Ankara’dan, altmış gün sonra geldi emir
Üstad, beraat etti fakat Emirdağ’ına sevk edilir
Buna, en çok Hasan Feyzi ağabey üzüldü
Kanlı gözyaşlarını, sessizce içine döktü
Kalp ateşi üzerine, aktı gözyaşları
Vücudu üzerinde, buharlaştı damlaları
Ruhu feveran etti, gözleri buğu tuttu
Kendinden geçip, Dünya’yı unuttu
Gönül deryasında, başladı fırtınalar
Ruhuna çarpan, yüksek dalgalar
Cesedini fırlattı, bir yaprak gibi
Hisseti, kendisini kum tanesi sanki
Kalbinin güneşi, batıdan doğdu
Kendi âleminin, kıyameti koptu
Ruhu; sonsuz parçalara ayrılır
Bir tanesi ile “ayrılık” şiirini yazılır
Dünya’ya doğmuştu güneş, oldu sabah
Hasan Feyzi ağabey, derinden çekiyor ah
Ruhu karanlık, kalbi yanık, boynu bükük
Canlı bir ceset, gözlerinin ise feri sönük
Adeta kuru bir ağaç gibi, dikili kaldı
Ruhundan esen fırtına, savurdu kâğıdı
Üstadın kucağına, bir mektup düştü
Bu şiir değil, aşktan yoğrulan ateşti
Anlatılamaz, böyle bir haleti ruhiye
Ancak dayanırsan, yaşanır böylece
Borborunbekir
Bekir ÖzcanKayıt Tarihi : 2.12.2013 23:48:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bediüzzaman Said Nursi Destanı - Kronolojik Şiirsel Hayatı

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!