Onur BİLGE
Virane Kafe’ye yaşlı bir bey geldi. Define’nin eski dostlarındanmış. Kumral, uzun boylu, ağarmış saçları yarı yarıya dökülmüş, gözlüklü, göbekli, kır bıyıklı, çam yarması gibi fakat çok nazik bir insan... Kapıdan içeri:
“Selamün Aleyküm! Allahın selamı, rahmeti ve bütün güzellikleri sonsuza dek sizinle olsun, efendim! ” diyerek girdi.
“Aleyküm Selam, Ercan Bey! Sizinle de efendim, sizinle de...” diye, ayağa kalkarak karşıladı, Define. “Hoş geldiniz! Buyurun, şöyle oturun! Epeydir görüşemedik. Nerelerdeydiniz? Hangi rüzgâr attı sizi bu taraflara? ” dedi.
Benim de mi düşüncelerim olacaktı,
Ben de mi böyle uykusuz kalacaktım,
Sessiz, sedasız mı olacaktım böyle?
Çok sevdiğim salatayı bile
Aramaz mı olacaktım?
Ben böyle mi olacaktım?
Devamını Oku
Ben de mi böyle uykusuz kalacaktım,
Sessiz, sedasız mı olacaktım böyle?
Çok sevdiğim salatayı bile
Aramaz mı olacaktım?
Ben böyle mi olacaktım?