşağılanmış hisseder.Sanırım bunun cevabını biliyorum yok yok bilmiyorum öyle bir muamma ki bu aslında o kadar iğrenç ki o kadar yaralayıcı ki kadının vajinasında kendini bulan ve kaybeden erkekler o kadar basitler ki basit ve acizler.Kendi koydukları kurallarda dans ediyorlar eziyorlar kadını zayıf anlarında hele birde saflık ve dürüstlük genlerinde mevcutsa kadında.Hatalı kadın genleri de var zayıf yada fettan.Evrene tohum saçma güdüleri ve milyonlarca hatalı gen yayma arzusu ve de bir iki dakikalık sürtünme asıl mesele… sevgi aşk fasa fiso hepsi boktan hikayeler hayat hikayesi güçlü ve zayıfın mücadelesinden ibaret…hikaye yi okumak yetmiyor yaşamakta gerekiyor acısı ve tatlısıyla ya kazanırsın ya kaybedersin öyle ya baştan kabul demişsindir.Neden unutulur baştaki kabulleniş bile bile lades olmamış mıdır? Körmü dür?
..
Efkar bastı
Sigaramın dumanında
Her nereye baktıysam;
Gönüllerde acı....
Acı üstüne acı
Nereye gidiyor bu gönüller?
Kim kararttı....?
..
Gittiğin o günden beri
Tatlı acı hatıramsın
Rüyalardan kalıp geri
Tatlı acı hatıramsın
Eski günler tatlarımsın
Ruha hasret katlarımsın
..
lara bilgisayarını aldı baya zaman geçti pek çok şey becerebiliyordu artık yusuf pencerede lara yı gördü yine yazdı bilgisayar aldınmı lara başını salladı aldım yusuf çok mutlu oldu lara ya şöyle yazdı artık üzülme ben seninle arkadaş olmak istiyorum lara hiç oralı bile olmadı babası kızardı zaten lara bilgisayarı açtı öylece baktı sonra ablası geldi lara ya yaklaştı lale anlamıştı lara ya şöyle cevap verdi hadi gel sana bilgisayarı öğretim lara başını salladı lale ilk önce lara ya mesengeri öğretti açtı bazı şeyleri öğrenmişti lara artık resim yapıyor kitap yazıyor artık çok sıkılmaz lale lara nın mutlu olduğunu görünce oda çok mutlu oluyordu lara kendisi herşeyi yapabiliyordu artık lara nın aklında öyle şeyler vardı ki kimse bilmezdi lara yine ağlıyor öylece ağlardı kendi kendine ve de çok düşünüyor gözyaşları yanaklarına kadar süzülüyordu tek lara nın değildi yusuf ta acı çekiyor övey annesi onu dövüyor vede aç bırakıyor akşam olunca öyle iyi davranırdı ki yusuf bile şaşırmıştı babası zaten farkında değildi bile oğlu neler çektiğinden sabah gider akşam gelirdi yusuf ta hiç babasına anlatmaz yani lara dan farkı yoktu lara da çok acı çekiyordu selma hanım ilgilenmezdi hep lale bakardı lara ablasını çok seviyor lara kendi kendine düşünmeye başladı hemde söyleniyordu bu ülkede engellere yer yokmuş diye haykırdı lale lara nın sesini duyunca çok merak etti ve koşmaya başladı kapıyı açtığında lara yine ağlıyordu bu sefer daha derinden ağlamaya başladı lale lara ya sımsıkı sarıldı hıçkıra hıçkıra ağlamaya devam ediyor lara ablasının sarılışını sevmişti öyle hoşuna gitmişti ki lara da ablasına sarılıyordu ve çok rahatlamıştı kendi kendine söyleniyordu ablam olmasa ne yaparım ben hep geleceği düşünüyordu annesi ve babası lara yı hiç anlamıyordu lara tamamen yanlız kalırdı lara nın bedeni titriyor ve çok soğuktu çok acı çekiyordu acısı hiç dinmiyordu bile yusuf hep pencere önünde kitap okurdu arada bilgisayara bakıyor lara yı düşünüyordu ama lara yusuf la konuşmuyordu arada sandalyesile pencere önüne geçiyor etrafı seyrediyordu öylece susgun yüreğinin sesini dinlerdi yüreği çok acı çekiyor ve de bedeni ateş gibiydi lara baya kalmıştı pencere önünde yusufu görmüştü yusuf da lara yı gördü ama konuşamıyordu onunla lara pencere önünden çekilmişti yusuf çok üzülüyordu bu şehir insanları yutuyordu yusuf çok yanlızdı