Abdullah Acarlar Şiirleri - Şair Abdull ...

Abdullah Acarlar

Olma sakın olma telkinleriyle seslendiğim
Sabahlara açardım ellerimi
ıslak ve korkak
tedirgin ve ürkek
yarım yamalak konuşmalarda parçalanan cümleler
tadına varılamaz duygular içindeyim

Devamını Oku
Abdullah Acarlar

Aslında sen hayallere çekiyordun beni
Ben ise gerçeklere seni
Ve kavga bitti sonunda
Sen beni dinledin ben de seni...

Devamını Oku
Abdullah Acarlar

yastığım gönül koyar
hep başımı ona yasladığım fakat gözlerimin tavana bakmasından
oysa yastıkla tavan arasındadır hayatın özeti
o yüzden her gece görünür film şeridi
ondandır belide yarı ölüm olması uykunun
İyi ölümler denmez birine belki

Devamını Oku
Abdullah Acarlar

soğuk bir bahar
iki odanın bir köşesinde yanan sıcacık soba
sobanın içinde kömür ve ömür:
-nerelisin hemşehrim
-Soma'danımm derken...
çocukları üşümesin diye

Devamını Oku
Abdullah Acarlar

Ve evet yine gece
sözcükler akıyor hece hece
akıyor yanlızlıklar
korkular
baş ağrıları
Yürek mahallesine panayırlar kurulmuş alıcılar yok

Devamını Oku
Abdullah Acarlar

Her gün bir başka dalı sevecek kadar çapkın
bir şiir okuyacak kadar müstehcen olamadım
Sokaklarda kaybettim biraz kendimi

Ve bir ağacın gölgesine sığındım bir akşam üzeri
bir sığındım akşam üzeri ağacına gölgenin ve bir

Devamını Oku
Abdullah Acarlar

Bir sigaranın son nefesinde
Bir araya getirmek istedim kelimeleri
Bir sigaranın son nefesinde
Hatırladım beni
Daldım gerçeğe hayal meyal hatırlıyorum
Kol saatimin sesini

Devamını Oku
Abdullah Acarlar

Beklerken sahur vaktini
Kapalı gözlerini ve yürek çarpıntını hissediyorum ellerimde
O yüzdendir titremesi
Sana kanat çırpan her kelime susuzluğunun habercisi
Saçların say beni süzüleyim yanaklarına
Aldığın nefeste azot say beni ey peri

Devamını Oku
Abdullah Acarlar

Son alkış ve dağılış...
Salonlar tenhadır
Bireysel yaşam anlarında
Mekanlar tasvirli
Ve psikolojik öğeler hep eşyaya aksetmiş…

Devamını Oku
Abdullah Acarlar

Tırnak içindeki hayatlarımız tır nakliyatlarının olduğu yerdeydi o zamanlar şimdi “bir zamanlar” dediğimiz bir zamanlardı. Ellerimiz yorgun ve kollarımıza fazla idi fakat avuçlarken suyu küçük geliyordu. Selçuk ve İsmet işten geliyordu yine Selçuk'un elinde bir ekmek İsmet'in elinde dometes peynir vs. İsmet hararetli bi şeyler anlatıyor Selçuk da dinliyor ama dalgın bu kadar yorgunluğun ardından nasıl buluyor bu enerjiyi diye düşünüyordur muhtemelen. Bir keresinde Selçuk İsmeti dinlerken uyumuş da İsmet ancak değil mi ile biten bir cümleden sonra fark etmiş uyuduğunu.Eskiden böyle değildi bu İsmet ne olduysa o kızdan sonra oldu.Fakat hiç ismini söylememişti Selçuk'a nedense. Zaten o kadar hayalin yanında gerçek ismin işi neydi. Ne kurmadığı hayal kaldı ne de kırmadığı şeytan bacağı. Yine de Selçuk, ev iş ve bu ikisi arasındaki yol arkadaşına sevinmekle beraber “hayali” veya “masal çeneli” diye takılmadan da edemezdi. Elini selçuğun elindeki ekmeğin ucundan koparmak için uzatmasıyla şaplağı yemesi bir oldu İsmet'in
-Eve kadar sabret. Eee sonra ne oldu?
Merak eder gibi sordu selçuk, ekmeği unutan ismet çoktan sonranın sonrasına geçmişti bile.Fakat arkadaşının sıkıldığını hissedince
-Yine uyuma ha Selçuk ekmek yere düşer nimettir diye takıldı. Yorgun yüzüne gülümseme geldi Selçuk'un.
-Ekmek nimettir benimki de candır be İsmet deyip gülüştüler. İsmetin gülüşü selçuğa göre biraz daha aşırıydı nedense. Fakat bu gülüş bu espriye biraz fazla değil miydi? Eve az kalmıştı şu ana yolu geçince sağdaki sokakta küçük bir bekar eviydi onlarınki. İsmet hala o kızdan bahsediyor ve bir an olsun hararetini yitirmiyordu.. Ana yola gelmişlerdi ki aşırı fren sesi… Selçuk ekmeği yere attı adeta fırlattı. Nimet yere atılır mı. Selçuk attı. çünkü domatesler de yerdeydi ismet de o arabada ordaydı o kızı işten alan servis.İsmet konuşamadı konuşmasını o kadar istedi ki Selçuk hiç bu kadar istememişti fakat İsmet konuşmadı...
-Uyuma ha dedi Selçuk göz yaşını ve İsmetin elini tutmaya çalışırken.

Devamını Oku