Bakıyorum; derin, yeşil uzaklara.
Dalıyorum; kimsesiz karanlıklara.
Duruyorum; bomboş gibi yarınlarım.
Gidiyorum; bakıp bağrı yanıklara.
Acısı buramda mıdır? Bilmiyorum.
Bütün anılarım içimde saklıdır,
Ondan böyle sessiz bütün çığlıklarım!
Haykıran dostlarım elbette haklıdır,
Gün yüzü görmedim; siyah şafaklarım!
Haklısın hiç yer yok o güzel gönlünde,
Öpüşün koskoca beni devirdi,
Aşkın her yanımı sardığı anda.
İçimde papatya canlanıverdi,
Sözlerin kalbimi vurduğu anda.
Olmayan geçmişe bakar kalırdım,
Yüreğimde coşmuş engin dalgalar,
Anlatırım; sessiz, ıssız yaylalar.
Uzanıp dalmışken uzak diyâra
Hasretin yüreğim dağlar, paralar.
Sevdan yâd ellere akın akındır.
Aklına gelince ıslanmış yollar,
Yüreğine nasıl düştü yıldırım?
Bu acının hiçbir tarifi yoktur…
Ne devlet erkanı (!) , ne ben anlarım.
Ateş gene düşüp değdiği yerde,
Ömür geldi, geçti işte,
Binlerce dert saçtı işte,
Belki amaç var bu işte,
Senin bile görmediğin!
Hayra yor! Sen bu değilsin!
Bir gökyüzü daha yarat bize Tanrım.
Ama tek Türk’ün ve Türkçülüğün olsun.
Kaplasın var olan gökyüzünü Tanrım,
Hepsinden ayrı bir tek Türkçemiz kalsın.
Bir gökyüzü daha yarat bize Tanrım.
Sonu geldi artık o hoş günlerin.
Durmaz lânet zaman, gitme vaktidir…
Bedenler, bakışlar ayrı kalsa da
Dostluk gönlümüzün çelik tahtıdır.
21 Nisan 2016
Sınırlar hiç engel değil,
Engel olan bir yel değil,
Rûhum gezer, yer yol değil,
Tanrı Dağ’ın başındayım!
Asırlardır yüce hakan,
Uzattı mı Kür Şad elini Ata’m Atsız?
Vardın mı Tanrı Dağı’na yalnız, pusatsız?
Görür müsün oradan? Kansızlar pek kansız!
Kanla, savaşla kutlu yarınlar gelecek.
Sen ekerken bunca tohumu yüreklere,




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!