Biliyorum dedim, baktım, baktınız Zaman hiç geçmez mi Sordum, sorguladınız Camlara yapışmış çiçek ölüleri Yüzleriniz Sokaklar boydanboya Adresimi sildiniz
Beklemek böyle bir şey Islıkla bir korkuyu geri çevirmek Ucu keskin bıçakla Bir bulutu kesmek Duman gibiydi, kadın gibiydi bulut Gölün üstüne dağıldı Yarasında koyu bir gece Ağdı suya Üstüne fotoğraflar çektiniz Unutulmus kadınlarin dalgın ve agırdır Anıları Sevmeyi bilseydiniz
Define avcısıydım Bundan önceleri Haritasız dedektörsüz Pusulam yosun tutmus Ağaç gövdesi..
Gizli dehlizlerden geçmek kolay Toprak kökleri Bir geyik çalımıyla biçmişim Kendim soymuşum gizlerini En büyük aşk orda gömülü Toprağı elemişim Bedelini ödeyemezsiniz Üste bir ömür sürdüm ÖDÜLLÜ BİR YALNIZLIK BENİMKİSİ
Var varanın Git gidenin Bir rüyayi getirenin Nereye kadardır becerisi Aralıktan rüzgar giriyor Ya tam açın Ya kapatın artık pencerenizi ___________________________________________________________________
-Tamamlanamayacak bir şiir-
Sen daha doğmamıştın Berzahtaydın belki de Doğmuştun da ölmüştün kimbilir Ve ben nasıl da bekliyordum seni Üşüyen ve baharı bekleyen serçeler gibi Hani şu üstüne şiirler yazılmayan serçeler gibi...
Daha az önce sırtımı ürpertmiştin Kar altındaki taneleri topluyordum Serçeler gibi... Bir bahar gelecekti biliyorum Sen yine gelmeyecektin belki de kimbilir Kimbilir gelmiştin de gitmiştin Ya bensiz ölmüşsen! ... Bağışla...
Kıskanıyordum beton diplerindeki çiçekleri Sen yoktun ve ben bekliyordum yine Bak kalbimin bir yanı nasıl da yanık Öylesine umutlu, uçarı diğer yanı Görmediğim saçların örüyordu rüyalarımı Rengini yitirmiştim ama Diğer yitirdiklerim gibi...
Cam kırıkları topluyordum ellerimle Sen olsunlar, kalbin olsun diye Seni yitirdiğim
Günlerce at sırtında dağlar yarıp yol alır Kızıl börkünden sarkan saçlarını yel alır Yorulmuş vücudunu bir sabırsız hal alır _____Dor atıyla bozkırlı söyle nereye gider? _____Kılıcıyla okuyla böyle nereye gider?
Alnından çizgi çizgi hikâyesi okunur Yüzünde bin yarayla binbir kilim dokunur Seneler er kişiye insafsızca dokunur _____Bozkırlının elleri, parmakları nasırdır _____Bakışları karaca, sert çehresi bakırdır
Tien Şan’ım, Altay’ım, dağlar azdır aşmaya Taklamakanla Gobi… Çöller yetmez eşmeye Bir ölüm uçurumu alçak olur düşmeye _____Bozkırlının sedası erkekçedir mertçedir _____Biraz uzun yaşamak ere daim dertçedir
Geçmişteki günleri hatırlayınca bazen Gözlerinden bir damla yaş dökülür inceden Nerede o kutlu ant? ‘Bütün budun bir beden! ’ _____Haykırır da dört yöne ‘Bu yağız yer tuttu mu? _____Beni yoktan yaratan Kök-Tanrım unuttu mu? ’
Harap olmuş gönlünde nice dertleri vardır Dünyanın cilvesiyle yaşamak elbet zordur Tek çaresi ölüm ki bozkırlıya bir sırdır _____Arkadaşları şimdi Tanrı evi göktedir _____En güzel bahtiyarlık bağra saplı oktadır
ALP EREN BALTACI ____________________________________________________________________
ÇAPRAZ
Biliyorum dedim, baktım, baktınız
Zaman hiç geçmez mi
Sordum, sorguladınız
Camlara yapışmış çiçek ölüleri
Yüzleriniz
Sokaklar boydanboya
Adresimi sildiniz
Beklemek böyle bir şey
Islıkla bir korkuyu geri çevirmek
Ucu keskin bıçakla
Bir bulutu kesmek
Duman gibiydi, kadın gibiydi bulut
Gölün üstüne dağıldı
Yarasında koyu bir gece
Ağdı suya
Üstüne fotoğraflar çektiniz
Unutulmus kadınlarin dalgın ve agırdır
Anıları
Sevmeyi bilseydiniz
Define avcısıydım
Bundan önceleri
Haritasız dedektörsüz
Pusulam yosun tutmus
Ağaç gövdesi..
