Üzerinde yaşadığımız topraklar yeryüzünün en yazısız coğrafyasıdır. Kahramanları adsız ve kimsesiz. Serüvenleri tanıksız, toprağı suskun, zamanı tanımsızdır. Oysa ki cennet ve cehennem kavramlarını doğuran gerçekliklerin sahibidir bu topraklar. Işığın karanlığa üstün geldiği ilk anlamlı zaferler kadar, ilk tutsaklığın ve ilk isyanın beşiğidir. İlk aşk duygularının, ilk ışıklı düşüncelerin, ilk erdemli davranışın
meskendir. İnsan bilincindeki tüm ilklere imza atan bereketin ve yaratıcılığın diyarıdır. Bu tarih, yazısızlığa mahkum edilebilir mi? Güneşsiz, destansız, kahramansız sayılabilir mi? Yazılmayı, okunmayı ve anlaşılmayı bekleyen bir tarihin sahipleriyiz. Toprağımız bizim gibi acılı ve yalnız, biz toprağımız gibi kimliksiziz. Nice asırlara damgasını vuran bu zamanın akıntısında geleceğimiz solmasın diye, özümüzün yedi rengiyle başkaldırdık. Ki her renk umutlarımızı, hayallerimizi, özlemlerimizi, inancımızı temsil ediyor. Çeyrek asırlık fırtına böylece yeni bir hayatın, yeni bir zamanın, yeni bir insanın yolunu çizdi. Ana topraklar çağların ardında ‘Çağdaş Kadın Devrimi’ne beşiklik etmenin sevinciyle çocuklarına kucak açıyor. İnsan ve yaşam kadın özünün aydınlığında uygarlığın kirlerinden arınıp kutsanıyor. Ve zaman, kadim yüzüne kavuşmanın onurunu taşıyor yarınlara. En güçlü yürek atışlarıyla sevcgiler saygılar
Üzerinde yaşadığımız topraklar yeryüzünün en yazısız
coğrafyasıdır. Kahramanları adsız ve kimsesiz. Serüvenleri
tanıksız, toprağı suskun, zamanı tanımsızdır. Oysa ki cennet ve
cehennem kavramlarını doğuran gerçekliklerin sahibidir bu
topraklar. Işığın karanlığa üstün geldiği ilk anlamlı zaferler
kadar, ilk tutsaklığın ve ilk isyanın beşiğidir. İlk aşk
duygularının, ilk ışıklı düşüncelerin, ilk erdemli davranışın
meskendir. İnsan bilincindeki tüm ilklere imza atan bereketin ve
yaratıcılığın diyarıdır. Bu tarih, yazısızlığa mahkum edilebilir
mi? Güneşsiz, destansız, kahramansız sayılabilir mi?
Yazılmayı, okunmayı ve anlaşılmayı bekleyen bir tarihin
sahipleriyiz. Toprağımız bizim gibi acılı ve yalnız, biz
toprağımız gibi kimliksiziz. Nice asırlara damgasını vuran bu
zamanın akıntısında geleceğimiz solmasın diye, özümüzün yedi
rengiyle başkaldırdık. Ki her renk umutlarımızı, hayallerimizi,
özlemlerimizi, inancımızı temsil ediyor. Çeyrek asırlık fırtına
böylece yeni bir hayatın, yeni bir zamanın, yeni bir insanın
yolunu çizdi. Ana topraklar çağların ardında ‘Çağdaş Kadın
Devrimi’ne beşiklik etmenin sevinciyle çocuklarına kucak
açıyor. İnsan ve yaşam kadın özünün aydınlığında uygarlığın
kirlerinden arınıp kutsanıyor. Ve zaman, kadim yüzüne
kavuşmanın onurunu taşıyor yarınlara.
En güçlü yürek atışlarıyla sevcgiler saygılar
SERHAD