Zamanın bir yerinde bir hikaye dinlemiştim. Anımsadığım : Çin'de bilge dede torunlarını aldı.Size anlatacaklarım var, dedi, gelin benimle. Torunları merakla takip ettiler.Bir ırmağın kıyısına geldiler; daldırdı ellerini bilge, çıkardı. 'Elimde ne var?' dedi. Büyük torun, 'Su damlaları.' dedi. Küçük, 'Bir bilgenin elleri.' dedi. Dede kaldırdı başını yerden: Ellerimde ırmak vardı, görmediniz. İşte tarih budur, kültür budur, öz budur... İçinden çıkarsanız sizi kimse görmez. ve eklediğim: Parçadaki bütünü görmezsen eksiksin, bütünün içinde parça olmazsan hiçsindir...görmezler...sevgimles.korkmaz Güzel Kim ?Kardinaller Leonardo da Vinci’den ‘İsa’nın Son Gecesi’ tablosunu yapmasını isterler. O da kabul eder. Büyük bir zevkle tablonun yapımına başlar ve tabloda Yahuda ile İsa’yı temsil edecek insanları arar. Havariyunları çizer fakat Yahuda ile İsa’yı çizmek zordur.Hz. İsa için çok güzel bir insanı, Yahuda için çok çirkin bir insanı arar.Bir süre sonra bir kilise korosunda ruhani, güzel bir yüz bulur ve Hz. İsa olarak resmeder. Güzelin çirkini bulması zor ya Yahuda’yı arar ama bu çok zordur. Bulamaz ve aradan beş sene geçer. Nihayet kardinallerden tepki alır. Artık eserin bitirilmesini istemektedirler. O gece sarhoş, yüzü takallus etmiş, çirkinleşmiş bir adam bulur. ‘Tamam!’ der; ‘İşte şeytanı, kötüyü en yakın ifade eden yüz bu!’ Adam ayrılmadan Yahuda’yı çizer. Resim bitmek üzereyken adam ayılır ve ‘Ben bu resmi tanıyorum!’ der. Leonardo da Vinci çok şaşkın : ‘Nasıl tanıyorsun, şimdiye kadar bu resmi kimse görmedi ki !’ der. ‘Herhalde konuyu biliyorsun bu yüzden de tanıdığını sanıyorsun.’ ‘Yok yok tanıyorum !’ der adam : ‘Biliyor musun beş sene önce beni kilise korosunda bulup İsa diye çizmiştin.’ Alıntı O halde her birimiz tek bedenin çok aynada yansıması mıyız ? Güzel kimdir dost ?*.*.*.*...*.*.*.*...Çoban Aliçoban Ali'yi bilir misinizgarip bir çoban kendi halindesınanmamışşahın kızı Selma'yı görür bir mesireliktedelice aşık olurçobandır derdinden uzun zaman ağlar; ama arkadaşları 'sakın kimseye söyleme canın gider!' derlerhalbuki onun canı zaten gitmiştirbir bilgeye yönlendirirlerboynu bükük günahkar Ali huzura girerderviş kalbini okurher dediğimi yaparsan Selma senin olacak, hatta şahı ayağına getireceğimAli sevincinden havalara uçar'de, ne istiyorsun canımı vereyim!'yok, der sadece bir seccade... çıkacaksın falanca mağaraya gece gündüz Allah'tan Selma'yı isteyeceksin...yemeğini ben getireceğiminsanlarla konuşmak yoktamam, der Ali, bundan kolay ne varkırk gün sürer secdesadece Hakk ve her secdede haykırdığı Selmaaaaakırkıncı gün köylüler mağaraya rast gelir ve 'köye gelen bu derviş de kim?' derlertanımazlar çoban Ali'yiAli duymaz onlarıgider şaha bu ermişi müjdelerlero zamanlar değerlidir ermişlerşah adamlarını gönderir saraya aldırmak içinyok duymaz onları Alien son şah hazırlanır ayağına giderbilge de oradadırAli kalabalığı fark edince vecd halindeki gözlerle bakar şahameczup gibidirbilge hadi, der, Selma'ya gideceksinAli bir çığlıkla'Selma kim ?' derMevlaaaMevlaaa -Dinlenti Şeyh müridin gönlünde. Mürit bir çocuksa evet kurtulamaz uçurtma hayalinden. Güzelliğinden mest seyrederken bazen düşer gayyalara, çamura bulanır. Hevesler sevdirir dünyayı, masiva derdine düşürür. Mürit şeyhinin gözlerine bakamaz; belki utancından, belki yanma korkusundan… ve hal bu ki asıl uçurtmanın orada olduğunu göremez.Ne şeyhi ne uçurtmayı bulabildik gözlerimizde. Doğrulmaya çalıştık: Düş’tük.s.korkmaz'Var biraz da sen oyalan'“Senin aşkın kime ki düştü ey Cân (Allah) Ne mezhep koydu ne dîn ü îmân.Bu aşkın oynuna hiç kimse doymaz. Kapılarda kul oldu nice sultân.Bu aşk zincirine çünkim çekildi. Koyundan dahi yavaş oldu arslanŞunun kim aşk alıptır cümle varınOladır der (kilise) ü Kabe ona yeksan (aynı)Bu aşk esrarın (sırlarını) Eşrefoğlu Rûmî Ko söyleme ki bilmez bunu insân. “
Zamanın bir yerinde bir hikaye dinlemiştim.