hayata çok hakaret ediyor engeller küsmüş kendilerini unutmuşlardı bile lara bilgisayarda yusf la konuşmuş haberi olmadan yusuf da anlamamıştı daha yusuf o kadar mutlu olmuştu ki duygularını anlatamıyordu lara hiç konuşmuyor vede yazmıyordu yusuf yazmasını çok istiyor lara lütfen yaz arkadaş olalım diye yazıyor ama lara dan hiç ses yoktu yusuf yazmaktan bıkmıyordu vede bıkmıcaktı lara sonunda yazdı efendim ne var diye cevap verdi yusuf lütfen konuş benimle arkadaş olalım lara neden diye yazdı yusuf sen çok iyisin seni tanımak istiyorum lara ben istemiyorum ama beni kendi halime bırakın yusuf neden ama lara benden hiç birşey olmaz biz engeller kendi hayatımızı da yaşamamış lazımış bu ülkede engellere yer yokmuş yusuf evet ama dirensek hayatta başarabiliriz lara başarmakmı sen başarıdan bas ediyorsun demi yusuf evet başarı mesela sen ne yaparsın lara resim vede kitap yazarım yusuf ha bak işte şimdi bilgisayarında var lara yusufun dediklerinden hiç birşey anlamamıştı ama yine yazdıklarını okuyordu yusuf şöyle yazdı engeller sitesine kayıt ol ve yazdıklarını ekle lara hayır diye yazdı ve meseneyi kapatmıştı çünkü annesi gelmişti selma hanım kızına yemek getirmişti lara ne verilerse onu yerdi tepside biraz ekmek ve de bir tabak çorba vardı ama kendileri pek çok şey yiyiyorlardı lara hiç şikayet etmiyordu annesi çıkınca yine neti açmıştı yusuf çok sevindi hemen yazdı neden kapattın lara annem geldi o yüzden vede işim var yazmasan sevinirim yusuf neden ya lütfen böyle yapma bak ben seninle tanışmak istiyorum bak lara bizim gibi engellerin birbirlerine destek olmalılar biz birbiriizi anlamasak kim anlar ki bizi başka sen söyle lara haklısın ama ben istemiyorum çünkü birgün sende beni yanlız bırakırsın yusuf asla ben nerde olursam olim sen aklımda olucaksın seni bırakmam lara bundan birşey anlamadı onlar konuşurken zaman çok geç olmuştu selma hanım lara ya bakmaya gelmişti lara meseneyi kapattı bilgisayarıda kapattı ve annesi onu yatağına yatırdı vede çıktı lara bebeğini kucağına aldı sımsıkı sarılırdı ve ağlardı gözyaşları yanaklarına kadar süzülüyordu bir yandanda kara kara düşünüyordu gece çok rahattı onun için bir yandan da yusufun söylediklerini düşünüyor ne demek istiyor diye derin derin düşündü ama bulamadı düşündüğü halde bulamamıştı yusufun onu nasıl sevdiğini zaten hiç umrunda değildi ailesi sevmiyorken yedi yabancı nasıl sever ki saatlerce yatağında öylece yatmadan düşünür vede ağlar sabahı zor eder sabah olur lale lara nın yanına gelir yanaklarından öper kaldırır giydirir kahvaltısını getirir lara ablasını çok seviyor lale kardeşile konuştu ona bir sır verdi lale nin bir erkek arkadaşı vardı lara ya sordu biz evlenceğiz ama ailem bırakmaz ilaki onların buldğu kişiyle evlenmemiz lazımmı lara ablasını çok iyi anlıyordu kağıda ona yazdıki ablacığım eğer seviyorsan oda seni seviyorsa hiç ayrılmayın birde şöyle yazmıştı abla bir insan severse nasıl bir duygu besler lale lara ya anlatır birini seviyorsan onu görünce kalbin atar heyecanlanırsın ve konuşurken sesin titrer hep onu düşünürsün lara ablasını çok iyi dinlemişti ve ablasına sımsıkı sarılmıştı lale de lara ya sarılmıştı iki kardeş birbirlerine sarılıp ağladılar lale kendi kendine düşünürdü ben gidersem kardeşim ne olcak onlar öylece otururken selma hanım bağmaya başlar lale nerelerdesin lale hemen çıktı annesinin yanına koştu ve efendim anneciğim burdayım selma hanım çağdığım an yanımda olucaksın lale ben lara ya bakıyordum o yüzden duymadım