Vakur Bey - Hakkında Yazdığı Tanıtım Yazısı


Vakur Bey “Benim şiirlerim çay kokar.
Düşlerimde sade sen.
Demlikte nefesin
Bardakta gamzen …”

Cemal Süreya

Sen vaktinden çok sonra gelen  sevdalı bir yağmur gibisin

Ikimiz Mi Hemen Mi?

Oraya varmak mi? Ikimiz mi? Hemen mi?
Dur, bekle beni, geliyorum
En güzel yerinden öpecegim
Bilmem dudaklarin mi? Gözlerin mi?

Önce sesindi beni çagiran aska
Sonra bakislarin, ellerin oldu
Ve bir sabah basladi ömrümde, nasil
Gördügüm bütün sabahlardan baska

Frenleri patladi içimde özlemin
Ben bu aski dizginleyemem artik
En iyisi gelmen bana, gel ama hiç gitme
Varalim doyulmaz tadina bitisikligin.

Bak ellerin de üsümüs, ama kalbim simsicak
Titreme, korkma; artik yanimdasin
Hiç birakma bu çocuksu hâlini, ne güzel
Ne güzel seninle bir aydinlik olmak

Söyle, bir daha söyle, benim de, seninim de
Yaklas uyandir beni bir ölüm uykusundan
Sarin maviligime, bu bizim gökyüzümüz
Baksana,bir evren çalkalaniyor içimde

Oraya varmak mi demistin? En yüceye
Ikimiz miydi? Hemen miydi?
Bak nasil seninle bir bütün olduk simdi
Nerde miyiz? Oradayiz iste

Ümit Yasar Oguzcan
***************************************************
Her Şey Var Bir Şey Yok

Kirpiklerim döküldü bak, balıklar yedi gözlerimi
Eksildim öylesine beni tamamlasana
Beni bir bütün et ki, bir daha bozulmayayım
Her şey var, bir şey yok diyorum anlasana

Dilediğin içkiyse al, bir kadeh dolusuyum
Hadi içsene beni, hadi yudumlasana
Sarhoşluğum, çaresizliğim kadar büyük ve güzeldir
Her şey var, bir şey yok diyorum anlasana

Utan verdiğin kederlerden güzelim, Allah'sızım
Gel aynanın karşısına düşün, ağlasana
Söndür göz yaşlarınla, söndürebilirsen bu yangını
Her şey var, bir şey yok diyorum anlasana

Ümit Yaşar Oğuzcan
*********************************
Uyan Bebeğim

Şimdi uzaklarda, evinde uyuyor olmalısın
Gördüğün düşlerin en güzelidir yavrum
Saçların dağılmıştır yastığının üstüne
Göğsün hafifçe açılmıştır, biliyorum.

Kim bilir nasıl geçmiştir akşam saatleri, gece
Gözlerin nasıl da koyulaşmıştır, hüzünden
Duvarlar üstüne yıkılmıştır birer birer
Bensiz bir gün daha eksilmiştir ömründen

Kitaplar, plaklar, şunlar bunlar, hepsi boş
Severken kolay değil avunmak, baksana
Yine kör karanlığında bir gecenin
Oturmuş özlem şiirleri yazıyorum sana

Dudaklarını anımsıyorum, ekmekten, sudan aziz
Ellerini anımsıyorum saçlarımda sevecen
Sonra gözlerin dupduru, yalansız, kuytu
Seni andıkça bir imbat esiyor EGE' den

Yaşanacak yıllarımız olmalı diyorum seninle
Uyuyacaksan kollarımda uyumalısın
Vaktin olursa sevişmekten, delice
Başını omuzlarıma koymalısın.

En güzel öpüşlerle, sözcüklerle, şiirlerle
Sana sevgimi anlatmalıyım , uzun uzun
Pencereden gökyüzü görünmeli, yıldızlar
Tek tanığı olmalı mutluluğumuzun

Uyanmalısın, doğan günle birlikte
Yeniden sevişmeye durmalıyız, yeniden
Zaman artık unuttuğumuz bir şey olmalı
O yolu bulmalıyız, ölümsüzlüğe giden

