Bir günüm sığmadı da her günüme,
Her günümü ben bir günde yaşadım.
Almadı bir derdimi bin kelime;
Tüm dertlerimi bir ünde taşıdım.
Ahh dedim, yırtıldı sükut uykusu!
..................................sarı cam
.................sarı cam
sarı cam
ah o dağ-ıs sır
.....................sırr-ıs sır
Yıllarca taşıdım hasret yükünü
Nedir bu ızdırap, nedir acılar?
Arayıp özledim dertsiz bir günü;
Doldurdu gönlümü büyük sancılar.
Darbelere güldüm, hileyi buldum
su kıssası -kılıç gibi kınlanmış-
gizli emellerin siperi / yüzün
suhuletle tünaydınlanmış
hikmetinden sualolunmaz
manası gönlünüzün/
- Bediüzzaman'a-
Cennet gökte dondu da
Zaman durdu zannettim.
O ıssız gecede ben,
Asumanı seyrettim.
Mektubunda ''bitsin hasret'' diyorsun,
Gözyaşı olup da akasım gelir.
Hayalin duruyor, sen gidiyorsun;
Ağlayıp yollara çıkasım gelir.
Damlaydı büyüdü hasret zehiri
Bir kanış, aldanış ki hep sürecek
Ecelden bahsolup gam öldürecek!
Hakikat ararım viranelerde,
Ne kaygılar duyarım ben nelerde.
Denen söz yalanmış: 'medeni dünya'
Bilmem ki gönlüme nasıl sızmışsın.
Rahat yokmuş sende ey deni dünya!
Menfaatle dolan vefasızmışsın.
Çark-ı felek gider mi bu dümende?
Üzülüp ağlarım geçen yıllara,
Biliyorum geri dönmeyecekler.
Ne yapsam beyhude, geçti bir kere;
İçimde yanıp da sönmeyecekler.
Dünden hiç kalmamış neş'e artığı,
Abdullah Hamza Turabi
Kayseri, 1969 doğumlu. M.Ü. İ.İ.B.F. Kamu Yönetimi mezunu. Evli ve iki çocuk babası. İzmir'de mukim.
Yürekli bir şair. Başarılar dilerim.
Yolun açık olsun
TÜRK ŞAİRLER BİRLİĞİ grubu adına
www.gunduzkitabevi.com.tr