sonbaharın ilk akşamlarında
yazdan kalan son kıyafetler
tokatlar gibi yağan yağmur
sanki gökyüzü alkışlıyor bizi
senfoniyi andıran rüzgar
bize düet yapar gibi
kaldırımda ritimli ayak sesimiz
sokak lambalarının ışığı yerlerde geziyor
ikimizde yürüyen ıslak çamaşırlarara dönmüştük
sandaletlerimden gelen vırt vırt sesi :)
-yaklaştık,ayrılalım görecek birisi
-ne olacak ki sanki
-başlamayalım yine...
-bari vedalaşalım yaklaş haydi
kafamızdan dumanlar,
buharlaşıyor, yanıyorduk...
elini uzattı sarıldı boynuma
o sarı saçlarından süzülen,
kiprik uçlarında biriken yağmur damlaları
hıç kıra hıçkıra ağlıyormuş gibi
bırakacağım sandı,yapıştım dudağına
tekmeker geldi bir, iki
dokuz kusurlu hareketten biriydi bu
resmen faul...
can çekişen ceylan misali.
sakinleşti bıraktı kendini
bilmem ki üç mü, beş miydi
rüyadaydım,bitmesini,uyanmayı istemiyormuş gibi
yolu ortalamıştık
ve arkamızdan çalan korna sesi
zamanınız doldu diyen gardiyan,
üstümüze vuran uzunlar
yakalanmıştık,bu yan komşu
gözleri açıldı
şaaaak....
diye ıslak ıslak bir tokat
gözümde çakmak taşından çıkan bir kıvılcım
yanağım yanıyor
kulaklarım çın,çın
ve polisten kaçan bir suçlu
bir topuğu kırık
yanağımda tebessüm...
gözlerim doldu...
ve ardından titreyen sesim
- seni seviyorum kız sümüklü....
Kayıt Tarihi : 25.9.2006 11:28:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
o ne biçim tokattı,hani bir elin sesi olmaz derler ya halt etmişler :)

TÜM YORUMLAR (12)