Ümit Yaşar Oğuzcan
********************************
çaresizliğin amansız yerındeyim şimdi.
ilk defa sevmenin tarif edilmez korkuları içindeyım.
uykusuz gecelerin yorgun sabahlarında seni düşünüyor
ve korkularla yine sana dogru koşuyorum.hep aynı soru düşüncemde ya seversem?
o zaman neler neler olabileceğini düşünmek korkutuyor beni.İlk defa yenileceğimi anlıyorum.
Karşımda kendinden emin gözlerin,dudakların,ellerin bunu söylüyor bana.
Önceleri hiç bilmedigim adını şimdi binlerce defa tekrarlıyor dudaklarım.
Gözlerin gözlerime takılınca güçsüzlügüm aklıma geliyor,
beni sevmedigin sevmiyeceğin aklıma geliyor.Ozamanlar öylesine yıkılıyorum ki bilemessin
İnsan nasıl gökyüzüne baktıgı zaman bu sonsuz evren içinde küçük ve
çaresiz yaratık oldugunu anlarsa,güzelliğinde bana aynı şeyleri düşündürüyor.
Gün oluyor mavilerde,gün oluyor kırmızılarda,gün oluyor karalarda yaşıyorum seninle.
Dukarlarından çıkan her kelime,suya bir taş atılmışçasıan büyüyor içimde.
nereye gitsem kulaklarımda o yarı karanlık,çocuksu sesin.sonra kendine has kokun
o kokuların en çıldırtıcısı,en kahredicisi.
ve gözlerin,esmer bir akşam üstünün serin hüznünü getiren gözlerin.
görebildiğim,duyabildiğim herşey bana seni sevmeyi söylüyor.
Uzaklaştıkça yaklaşıyorum sana.İşin en kötüsü,
Yaklaştıkça da uzaklaşmaktan korkuyorum.

yazdıkça içime daha çok işlediğini hissediyorum
yazdıgım her harf bır ilmek sankı















^^^^^AŞIĞINIM yanında olamasamda AŞIĞINIM sana dokunamasamda^^^^AŞIĞINIMMM...




Her andığımda bana eksikliğimi hatırlatan; dile kolay, kalbe ağır adını anıyorum.
 Adın ki, durmadan çoğalır içimde. Adın ki, bir emanet dilimde.


Her tercih bir vazgeçişse eğer; benim tercihim Sen oluyorsun.
Dilim en çok adını anınca, kalbim yalnız Sen’i hatırlayınca hayat buluyor.
Adın, anlam katıyor adıma. Adın ki, büyük. Adın ki, yüce. Adın ki, en güzel...


Ölüme doğru yürüyen bütün insanlar gibi ben de küçüğüm. Avuç içindeyim,
 açılsa düşeceğim. Bu sabah, gözlerime yerleşen tefekkürle Sen’i söylüyorum.
 Yüzlerce, binlerce kez söylüyorum, yetmiyor. Art arda ve hepsi
farklı anlamlardaki isimlerini söylüyorum.


İki tesbih boncuğu arasında bir kalp kaç kez çarpar, sayamıyorum.
'İkrar'ın sükûtu oluyor suskunluğum. Az ve öz olan bir anlayışla ve kıbleye
doğru bir bakışla, Sen’i anıyorum. Andıkça çoğalıyor anlamların.
Neden O var? ' dediğimde, her şey canlanıveriyor? Hayat adın geçince
niçin allı morlu renklere bürünüyor? Nasıl oluyor da, Sen gelince aklıma,
 omzumdaki ağırlık azalıp ruhumda bir şölen başlıyor? 'O, onsuz olmayandır.'
diyen filozofa kulak verince, gözlerim neden böyle doluyor? Sen ki,
'hiçbirşey kendisine denk olmayan'sın. Sen ki, 'yüceliğinde yakın, yakınlığında güzel'
 olansın. Ben, yer ile gök arasında, ümit ile korkunun ortasında,
 düştüğüm kayaya tekrar tırmanmak istiyorum. Sorduğun suale,
'belâ' dediğim günden bu yana, ismine sığan meâle kulak veriyorum.
 Hayattan uzaklaşıp, gerçeğe yaklaşırken, va’dedilen günü bekliyor,
 ömrün gelip geçiciliğine tebessümler gönderiyorum. Ben; kulaklarım,
gözlerim ve zihnimin işgal altına alındığı bir devirde seviyorum Seni.