sesini peki işleri yapta nere gidersen git hem o kızdan sanane lale olurmu anne o kız dediğin senin kızın benimde kardeşim selma hanım bırak hiç birşey yapamıyor zaten lale annesinin bu sözleri karşısında ne söyliceğini bilemedi o kadar kızmıştı ki annesine kendi kendine söylendi birgün kurtulucam diyordu lara da odasında yanlız kalmıştı bilgisayarını açmıştı bir yarışmaya katıldı ve kazanmıştı ama ailesine nasıl söylicekti çok düşündü söylimi söylemimi diye ama çok korkuyordu lara öylece dalmıştı lale lara nın yanına geldi biraz konuştu lara ablasına söyledi dedi ki ablacığım ben yarışmaya katılmıştım ve kazandım lale çok sevindi bu habere ne güzel bu bak ee ne kazanmısın lara para ödülü ama almıcam çünkü annem ve babam bana kızıyor hep bunuda söylesem daha da çok kızarlar bana abla neden annem bana öyle çok kızıyor ben ne yaptım anneme benim engelli olmamdanmı kaynaklanıyordu yoksa lale olurmu öyle laracığım annem seni çok sever lara he sever ama nasıl sever hiç sevmiyor beni abla içim çok daralıyor birşey yapsam hemen bağırır çağırır neden böyle yapıyorsun der hep kızar lara nın mesenesi açıktı yusuf yazdı lara da yazdı işim var lütfen yazma lale sordu kim bu nerden tanıyorsun lara bir süre konuşmadı sonra karşiki komşu engelli bir genç benim gibi bedensel engelli annesi övey ben pencereye ne zaman çıksam bana birşeyler yazar beni tanımak istiyordu adımı bile öğrenmişti ben bilgisayar aldığımda beni nasıl buldusa eklemiş ben daha önce anladım o olduğunu adı yusuf ben tanışmak istemiyorum dedim yusuf ilahi arkadaş olalım işte böyle abla lale ne güzel demek ki seni çok sevmiş lara çok şaşırdı nasıl yani sevmiş derken mesela sen çok güzelsen karşında ki kişi senden hoşlanır lara benmi güzelim yooo ben güzel değilim ki lale olurmu öyle sen çok güzelsin yusuf ta seni seviyormuş belli lara yok abla olmaz ailem karşı gelir boşver unut zaten ben istemiyorum olurmu abla lale peki canım neyse ben gidim annem benim yemek yapmadığımı görürse çok kızar bana lara peki abla diye bildi yani yine tek başına kalıyordu çok üzgündü lale çıktı yanlız kalan lara çok duygulandı ağlamaya başladı hem ağlıyordu hem yusuf yazdı lütfen konuş lara diye lara hiç yazmıyordu ve de hıçkıra hıçkıra ağlıyordu yusuf şöyle yazdı sakın lara ağlama ne olur yusuf hissetmişti lara nın ağladığını lara lütfen rahat bırak beni benim canım yanarken seninle uğraşamam yusuf neden ama ba lara bizim ülkemizin insanları cahil bizi anlamazlar ama biz iyi insanlara ras gelsek çapa göstersek biz çok iyi yerlere geliriz biliyormusun ben dışarıdan okuyorum avukat olucam sende resim yapıyorsun ve de çok güzel yazıyorsun hadi lara lütfen hayata sarıl sımsıkı lara hayır olmaz benim yüreğim çığ gibi olmuş yusuf biliyorum canım fsrkındayım benide öyle lara neden yusuf ben bir kıza deliler gibi aşık oldu ama o bilmiyor hiç haberi yok ben konuşurken heryecan başıyor kalbim çapıyor lara kim yusuf boşver tanımazsın sen lara iyi sen bilirsin benim işim var yusuf yinemi offfff lara yaa sen neden konuşmuyorsun sana birşey söylicem ben seni bir yere davet etmek istiyorum gelirmisin pek çok kişi olucak hepsi engelli arkadaşlarım lara neden gelemem yusuf ablan getirir yakın zaten biraz değişiklik olur senin için bak lara yazdıklarımı iyi oku biz bir gurup kurduk sen çok azimlisin ben senide istiyorum bu gurupta lara ben ne yapabilirim ki yusuf yapma be lara senmi birşey yapamıyorsun atma lütfen lara katıl bize lara bakarım lütfen zorlama beni olurmu
..
