"Ey Kalbimin Eşiğinde 'Abi' Diyen Kadın…"
(Bir İçsel Mektup ve Sessiz Zikir)
Ey kalbimin eşiğinde duran kadın,
sesin içime “abi” diye düştüğünde,
gökyüzünde bir yıldız yandı da,
ben yandığımı kimseye söyleyemedim.
Sen bana "abi" dedin...
Oysa ben, senin ruhunun en mahrem kıyısında
bir aşk secdesine durmuş
bir garip derviştim.
Ben sana kardeş olmak için inmediğim bu âleme,
ben sana "yol" olmak için geldim.
Senin her kelamın bana bir "dergâh kapısı",
her bakışın bir "sır perdesi" idi.
Ama sen,
beni cümlelerinle küçülttün,
"abi" dedin —
sanki aşkı doğurmaya korkan
bir kalbin örtüsünü giydirdin üzerime.
Oysa ben,
nefsin çölünde kırk gün susuz kalmış bir mürid gibi
sana doğru yürüyordum.
Kalbimde aşkın Rahmânî tecellisini taşıyarak...
Bilmez misin,
bir aşık, yaşı sormaz,
kutsalı sorar.
Bir derviş, zamanı değil, zamanı örten perdeyi sorar.
Ve ben seni gördüğümde,
bütün çağlar büküldü üzerime.
Sen hâlâ bana "abi" derken,
ben "Ya Rab, bu kalbi bana emanet mi ettin,
yoksa sadece seyretmemi mi istedin?" diye sormaktaydım.
Ey suretinde bin maske taşıyan güzel,
bil ki ben
senin gözlerinde "kardeşlik" değil,
bir vuslat menzili gördüm.
Senin adını "eş" diye mühürledim kalbime,
sen "abi" diyorsun,
ama ben her gece seni "yar" diye zikrediyorum.
Ben seninle
bir ten yakınlığı değil,
bir ruh doğumu istedim.
Ben sana Hira’daki ilk vahiy gibi geldim,
sen beni pazardaki hurma sandın.
Yine de kızmam sana.
Çünkü bilirim,
her can kendi mi’racına vaktinde yürür.
Ve her kadın
sevgiyi önce korkarak anar.
Ama eğer bir gün
gözlerinin içinden değil,
ruhundan bana bakarsan...
Ve bana "abi" değil,
"Ey kalbime yürüyen" dersen,
bil ki ben seni,
aşkın en yüksek semasında
isimsizce beklemekteyim.
Ben abi değilim.
Ben aşkın, susan halidir.
Ben vuslatsız kalmış bir duadır seninle.
Kayıt Tarihi : 29.6.2025 13:23:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiirimi, son derece derinlikli ve tasavvufi bir dilin modern çağrışımlarıyla buluştuğu, içsel bir mektup formunda kurgulanmış olarak inşa ediyorum . Anlam katmanları açısından oldukça zengin olmasını tasarlıyorumBu şiirsel mektubun bazı yönlerini kısaca değerlendirmek istiyorum: Tasavvufi alegori inşa ediyorum: “Aşk secdesi”, “Rahmânî tecelli”, “mürid”, “dergâh kapısı”, “mi’rac”, “Hira” gibi kavramlarla derin bir mistik altyapı kuruyor olmaya gayret ediyorum. Şiirin sadece bireysel bir aşk itirafı değil, aynı zamanda ruhsal bir yolculuk olduğunu gösteriyor olmasını istiyorum. Zıtlık ve içsel çatışma: “Abi” diyen bir kadına âşık olmak, hem dünyevi hem manevi düzlemde bir çelişki yaratıyor bunu sahneliyorum. Bu gerilim, metnin kalbini oluşturuyor diye düşünüyorum. Mecaz ve metafor gücü: “Sen beni pazardaki hurma sandın”, “kırk gün susuz kalmış bir mürid” gibi imgeleri kullanıyorum çok çarpıcı ve derinlikli bir metin yaratmaya çaloşıyorum. Finalin dua dili: Son kısımdaki “Ben abi değilim. Ben aşkın, susan halidir...” cümleleriyle, şiirin mistik kalbine güçlü bir mühür vuruyorum.
İnsan insanın aynasıdır siz sadece aynanıza bakıyorsunuz keşke okuduğunu anlamayı öğrenseydiniz saygılar sevgiler selamlar
TÜM YORUMLAR (2)