bendim şehre duyulmamış öyküler anlatan
nereye gittiğini bilmeden bindim gemiye
soğuktu, ıslaktı, karanlıktı gözlerimi kapadım
uyuduğum yalnızlığımmış
trenlerde tabut taşıma tarifesinin olduğunu
öğrendiğim gün yalnız kaldım
Bu sabah da uyandım
Sag yanım ıssızlıktı
Sol yanımdaki boşlukla selamlaştım.
Gökkuşağından şakayıklar aktı
Nehrin tam kıyısıydı
Güneş doğdu doğacaktı
saatlere inanmıyorum artık
hepsi çivilerle asılıyor duvara
insan kendi yazdığı şiiri de sevebilir
durup dururken bir bozkır ekleniyor yüzüme
her Ağustosu başka bir Temmuz öldürüyor
içim buğulanıyor
bak
karla ağırlaşıyor dağlar
ben başka türlü seviyorum
siz başka
yeniden sayıyorum parmaklarımı
biri eksik çıkıyor
meydanlar parklar alanlar heykeller
saatin hızına aldırmadan iniyor akşam
usul usul yürüyorsun
o baş aşağı denize inen sokakta
dilinde kilitlenmiş ıslık ellerin ceplerinde
bir şehir ötekine karışıyor sessizce
her insanın yalnız olduğunu anladım
ömrümden geçerek geldim uzun bir yolu
sokak lambasının ışığından baktım dünyaya
sonra, aklımdan geçirdim seni usulca
depremler geçti içimden, çığlar
ve boynunun inceldiği yer, susma
ıssızlığıma dokunuyor biri
yaşam diyorum en sessizi düşüyor payıma
her insanı geçmişi öldürüyor
sesimde hep aynı yalnızlığın yankısı
bir kere daha siliyorum parmak izlerimi kendimden
tarihsiz şiirler yazıyorum
bir bilinmez daha ekleniyor yüzüme
taşıyamadığım yerde kalıyor geçmişim
sen deyip sarılıyorum
gözlerimden içime dolan rüzgâra
bahaneler ekliyorum defterime gecikmeler
öpsen yıldızlar gülsen izi kalır yüzümde
çaresizlikten susarım
lanetli ve lanetsiz sözcükleri
tek tek ayırırım birbirinden
taştan duvarlar dokunurum sessiz evlere
gözlerimden ve aklımdan sayarım
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!