Derinlerde
 
Ne zaman tutsam ellerini
Gözlerimin önünden mevsimler geçer
Ne zaman gözlerin gözlerime değse
Samanyolundan bir yıldız düşer
Yaşanmış, yaşanacak zamanlar içinde
En güzeli akşam saatleri, buluştuğumuz
Gözgöze, iki büyük yangın gibi
O yanıp yanıp tutuştuğumuz
Başdöndüren o sonsuz heyecan
Çıldırtan arzular kesen nefesi
En güzel bütün korkuların
Bu ateşte bir bir erimesi
Son değil o başlangıç yaklaşan
Tenin bir yerde aşka hazırlığı
Bir buğu halinde geçen zaman
Ve gözlerde sabahın ilk aydınlığı
Yıllarla büyütmek her dakikayı
İnmek seninle derinlerine aşkın
Öpülen bütün nimetler içinde
En güzeli senin dudakların.


Ümit Yaşar Oğuzcan

SEVDAM... Sesinin kanatları taşısın seni bana.... Sihirli sesinin kanatlarında
süzülmek istiyorum bir anda bulunduğum yerden. Sesinin kanatlarında aşmak istiyorum
uçsuz bucaksız bozkırları. Altımdan geçmeli kentlerin siluetleri birbiri ardından.
Hiçbirini hatırlamamalıyım, sana ulaşana dek.. Ezberlediğim tek adres,sesinin yaşadığı
yer olmalı sevgilim.... Buğday başaklarının hemen üzerlerinde uçmalıyım bir süre.
Güneşi bağrına basan ay çiçek tarlalarından geçmeliyim sessizce.. bir o kadar da
uçarcasına,umutla gelmeliyim sana, özlemlerin yüreğimi sarsmalı kilometreleri bir
bir bırakırken ardımda.. Sonra yeniden çıkarmalısın beni yükseklere.Kartallara bile
meydan okumalıyım sesinden aldığım güçle... Onlardan daha hızlı çullanmalıyım bizi
ayıran her şeyin üzerine. Yanık bozkır türküleri dinlemeliyim, bana kanat
olup güneşlere yaklaştıran sesinden.... Bırak bu kez hüzne yer olmasın sesinde...
Her tonunu sevince, her tonunu özleme ayır sevgilim.. Kavuşmaların türküsünü
mırıldan kulağıma. Çöllerde susamış bir derviş gibi çağır beni pınarlarına.
Özleminin büyüklüğünü beni sararak anlatsın sesinin kanatları...
Sevinçten gözlerim yaşarmalı,güneşlere yaklaştığım anlarda...
Ayrılığın yakan hüznününü, kavuşmalarla çıkarmalıyım dünyamdan da.
Ama yoruldum artık sevgili.... Dayanamam,zor oluyor uzun yolculuklar.
Kısacık olurdu hep yolculuklarım seni tanımadan önce. İndir beni sesinin kanatlarından...
Güneşleri getirdim sana,hala boynunu bükmedi topladığım papatyalar...
Buğday başaklarının kokusunu taşıyorum,bozkıra hayat veren...
Ayçiçekleri topladım senin için, bilmediğim tarlalardan...
Sımsıkı sarılmalıyız artık.. 'Özlemlerden yeni bir sevda yaratmalıyız şimdi.
Bir bütün yaratmalıyız seninle; içinde ne senden ne de benden hiç birşey taşımayan...
Özgürlüklere bile meydan okumalı,ona bile bağlamaktan vazgeçmeliyiz sevdamızı...'
Ayrılacaksak eğer bir kez daha, önce söz vermeliyiz kavuşmak için.
Artık öğrendim ayrılıkların, güneşlerden de yakıcı olduğunu. Meğer
büyükmüş ayrılıklar,zamansız ölümlerden bile.... seni seviyorum..
seni özlüyorum...
Hemde ne çok bir bilsen
Bir bilsen nasıl tütüyorsun burnumda...