Sana anlatacak sözlerim durgun nehiri batıracak kadar, şafakların vurgun sehirini yırtacak kadar çoktu. Senin ise bana üflediğin sessizlik hançeri. O hançerle; uykularım bölündü, yıldızlar başıma çöktü, yüreğim hüzünle döküldü. Sana değer veriyordum, ilgimi uzatıyordum, sevdamın asıl derdini sunuyordum. Değerlerin büstü olarak kalbime dikmiştim seni. Özlem yangınlarında sayfara dökülerek yazsamda, günlerin heyelanları üzerime yığılarak çıkış yolunu kazısamda... çilenin yakaladığı yaşamımdın. Sana yazılanlar; sevda torpağında filizlenen, duyguların yağmurunda beslenenmişti. İlhamını ise özlem çamurunda batırarak yüreğimi ıslatmış, düşüncelerimin balyozu ruhuma sataşarak serseri kalemimle satırlara yayılmış, derbeder ayaklarımla sahillerin karanlık dudağında bedenim kırılmış. Sana yazdıklarımı eser telifi içersinde gelecek kuşaklara aktaracağım. Otuzum dan sonra kitaplarla toplumun ızdırabını yansıtacağım, sosyal yarayı pansuman edecek zihni ve fikri güzelliği kucaklamış ve istikamet olmuş eserler. Artık sana olan yüreğim koptu, kalemim kırıldı, duygularım yırtıldı. Sen acı bir tebessümle çehrem geçmişin tablosunda donacaksın. Şayet sizde bir yerlerde makalelerimi okursanız yada kitap raflarında adımla karşılaşırsanız anıların tabağıını rüyaların mutfağına atarsınız ya tabağı kırar anlık anların dişinde kaybolmuş bir hiçliğin sokağı, ya da tabağı yıkarsın anı kuyusunda acı tat olsa da ömrün aynası gözlerime dokunur dersin... Seni artık duygularımın sandığından çıkarıyorum, düşüncelerimin zindanından salıyorum. Ben ise sahillerin karanlık dudağında derbeder ayaklarımı sürükleyerek sürgün veren uzaklıklara doğru gözlerimden kan, gönlümden ise ah yankısı denizin tokadına yanıt verecek. Bir yerlerde kitap raflarında adımla karşılaşırsan şunu söylemeyi unutma:
BİR VARMIŞ.... BİR YOKMUŞ
..
Acı Tebessüm
Şairlerin dünyası farklı bir dünyadır. Onlar dış dünyalarından çok daha büyük bir iç dünyaya sahiptirler. Kendi iç dünyaları ile dış dünyaları arasında köprü kurarken bakış açıları, değerlendirmeleri ve etkilenmeleri şair olmayan diğer insanlardan çok daha farklıdır. Çünkü onların iç dünyasında geçmişte yaşanan olaylar, geleceğe yönelik planlar, hayaller, hüzünler, mutluluklar, umutlar ve daha bir çok şey birbiriyle yarışır durumda olurlar. Dış dünya iç dünyaya açılan küçük bir pencereden başka bir şey değildir.
Günümüzde şiir de, şair de ucuzladı. Şiir yazmak moda haline geldi. Ancak şairlik bir tür edebi mühendislik sanatıdır. Yetenek, geniş bir genel kültür, dilini iyi kullanmak gibi birçok donanım gerektirir. Şair Yıldız Toksöz gereken yetenek ve donanımlara sahip bir şairimiz. Sanatıyla ilgili araştırmalar yapmakta, önerileri kulak ardı etmemekte, kendini ve kalemini geliştirmek için büyük çaba harcamakta ve emekleri de boşa gitmemekte.
Şiirlerini bir dosyada toplamış. Kitap yapmaya hazırlanırken incelememi rica ettiğinde dosyayı göndermesini söyledim ve gönderdi. Şiirlerini okuduğumda kendine özgü üslubunu, kaleminin gücünü ve ifadelerin derinliğini farkettim. Tabi ki, gerekeni yaptım. Ricası üzerine sunum yazısını da yazarak dosyaya ekledim.
Kitaba verdiği ‘’Acı Tebessüm’’ adı hüzün çağrıştırdığı kadar da edebi bir özellik taşımakta. Hazırlıklar tamamlanınca kitabını Ankara’da faaliyet gösteren Yıldızlar Yayıncılık’ta yaptırdı. Bana da imzalayıp gönderme inceliğinde bulundu.
Acı Tebessüm görünüş itibariyle profesyonelce hazırlanıp basılmış bir şiir kitabı. Kapak tasarımı, iç dizaynı ve şiirlerin güzelliği ile her kütüphanede bulunması gereken güzel bir eser.
..
' Çekilişsiz kurasız herkese acı '
Aşk yaz,
yazılmadığın bir Aşk' a gönder kalbini..
Sende acı' lan.
..