Güvercinler gönderdim
içimde buyutüp beslediğim
güzel kanatlı
sevecen
uçurup yuvalarından
kapıları araladım
Ömrümü bir cam kavanoza koyup
sana sunmak
er sabahlarda
ıssız sokaklarından geçip kentin
Kınalı ellerinden köpüklü kahve içmek istiyorum.
Kesemediğimiz sürece göbek bağımızı kendimiz
kırımadığımız sürece içimizdeki suskunluğu
ve yavrucuğum
oyuncak olduğumuz sürece
zamanın getirdiklerine
yarına umut yok
Kapadım sana giden yolları
Ayrılılıklar şimdi başladı bitimsiz
Bir sayfa kapandı böylece
Kavgasız, üzüntüsüz, tasasız.
Arama boşuna
her telefon çalışında inip kalkmasın yüreğin
sevdan bir bölük güvercin yüreğimde
dur bilmez
konmak bilmez
avcı tanımaz
yaşama asi
uçar ha uçar
Güneşli bir Ankara sokağı
vakit Öğleyi vuruyor
karlarla kaplı her yer
kulakları sağır eden bir patlama
tarumar olmuş herşey
ceset parçaları camlara yapışık
erkenden indirip kepenkleri
çekip gittimişsin bu akşam
belli ki senin de şarterini attırdılar
biz sana sığınmak isterken
sen başkalarına kaçmışsın sığınmak için
Alın yazısı değildir bu
Acıların sürekliliği
Boyunların büküklüğü
ve yerdeki başlar
Alın yazısı değil bu
oturduk bir akşam üstü
denize doğru dönüp yüzümüzü
konuştuk martılardan
Maviliktlerinden denizlerin
ve savdaların kutsallığından
Cehennem sıcakları
Yangın yerine dönmüş her yer
bir yerlerde bir dilim ekmek kavgası
bir başka yerde uçurulan trilyonlar
Gelir gideriz,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!