KARANLIKTA ERİMEK


Şurada bir kapı olmalı
Senin ölümsüzlüğüne açılan
Bir kapı olmalı şurada
Bulabilsem
Kollarımın bütün gücüyle vuracağım
Er geç sesimi duyuracağım sana
Başımı soğuk demirlere dayayıp
Adını söyleyeceğim mahşer gününe kadar
Dağlara taşlara güzelliğini haykıracağım
Ve bütün yaratıklara
Rüzgarın söylediği bir masal gibi
Seni anlatacağım
Dünyaya ilk gelişimiz değil bu
Yüz binlerce yıl önce
Bir de taş devrinde gelmiştik
Senin için vahşi hayvanlar vurmuştum o zaman
Pars dişlerinden bir gerdanlık yapmıştım boynuna
Nice mağara duvarlarına güzelliğini kazımıştım
Nasıl hatırlamazsın
O zaman da gökyüzü bu kadar mavi
Ormanlar yemyeşildi
O zaman da
Yalnız karanlıktan korkar
Güneşi tanrı bilirdik
Bunca yüzyıllardır
İnan
Hiçbir şey değişmedi yeryüzünde
Belki biz değiştik
Sevgilerimizi söyleyemez olduk
Göremez olduk nice güzellikleri
Yalanı öğrendik
Utanmayı öğrendik
İnandık sonraları
Bütün yaratıklardan üstün olduğumuza
Büyük zekamız
Önce kafesi, zinciri, zulmü icat etti
İyilik güzellik ve doğruluk adına
Hiçbir şey kalmadı inandığımız
Aradan bin yıllar geçip
Atom parçalanıncaya kadar
Zaten paramparça olmuştu insanlığımız
Böylece bir karanlığa düştük
Karanlık bizi başka bir karanlığa götürdü
Sarnıçlardan, dehlizlerden, girdaplardan geçtik
Sana yaklaşmak için
Dallarından gün ışığı geçmeyen ormanlara düştük
Aramızdaki demir kapı belki hiç açılmayacak
Senin ışığını görmeden kapanacak gözlerimiz
Karanlık aman vermiyor
Hangi kapıyı aralasak gece
Ne yapsak çaresiz
Kokunu getiren rüzgar da olmasa
Bir manası kalmayacaktı yaşamanın
Şimdi hiç değilse
Hayaliyle avunmadayız
Zaman içinde bir başka zamanın
İnsan çırpındıkça bir bataklığa saplanıyor
Yaşadıkça ölüme
Çaresiz olmak bir şey değil
Çaresizliğini kabullenmek zor geliyor insana
Aynaya bakıyorum
Bir beyazlık, bir boşluk
Hani benim yüzüm
Dudaklarım, ellerim hani
Halbuki gözlerim de görüyor
Kör değilim
Fakat sen varsın içimde
Yakan, kör eden bir karanlığın var senin
Nefes, nefes yaşadığımız
Avuç, avuç içtiğimiz bir karanlığın var
Kahrolası zamanın ortasında
Büyük bir fırın yanıyor besbelli
Alevleri asırlık çınarlar gibi
Büyük bir fırın yanıyor
Görüyor musun
Şimdi bütün ihtirasların sustuğu saatteyiz
Elini sürdüğün her şey yok olabilir
Her şey eriyebilir şu anda
Bu varlığın yokluğa yaklaştığı andır
Zayıf ellerin bu anda bütün yaratıklardan güçlü
Bu an iri gözlerinde her şey yüce
Ne insanlar fani
Ne dünya ölümlü
Al beni de erit ateşinde gözbebeklerinin
Erit beni
Ruhumu aşkının potasında yak
Kahrolsun bu karanlıklar
Bu mesafeler
Bu zaman
Ben seni istiyorum
Ya seninle yaşamak
Ya da sende yok olmak

