Şirin bir kasabada, öğretmen olmuşum.
Sen bana koşulsuz sevdalı kasabanın en güzel kızı.
Öyle sevmişsin ki beni,
Gözlerin bir peri şekeri.
Yüreğin pır pır,
Ellerin, nerede duracağını bilemeyen bir sevdalı.
Üç beş ev,
Geceleri ıssız, üç beş ışık.
Kendi haline,
Yaka yaka, tümsek tümsek,
Anadolu köyleri.
Rüzgarın şu hüzünlü sesi yok mu,
Bir köy evinin penceresini yalayan,
Bir ovadan bir dağa tırmanan.
İşte böyle zamanlarda,
Annemi, babamı ve sobamızı çok özlerim.
Ne oldu ki yani!
Nedir bu kibrin.
Sen müdür, ben işçi oldum diye,
Burjuva sınıfına mı girdin?
‘Cervantes kimdir? ’ desem,
Sen,
Böyle ağır başlı,
Müdür edalı,
Elit,
Nazlı nazlı duruyorsun ya.
Müstakil bir aşk bizimkisi.
Gece kondu beğendileri olan,
Akşam bacası yanan,
Gündüz su basan.
Doğulu bir aşk bizimkisi.
Sensizlikleri biriktiriyorum, sıfır gibi.
Sen gelince önüne dokuz koyacağım.
Dışarıda kış,
Hem de kara.
Ne cepte var metelik,
Ne de zulada.
Aramızda bir sevda,
Hayallerimiz en masum yerinden soluyor hayata,
Sen hayatın gerçekleri oluyorsun.
Elini her tutuşumda,
Gözüne her bakışımda,
Son kezmişlikleri biriktiriyor yüreğim.
Oysa ben,
Hüzünlü bir günüm,
Bir İskoç kasabasında.
Hüzünüm biraz sessizlikten
Ama çoğu sensizlikten.
Üst üste koyuyorum
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!