Saide Uslu - Hakkında Yazdığı Tanıtım Yazısı







EY DOST! ...
Sana mektup yazacağımı söylediğim günden beri bir telaş yaşanıyor postanelerde. Sana ne yazacağım ki; ellerim titremeye başladı. “Ne güzel! ” diyecektim oysa, bir dostla yanında değilken konuşmak, Ne güzel diyecektim, mektup mu: yazarak susmak, sevgini yazıyla anlatmak…..

SEVGİLİ DOST,
Geçen sabah senin üzüntülü olduğunu söylediler. Dokunsalar ağlayacakmışsın. Dokunmamışlar. Yine de ağlamışsın; dostun gözünden akan bir damla yaşın yeryüzündeki bütün gölleri, tuz gölü yaptığını bilmez gibi. Gül ki; acılaşmasın göller. Göl ki; orada demir kayığımız. Kayık ki; içinde en sevdiğimiz anılarımız….

SEVGİLİ DOST,
Eğer yer yüzündeki bütün elleri bir masanın üstüne koysalar, elini bulabilirim onların içinden…..

SEVGİLİ DOST,
Mektubun gelmiyor. Bu sana yazmamı engellemiyor. Asıl mektup gelmediğinde yazılmalı. Çünkü yazmamakta bir mektuptur; Yazılandan daha güçlü satırlar içeren. Susmak ve konuşmak yerini bulduğunda ortaya çıkar melodi. Piyanonun tuşları yan yana durdukları halde susmayı bildiklerinden dinletiyorlar kendilerini.

SEVGİLİ DOST,
ÖZLEDİM SENİ ÖZLEM YAZDIRIYOR
Yazın buharlaşmayacak, kışın donmayacak, sonbaharda yapraklarını dökmeyecek, yani hep aynı kalacak, yada artacak sevgi. Altını görünce gümüşten, gümüşü görünce bakırdan vazgeçmeyecek. “ İstediğin zaman lambayı söndür. Senin karanlığını da tanır ve severim” diyecek….

SEVGİLİ DOST,
Gönlünde açan gülleri göz yaşlarınla ıslatma. Çiğnetme onları, kalbinin en temiz yerlerini ayır onlara. Sev onları kendini sevdiğin kadar ve bir bir kokla. Hisset sana anlattıklarımı. Şimdi duyuyor musun beni?

EVET EY DOST SEVGİLİ DOST ÖZLEDİM SENİ! ......

AYRI YERLERDE, KİMLERİN ARDINA SAKLANMIŞ OLSA DA DOSTLUĞUMUZ, UNUTMA Kİ AYNI GÖKYÜZÜNÜ PAYLAŞTIĞIMIZ SÜRECE HEP DOSTUZ! ......
__________________


Image Hosted by ImageShack.us
Image Hosted by ImageShack.us

YANGININ ADI LEYLA
Çaresiz kalmıştı Leyla’da...


Kavuşmak imkansızdı...


•••


İhtiyar, tatlı-sert yol gösterdi.


-Gir şu odaya... Çağır Leyla’yı...


Aklı almadı önce...


Pek de inanmamıştı...


Ama yapacak da başka bir şey yoktu...


Çaresiz adam, çaresiz girdi odaya...


Sayıkladı günler boyu, geceler boyu...


Çıkmadan o odadan, çağırdı Leyla’yı...


Kırk asırdır yandığı aşkı, daha kırk vakit dolmadan...


İşte geliyordu...


İşte görüyordu; Leyla kendisini çağıranı ararcasına geliyordu...


•••


Korktu genç adam...


Anladı genç adam...


Unuttu genç adam...


•••


Gidip sarıldı ihtiyarın eline...


“İstersem olduğuna göre...


Çağırırsam geldiğine göre...


Bana aşkı öğret...”


Dedi ki ihtiyar:


-Bu kainat...

Aşkına yaratıldı sevgilinin...


Sen aşkı ne sandın?


•••


Aşk...


Öyle bir istemek ki...


Kavuşmak mecbur kalsın...


Image Hosted by ImageShack.us

Image Hosted by ImageShack.us

Image Hosted by ImageShack.us