ümit yaşar oğuzcan

Gitmek mi aşk?
Durmak mı? Beklemek mi?
Bir kalemde üstünü çizip her şeyin
Pervasız sonraların pişmanlığına yürümek mi?
-
Yaralanmak mı aşk? Kanamak mı?
Susmak mı? Bilmek mi? Anlamak mı?
Gücün yetmediği kavgalara girmek
Yenilmek..Yanmak..Kavrulmak mı?
-
Oysa ben
Hiç bilmedim çocuk olmayı..
Bir eylül rüzgarı kopardı uçurtmamın ipini
Misketlerim korkularıma atılan taşlarla kırıldı
Şiirlerim sürgüne vurulan saatlerde yazıldı
Ölmedim..Adamlığıma ne mezarlar kazıldı….
-
Hiç bilmedim sevmeyi
Kayıp şehrin kayıp sokağında oturan
Kimliksiz ve sahipsiz kadına yazdığım
Boynu bükük cümlelerden mektuplarım…
İçimde biriktirdiğim gözlerindeki anlam
Saçlarının rüzgarda dağılışı, teninde gül kokusu
Bir de içinde sakladığı o yalnızlık korkusu..
-
Açık bıraktığım pencerede
Günlerce, haftalarca, senelerce
Beklediğim ayak sesleri…
“Adı yok bunun” dediğim
Çoğu zaman kendime bile sustuğum
Ve hiç bir zaman söylemediğim sır
Bir an’a sığdırdığım koskoca asır…..
-
Hiç bilmedim sevişmeyi
Ruhumun dolaşmadığı yerlerde
Ağrıma gitti dokunması ellerimin…
Ve yüreğimin ulaşmadığı gönüllerde
Usandı..Utandı..Sıkıldı vakitsizliğim…
-
Sessizliğim bir borandı iç denizlerde
Susuzluğuma inat dökülürken göz yaşım
Kayıp şehrin kayıp sokağında yaşayan kadın
Ve Gerekçesi mavi düşler..Yenilişler..Aldanışım…
-
Hiç bilmedim susmayı
Öfkesini dar ağaçlarına astığım isyanlarım
Denizlere savurduğum umudun yedi rengi
Beyazından geceme düş çaldığım bulut
Yaprak hışırtısı, saçlarıma dokunan sesin ahengi..
-
Susmak mı aşk?
Silmek mi camın buğusuna yazdığın ismi
Bir sigara yakmak mı, soluklanmak mı
Ciğerine ölürcesine çektiğin nefesi….
Ölümün suratına tükürmek, kahkahayla gülmek mi?
Nedir aşk söyle gülüm…Ölememek mi?
-
Hiç bilmedim yaşamayı
Her gün ölümden beter resimler çizdim duvarıma
Bir sokak çocuğunun yazgısına bazen
Ve bazen bir kadının can acısına takılıp kaldı yüreğim

Baksan yüzüme bir an
Gözlerinde aşkın tarifsiz duruşu
Ve içinde sakladığın çocuğun gülüşü
İşte o vakit gülüm..O vakit bileceğim..
Umarsız korkuların defterini dürüp

Seni sevdiğim gün…Öleceğim…..


SENİ SEVDİM

Sevgilerim senden geçerek bütünlendi
seni sevdim
artık tek mümkünüm sen sın
karanlık başına geliyorsun
duruyorsun penceremin yanında
elle tutar gibi uzanıyorum
ellerin örtüyor gözlerimi
işte buradasın
varlıgın burada
elimi sıcak nehrine bırakıyorum elinin
yoklugun ise
taaa şuramda
sen beni bırakıp nereye gidiyorsun
gözlerim seni görünce güzel
tenim seninle sıcak böyle
benim benim birbaşka dilde adım oldu
bir korunun hediye ettigi yüz
kirli masaların arasın da
bir yaprak gibi düşen akşam türkülerime
içim dışım sen gibi
içim dışım sen
içim dışım
içim
elini uzat
elini uzat sevgilim elini uzat
neye degerse parmakların o benim
sıcak suya taa avuçlarına bak
terine bagışlanan tuz benim
seni anmak üzere çalar bütün saatler
ve ben
ve agaç
ve yollar
seni yaşamak için ayakta
tutki
tutki bu şiir i ben söyledim
tutki senin için söyledim
dört yana dagılmış türkülerimi
tutki ak köpüklerle söyledim
sevgiyi isteyen biziz anla
o degil yolumuzu kesen
sevgiyi isteyen biziin anla









^^^^^AŞK > > > GÜZEL > > > ŞEY^^^^^^




















Aşk

Bir masal
Bir destan
Ve bir yürek tutkusu.
Yeni açmış tomurcuğun
Taze bahar kokusu
Bir baykuşun


Gece vakti
Erken çöken uykusudur aşk.
Ve yağmur
Ve toprak
Ve bir damla su
Çöle düşen her damlanın
Topraktaki coşkusu
Kardelenin ilkbaharda
Donma korkusudur aşk..

Aşk,
Yağmurun nehir,yoksulun şehir
Şairin şiir
Dediği andır.
Yapraktan yele,topraktan sele
Mızraptan tele
Miras kalandır.
Habil'in cana,canın canana
Ömrün bir an'a
Sarılmasıdır.
Türkünün saza,hazanın yaza
Kışın ayaza
Darılmasıdır.
Verilmiş sözün,sönmemiş közün
Kör olmuş gözün
Çağlayışıdır.
Bülbülün güle,Anka'nın küle
Mecnun'un çöle
Ağlayışıdır.
Yüreğin dergah,gecenin sabah
Hasretin günah
Sanılmasıdır.
Ömrün sitemle,dünün matemle
Yar'in özlemle
Anılmasıdır.

