Kalbimden sana armağan her atış,
Tabutumun altında bi dost her bakış,
İstersen gel artık toprağıma karış,
Göm beni sabaha karşı, elinden öleyim.
Ciğerim bir yudum daha almam der,
Anlamaz onlar benim dünyamı,
Bin şiirin içinde atarım adım.
Hiçkimse bilmez inan hülyamı,
Gönlümde kanatlanan minik bir kadın.
Bir gemi var benden uzak hep,
Bu gece dertlerim boyumu aştı,
Sabrım son ahbap yitince taştı,
Kim dost? Kim düşman? karıştı.
Hancı meyleri dök yavaş yavaş.
Yıllar süren bir yoldan geldim,
Bana dünü unutturup yarınla sözleten,
Hayatımı söndüren, dünleri özleten,
Hiç yolu yokken yolları gözleten,
Saçlarında yanan şu kızıl ateş.
Koskoca ömrüm soldu sana bakarken,
Kimse tutmadı sen tut elimi,
Kaybetmeden yaz son yelini,
Çeriler bulmadan sarı gelini,
Gidelim buralardan, kalkta gidelim.
Ellerimi açtım bir dua ettim,
Kitaplara veriyorum şu fani ilgimi artık.
Çünkü kimi sevdikse darbeyi ondan aldık.
Kitaplar aldım belki sen kadar çok sevemezler,
Ama eminim, onlar beni terkedemezler.
Kitaplardır benimle hep yoldaş olan.
Nereye gittiği mühim mi?
Yollar sana gelmezse.
Acıtıyormuş değil mi?
İnsan dertten ölmezse.
Paslandım kavuşmayan kılıç misali kınına,
Kalan hatıraların içimdeki coşkusu,
İçimi ürpertir bu çiçekler kokusu,
İnsanı aldı mı bir de ölüm kuşkusu,
İşte o zaman can, çıkar gider bedenden.
Gözlerinden ayrılıp, kokunu unutunca.
Ruhlar mesafe tanımaz. Belki gözlerine bakamam, belki elini tutamam, belki sarılamam ama gözlerimi kapattığımda kokunu duyabiliyorum, hâlâ sarılabiliyorum sana ve hâlâ elini tutup hayallerimde dolaşabiliyorum seninle. Çok uzakta olsa da bedenler, bazı şeyler hep mümkün bence; öyle olmasa aşıklardan biri öldüğünde diğeri nasıl hâlâ yaşayabilirdi? Keza ölmeyecek olsa ona nasıl aşık denebilirdi ?
Ne senden uzağa, ne yakına geliyorum.
Derler ki ölüm herkese en yakınmış.
Ve ben sana yakınım ölümden de biliyorum.
Şu dünya güzelliği gözlerinden alınmış.
Belki dilim tutulur özür dilemeyi bilmem,



Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!