Yar yolun beklenmiyor
Çok bölündü geceler
Uc uca eklenmiyor
Söz olmayi heceler
Soluğum nefesi safa tutmaksa
Ben mağrur kirpiğinden saray yaratır
Sen bakar geçersin o kadar hemi
İçimi içinden aşkla donatır
Sen yıkar geçersin o kadar hemi
Çelik dizlerimin aldınya zekatini
Dedemi kaybettim başa darısı
Gün gibi yaşamak güneş sarısı
Doğdunsa geçmiştir ömrün yarısı
Ölümün yaşına şurda ne kaldı
Ortadan kalkınca beşeri cismim
Hani camdan dışarıyı seyreder gibi içini seyrettiğim gözlerin?
Avuçlarım arasında tuttuğum mubarek yanakların,
O kutsal başın nerede Safiye?
Ya o anda dudağımın dudağına olan,
O en kutsal, o en kısa mesafenin ölçüsü nedir şimdi?
Gönlüm gönüllerin zoruna düştü
Kalp çözüm bulunmaz soruna düştü
İçim içerinin koruna düştü
Bir derece sıcak bin derece sen
Devirdi kendini döktü mantığım
Gözümün üst mevkii kaşında sensin
Döktüğü dökmediği yaşında sensin
Kirpik sıralamamın başında sensin
Sen; sen iken sensin, ben iken eensin
Baş parmağım sensin işaret edenimde
Otuz dokuz yıldır sürer savaşım
Anladım netice vermez uğraşım
Dar ağcında gözüm urganda başım
Olacaklar işte şimdi olmalı
İndirdim hayata karşı gardımı
Bildin sevdalarımı
Saklı gıdalarımı
Şimdi hatalarımı
Sırala ha sırala
Kıyasla gözlerinle
Varlığımın ortağı sevgilim sevgidaşım
Kârdan zarar edersek yar deme bana
Makamlar üstünde mevkisix mevkidaşım
Gün gelip koltuğum dar deme bana
Kucağımdan kucak düşer bilmez kollarım
Gözleri mavisine denizin
Yaşamın bütün benine
Küçücük elleri olan
Sevginin büyük kızına
Savrulan yaprağına poyrazın
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!