Gizli dehlizlerden geçmek kolay
Toprak kökleri
Bir geyik çalımıyla biçmişim
Kendim soymuşum gizlerini
En büyük aşk orda gömülü
Toprağı elemişim
Bedelini ödeyemezsiniz
Üste bir ömür sürdüm
ÖDÜLLÜ BİR YALNIZLIK BENİMKİSİ
Var varanın
Git gidenin
Bir rüyayi getirenin
Nereye kadardır becerisi
Aralıktan rüzgar giriyor
Ya tam açın
Ya kapatın artık pencerenizi
___________________________________________________________________
-Tamamlanamayacak bir şiir-
Sen daha doğmamıştın
Berzahtaydın belki de
Doğmuştun da ölmüştün kimbilir
Ve ben nasıl da bekliyordum seni
Üşüyen ve baharı bekleyen serçeler gibi
Hani şu üstüne şiirler yazılmayan serçeler gibi...
Daha az önce sırtımı ürpertmiştin
Kar altındaki taneleri topluyordum
Serçeler gibi...
Bir bahar gelecekti biliyorum
Sen yine gelmeyecektin belki de kimbilir
Kimbilir gelmiştin de gitmiştin
Ya bensiz ölmüşsen! ... Bağışla...
Kıskanıyordum beton diplerindeki çiçekleri
Sen yoktun ve ben bekliyordum yine
Bak kalbimin bir yanı nasıl da yanık
Öylesine umutlu, uçarı diğer yanı
Görmediğim saçların örüyordu rüyalarımı
Rengini yitirmiştim ama
Diğer yitirdiklerim gibi...
Cam kırıkları topluyordum ellerimle
Sen olsunlar, kalbin olsun diye
Seni yitirdiğim
___________________________________________________________________
BOZKIRLI
Günlerce at sırtında dağlar yarıp yol alır
Kızıl börkünden sarkan saçlarını yel alır
Yorulmuş vücudunu bir sabırsız hal alır
_____Dor atıyla bozkırlı söyle nereye gider?
_____Kılıcıyla okuyla böyle nereye gider?
Alnından çizgi çizgi hikâyesi okunur
Yüzünde bin yarayla binbir kilim dokunur
Seneler er kişiye insafsızca dokunur
_____Bozkırlının elleri, parmakları nasırdır
_____Bakışları karaca, sert çehresi bakırdır
Tien Şan’ım, Altay’ım, dağlar azdır aşmaya
Taklamakanla Gobi… Çöller yetmez eşmeye
Bir ölüm uçurumu alçak olur düşmeye
_____Bozkırlının sedası erkekçedir mertçedir
_____Biraz uzun yaşamak ere daim dertçedir
Geçmişteki günleri hatırlayınca bazen
Gözlerinden bir damla yaş dökülür inceden
Nerede o kutlu ant? ‘Bütün budun bir beden! ’
_____Haykırır da dört yöne ‘Bu yağız yer tuttu mu?
_____Beni yoktan yaratan Kök-Tanrım unuttu mu? ’
Harap olmuş gönlünde nice dertleri vardır
Dünyanın cilvesiyle yaşamak elbet zordur
Tek çaresi ölüm ki bozkırlıya bir sırdır
_____Arkadaşları şimdi Tanrı evi göktedir
_____En güzel bahtiyarlık bağra saplı oktadır
ALP EREN BALTACI
____________________________________________________________________