Anımsadığım :
Çin'de bilge dede torunlarını aldı.Size anlatacaklarım var, dedi, gelin benimle. Torunları merakla takip ettiler.Bir ırmağın kıyısına geldiler; daldırdı ellerini bilge, çıkardı. 'Elimde ne var?' dedi. Büyük torun, 'Su damlaları.' dedi. Küçük, 'Bir bilgenin elleri.' dedi. Dede kaldırdı başını yerden: Ellerimde ırmak vardı, görmediniz. İşte tarih budur, kültür budur, öz budur... İçinden çıkarsanız sizi kimse görmez. ve eklediğim: Parçadaki bütünü görmezsen eksiksin, bütünün içinde parça olmazsan hiçsindir...görmezler...sevgimles.korkmaz Güzel Kim ?
Kardinaller Leonardo da Vinci’den ‘İsa’nın Son Gecesi’ tablosunu yapmasını isterler. O da kabul eder. Büyük bir zevkle tablonun yapımına başlar ve tabloda Yahuda ile İsa’yı temsil edecek insanları arar. Havariyunları çizer fakat Yahuda ile İsa’yı çizmek zordur.Hz. İsa için çok güzel bir insanı, Yahuda için çok çirkin bir insanı arar.Bir süre sonra bir kilise korosunda ruhani, güzel bir yüz bulur ve Hz. İsa olarak resmeder. Güzelin çirkini bulması zor ya Yahuda’yı arar ama bu çok zordur. Bulamaz ve aradan beş sene geçer. Nihayet kardinallerden tepki alır. Artık eserin bitirilmesini istemektedirler. O gece sarhoş, yüzü takallus etmiş, çirkinleşmiş bir adam bulur. ‘Tamam!’ der; ‘İşte şeytanı, kötüyü en yakın ifade eden yüz bu!’ Adam ayrılmadan Yahuda’yı çizer. Resim bitmek üzereyken adam ayılır ve ‘Ben bu resmi tanıyorum!’ der. Leonardo da Vinci çok şaşkın : ‘Nasıl tanıyorsun, şimdiye kadar bu resmi kimse görmedi ki !’ der. ‘Herhalde konuyu biliyorsun bu yüzden de tanıdığını sanıyorsun.’
‘Yok yok tanıyorum !’ der adam : ‘Biliyor musun beş sene önce beni kilise korosunda bulup İsa diye çizmiştin.’
Alıntı O halde her birimiz tek bedenin çok aynada yansıması mıyız ? Güzel kimdir dost ?*.*.*.*...
*.*.*.*...Çoban Aliçoban Ali'yi bilir misinizgarip bir çoban kendi halindesınanmamışşahın kızı Selma'yı görür bir mesireliktedelice aşık olurçobandır derdinden uzun zaman ağlar; ama arkadaşları 'sakın kimseye söyleme canın gider!' derlerhalbuki onun canı zaten gitmiştirbir bilgeye yönlendirirlerboynu bükük günahkar Ali huzura girerderviş kalbini okur
her dediğimi yaparsan Selma senin olacak, hatta şahı ayağına getireceğimAli sevincinden havalara uçar'de, ne istiyorsun canımı vereyim!'yok, der sadece bir seccade... çıkacaksın falanca mağaraya gece gündüz Allah'tan Selma'yı isteyeceksin...yemeğini ben getireceğiminsanlarla konuşmak yoktamam, der Ali, bundan kolay ne varkırk gün sürer secdesadece Hakk ve her secdede haykırdığı Selmaaaaakırkıncı gün köylüler mağaraya rast gelir ve 'köye gelen bu derviş de kim?' derlertanımazlar çoban Ali'yiAli duymaz onlarıgider şaha bu ermişi müjdelerlero zamanlar değerlidir ermişlerşah adamlarını gönderir saraya aldırmak içinyok duymaz onları Alien son şah hazırlanır ayağına gider
bilge de oradadırAli kalabalığı fark edince vecd halindeki gözlerle bakar şahameczup gibidirbilge hadi, der, Selma'ya gideceksinAli bir çığlıkla
'Selma kim ?' der
Mevlaaa
Mevlaaa -
Dinlenti
Şeyh müridin gönlünde. Mürit bir çocuksa evet kurtulamaz uçurtma hayalinden. Güzelliğinden mest seyrederken bazen düşer gayyalara, çamura bulanır. Hevesler sevdirir dünyayı, masiva derdine düşürür. Mürit şeyhinin gözlerine bakamaz; belki utancından, belki yanma korkusundan… ve hal bu ki asıl uçurtmanın orada olduğunu göremez.Ne şeyhi ne uçurtmayı bulabildik gözlerimizde. Doğrulmaya çalıştık: Düş’tük.s.korkmaz'Var biraz da sen oyalan'
“Senin aşkın kime ki düştü ey Cân (Allah) Ne mezhep koydu ne dîn ü îmân.Bu aşkın oynuna hiç kimse doymaz. Kapılarda kul oldu nice sultân.Bu aşk zincirine çünkim çekildi. Koyundan dahi yavaş oldu arslanŞunun kim aşk alıptır cümle varınOladır der (kilise) ü Kabe ona yeksan (aynı)Bu aşk esrarın (sırlarını) Eşrefoğlu Rûmî Ko söyleme ki bilmez bunu insân. “