Safiye Korkmaz - Hakkında Yazdığı Tanıtım Yazısı






Zamanın bir yerinde bir hikaye dinlemiştim.


 


Anımsadığım :


 


Çin'de bilge dede torunlarını aldı.Size anlatacaklarım var, dedi, gelin benimle. Torunları merakla takip ettiler.Bir ırmağın kıyısına geldiler; daldırdı ellerini bilge, çıkardı. 'Elimde ne var?' dedi. Büyük torun, 'Su damlaları.' dedi. Küçük, 'Bir bilgenin elleri.' dedi. Dede kaldırdı başını yerden: Ellerimde ırmak vardı, görmediniz. İşte tarih budur, kültür budur, öz budur... İçinden çıkarsanız sizi kimse görmez.

ve eklediğim:



Parçadaki bütünü görmezsen eksiksin, bütünün içinde parça olmazsan hiçsindir...görmezler...

sevgimle

s.korkmaz  


Güzel Kim ?





Kardinaller Leonardo da Vinci’den ‘İsa’nın Son Gecesi’ tablosunu yapmasını isterler. O da kabul eder. Büyük bir zevkle tablonun yapımına başlar ve tabloda Yahuda ile İsa’yı temsil edecek insanları arar. Havariyunları çizer fakat Yahuda ile İsa’yı çizmek zordur.Hz. İsa için çok güzel bir insanı, Yahuda için çok çirkin bir insanı arar.Bir süre sonra bir kilise korosunda ruhani, güzel bir yüz bulur ve Hz. İsa  olarak resmeder. Güzelin çirkini bulması zor ya Yahuda’yı arar ama bu çok zordur. Bulamaz ve aradan beş sene geçer. Nihayet kardinallerden tepki alır. Artık eserin bitirilmesini istemektedirler. O gece sarhoş, yüzü takallus etmiş, çirkinleşmiş bir adam bulur. ‘Tamam!’ der; ‘İşte şeytanı, kötüyü en yakın ifade eden yüz bu!’ Adam ayrılmadan Yahuda’yı çizer. Resim bitmek üzereyken adam ayılır ve ‘Ben bu resmi tanıyorum!’ der. Leonardo da Vinci çok şaşkın : ‘Nasıl tanıyorsun, şimdiye kadar bu resmi kimse görmedi ki !’ der.  ‘Herhalde konuyu biliyorsun bu yüzden de tanıdığını sanıyorsun.’


 


‘Yok yok tanıyorum !’ der adam : ‘Biliyor musun beş sene önce beni kilise korosunda bulup İsa diye çizmiştin.’


 Alıntı


O halde her birimiz tek bedenin çok aynada yansıması mıyız ? Güzel kimdir dost ?


*.*.*.*...



*.*.*.*...

Çoban Ali

çoban Ali'yi bilir misiniz
garip bir çoban kendi halinde
sınanmamış
şahın kızı Selma'yı görür bir mesirelikte

delice aşık olur
çobandır

derdinden uzun zaman ağlar; ama arkadaşları 'sakın kimseye söyleme canın gider!' derler
halbuki onun canı zaten gitmiştir
bir bilgeye yönlendirirler
boynu bükük günahkar Ali huzura girer
derviş kalbini okur



her dediğimi yaparsan Selma senin olacak, hatta şahı ayağına getireceğim
Ali sevincinden havalara uçar
'de, ne istiyorsun canımı vereyim!'
yok, der sadece bir seccade... çıkacaksın falanca mağaraya gece gündüz Allah'tan Selma'yı isteyeceksin...
yemeğini ben getireceğim

insanlarla konuşmak yok
tamam, der Ali, bundan kolay ne var
kırk gün sürer secde
sadece Hakk ve her secdede haykırdığı Selmaaaaa
kırkıncı gün köylüler mağaraya rast gelir ve 'köye gelen bu derviş de kim?' derler
tanımazlar çoban Ali'yi
Ali duymaz onları
gider şaha bu ermişi müjdelerler
o zamanlar değerlidir ermişler
şah adamlarını gönderir saraya aldırmak için
yok duymaz onları Ali
en son şah hazırlanır ayağına gider



bilge de oradadır
Ali kalabalığı fark edince vecd halindeki gözlerle bakar şaha
meczup gibidir
bilge hadi, der, Selma'ya gideceksin
Ali bir çığlıkla



'Selma kim ?' der



Mevlaaa



Mevlaaa

-




Dinlenti






 








Şeyh müridin gönlünde. Mürit bir çocuksa evet kurtulamaz uçurtma hayalinden. Güzelliğinden mest seyrederken bazen düşer gayyalara, çamura bulanır. Hevesler sevdirir dünyayı, masiva derdine düşürür. Mürit şeyhinin gözlerine bakamaz; belki utancından, belki yanma korkusundan… ve hal bu ki asıl uçurtmanın orada olduğunu göremez.


Ne şeyhi ne uçurtmayı bulabildik gözlerimizde. Doğrulmaya çalıştık: Düş’tük.


s.korkmaz


'Var biraz da sen oyalan'


“Senin aşkın kime ki düştü ey Cân (Allah)
 Ne mezhep koydu ne dîn ü îmân.


Bu aşkın oynuna hiç kimse doymaz.
 Kapılarda kul oldu nice sultân.

Bu aşk zincirine çünkim çekildi.
 Koyundan dahi yavaş oldu arslan

Şunun kim aşk alıptır cümle varın
Oladır der (kilise) ü Kabe ona yeksan (aynı)

Bu aşk esrarın (sırlarını) Eşrefoğlu Rûmî
Ko söyleme ki bilmez bunu insân. “