Ve özlem
Ve hasret
Ve kalp acısı.
Yitik bir kasabanın
Yapayalnız hancısı
Doğduğu toprakların
Dil bilmez yabancısı
Gördüğün rüyaların
En yalancısıdır aşk.
Aşk,
Bitmiş bir serenatın
Yorulmuş kemancısı
Ve devrik bir sultanın
İntihar sancısıdır.
@@@@@@@@@@@@@
söz verdim

gözlerım de bır damla yaştın
kendıme söz vermıştım aglamıyacaktım
avuç içlerımde iki damla terdın
açmayacaktım ellerımı hiç,onlara söz verdım
bazen içime çektıgım nefestın
her bıraktıgımda içinden sen eksılırdın
dilimde sözcüktün cümleydın satırdın
ve sen benı gidişlerinle hep aglatırdın
yoklukların karanlıktı buz daglarına sıkışırdı kalbim
ve ben senı baharlar güneşler gıbı severdim
sen siz eylülleri yaşardım yaprakların sarısı gıbı
içimde büyüttüm sana olan özlemlerımı
gelişin baharlar gıbı çiçekler açılır dallarımda
gülüşün sankı denızın kumsala sarılışındakı sesi
iyotlu oksijen yosunun kokusuuu denızın mavısı
vazgeçmek nasıl olur bu güzellıkten
söz verdım şimdi kendıme
artık dönmek yok hazan mevsimlerıne
LİKEDREAM
@@@@@@@@@@@@@@@@@@@@@
AŞK FISILTILARI

Giyindin mi?
Tirnaklarini boyadin mi?
...Ya dudaklarin
Onlari da boya
Tara saçlarini bir güzel
Hazir misin?
Çikabilir miyiz
Doruklarina aşkin?
O yerlere varabilir miyiz?
Denizleri geçebilir miyiz?
El ele
Hazir misin?
Hadi soyun öyleyse

-2-

Saginda bir yürek çarpiyor
Benim yüregim
Sagimda bir yürek çarpiyor
Senin yüregin
Şimdi
Iki yürek bir bedeniz
Sonra
Iki beden bir yürek

-3-

Her parçam bir ayri yerde
Bir ayagim bu günde
Bir ayagim yarinda
Bir gözüm göklerde
Bir gözüm denizlerde
Biri yaşamakta ellerimin
Biri ölümse
Yüregimse
Bin parçaya bölünmüş
Her biri bin yerinde

-4-

Beni çogalt
Beni artir
Beni benimle çarp
Seni bin yürekle seveyim
Beni kendinle çarp
Seni bir milyon yürekli seveyim
Beni yerden yere çarp
Duvardan duvara
Öleyim
Seni bir milyar yürekle seveyim

-5-

Bir ova
Sonsuz
Ovada bir at koşuyor
Soluk soluga
Sarp bir kayalik
Dag başinda
Bir kartal kanat çirpiyor
Soluk soluga
Ellerimde bir balik
Kipkirmizi
Can veriyor
Soluk soluga

-6-

Nefesin nefesime karişti
Kokun kokuma
Etin etime karişti
Gözlerim gözlerine
Suyum suyuna
Canim canina karişti
Bir dere
Geldi ta uzaklardan
Gürül gürül
Denize karişti
Gök topraga karişti
Toprak sonsuzluga
Ben sana
Sen bana

-7-

Saat kaç
Akşam oldu mu?
Gidiyor musun?
Yoo gitme
Kal ne olursun
Birak giysilerin gitsin
Çoraplarin
Yüzüklerin
Ayakkabilarin gitsin
Istiyorlarsa
Sen kal bebegim
Aşk varsa
Tanri varsa

-8-

Yoklugunda
Hangi eve girdiysem
Hangi odaya
Orada ben yokum
Uzaklarda
Bir ev vardi
O evde bir oda
Orada sen yoksun

-9-

Uzaktayim
Beni çagiriyorsun
Yanindayim
Beni çagiriyorsun
Içindeyim
Beni çagiriyorsun
Içimdesin
Avaz avaz bagiriyorsun

-10-

Ölürdüm bu sevgiden yana yana
Alevlerim yildizlara yükselirdi
Küllerim kaplardi tüm evreni
Ve ruhum dolaşirdi ta mehşere dek
Kordan bir çiglik gibi

Yaşamam seni kiskandigim içindir

Ümit Yaşar Oğuzcan