Küçük bir mücevher kutusuydu kalbinin tüm güzelliklerini sığdırdığı.. Orada sevgi,ilgi ve şevkatlerini istifler..yumuşacık kırmızı kadifeler arasına kimsenin dokunup kıramayacağı şekilde saklardı…. Umarsız eller yorgunuydu…haşin ve gaddardılar..
Üzülürdü… İnsan denilen ulvi mahluğun… Uğruna ömürler tüketilen bu özel varlığın… Bir fırça darbesiyle silinivermesine bu hayat denilen mezradan…. Savaşlara ve doğal afetlere üzüldüğü kadar….
Geceler…tüm karanlığıyla çökerken insanların üstüne… Ve insanlar huzurlu yataklarında sağdan sola dönmekle meşgulken…gözlerinde bir damla yaşla ^^hayat^^ denilen ince ayrıntıyı yakalamakla uğraşırdı…bıkmadan usanmadan…
Bir tutam sevgiye…bir tutam umut ekler… Büyülü parmaklarıyla dolaştırırdı ağlayan bir bebeğin yumuşak öpülesi yüzünde çoğu zaman… Kocaman bir gülümseme için… Ömür vermeye hazırdı…
Nedeni neydi? Şu üç günlük dünyada savaşmanın….
İnsanlar… Beyaz, zenci,sarı benizli insanlar… Anne …baba…dede olan insanlar… Hristiyan…Alevi…Müslüman olan insanlar… Türk olan…Yunan olan…Fransız…Alman olan insanlar….İngilizler…
İnsan demek… 5 litre kan demekti…yumruk kadar bir kalbin bir bedene pompaladığı….
İnsan demek.. Bir yudum suyla..ekmege katık yapılan bir zeytin tanesi..bir dilim beyaz peynirdi…
İnsan demek.. Acısıyla…sevinciyle….mutluluğu ve gözyaşlarıyla…yaşam kavgası sürdürmek…
İnsan demek.. 600 gramlık bir bedende…soluk almaya çalışmak demekti…
I am a child and within me a tortured woman In my stubbornness and naughtiness ....are the echoes of the children In my feminine world ....are faces, bracelets, and mirrors
.....Do not try to sail in a woman’s ocean When you reach her shore and anchor at her harbor The journey ends....
Orada sevgi,ilgi ve şevkatlerini istifler..yumuşacık kırmızı kadifeler arasına kimsenin dokunup kıramayacağı şekilde saklardı….
Umarsız eller yorgunuydu…haşin ve gaddardılar..
Üzülürdü…
İnsan denilen ulvi mahluğun…
Uğruna ömürler tüketilen bu özel varlığın…
Bir fırça darbesiyle silinivermesine bu hayat denilen mezradan….
Savaşlara ve doğal afetlere üzüldüğü kadar….
Geceler…tüm karanlığıyla çökerken insanların üstüne…
Ve insanlar huzurlu yataklarında sağdan sola dönmekle meşgulken…gözlerinde bir damla yaşla ^^hayat^^ denilen ince ayrıntıyı yakalamakla uğraşırdı…bıkmadan usanmadan…
Bir tutam sevgiye…bir tutam umut ekler…
Büyülü parmaklarıyla dolaştırırdı ağlayan bir bebeğin yumuşak öpülesi yüzünde çoğu zaman…
Kocaman bir gülümseme için…
Ömür vermeye hazırdı…
Nedeni neydi?
Şu üç günlük dünyada savaşmanın….
İnsanlar…
Beyaz, zenci,sarı benizli insanlar…
Anne …baba…dede olan insanlar…
Hristiyan…Alevi…Müslüman olan insanlar…
Türk olan…Yunan olan…Fransız…Alman olan insanlar….İngilizler…
İnsan demek…
5 litre kan demekti…yumruk kadar bir kalbin bir bedene pompaladığı….
İnsan demek..
Bir yudum suyla..ekmege katık yapılan bir zeytin tanesi..bir dilim beyaz peynirdi…
İnsan demek..
Acısıyla…sevinciyle….mutluluğu ve gözyaşlarıyla…yaşam kavgası sürdürmek…
İnsan demek..
600 gramlık bir bedende…soluk almaya çalışmak demekti…
Anlayamazdı…anlatamazdınız ona…
Parayı pulu…mevkiyi..şanı..ihtişamı…
Beyaz bir arşın bezdi…hepimizin birlikte götüreceği…
Dinin…dilin…ırkın…hiçbir önemi yoktu…..
Eternalflame
///////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////
I am a child and within me a tortured woman
In my stubbornness and naughtiness
....are the echoes of the children
In my feminine world
....are faces, bracelets, and mirrors
.....Do not try to sail in a woman’s ocean
When you reach her shore and anchor at her harbor
The journey ends....
Abir Zaki/Woman of Contradiction