Bizim hallarımızı mı sormaya geldin?
Bu ne demektir, bilir misin evlat?
Kayaya bel bağlamak,
Bilir misin buna kel çıraklık denir.
Boşuna didinmek, çabalamak,
Sonunda ya sefalet, ya aç kalmak.
Bak şu ellere neden çatlak çatlak?
Neden olacak bre salak! ! !
Su mu var ki ıslatsın.
Neden dilik dilik şu ayak?
Neden olacak bre avanak! ! !
Çarık mı var ki şu yolları tepsin?
Şu ellerim neden toprağı yırtar bilir misin?
Biraz daha acılara gömülmek için.
Bilir misin köy meydanında,
Davul zurna neden dövülür?
Gökten yeni bir felaket yağsın diye.
Ayşe ile Ali neden evlenir bilir misin?
Bir çıplak, bir aç daha doğsun diye.
Bizim hallarımızı öğrendin mi evlat?
Ne mi isterim?
Ev, aş, urba, tahıl.
Bir de kel başıma tarak!
Başka da aklına ne gelirse.
Senden şehirliden mi?
Unutma ben bir köylüyüm.
Bir şehirli için yaşarken de ölüyüm.
Kalk eylen şu yoldan.
Yolun kır kahvesine düşerse,
Sakın girmeye kalkma! !
Cin Ali ceplerini yoklarsa şaşma,
Deli Osman'a hiç görünme
Bir rüya gördüm anlatayım mı derse inanma,
O'nun ki aç tavuk rüyası nasıl olsa.
Nurhan Göktürk
(21 Eylül 1978/Niğde)
Kayıt Tarihi : 21.11.2003 23:51:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Ahmet Aksoy
TÜM YORUMLAR (2)