Ucu yanmış bir mektup,siyah beyaz fotoğrafta kaybolmuş geçmiş gibi,tamamlanmamış bir şiirin mısraları gibibazen istemeden de olsa bir yerlerde biter aşklar. Biten aşklar değil de yaşanmışlıklardır aslında…Hep o anda kilitli kalırsın. Her şey orada kalır. Biri gider izi kalır…Bazen suçlamak ister insan ya da suçlanmak. her şeyi bitirmenin en güzel yoludur bu.Zaman acısını dindirmesi gerekirken görevinden bi haber açılan yaralara tuz basar. Acılar daha da derinleşir. Her şey onu hatırlatır.Gözler sevilene yolculuk yapmak ister gibi bazen bir vapur bazen de bir trende takılı kalır. Aşk sevilende tamamlanmak değil midir aslında. İnsan yarısını bir yerde bırakınca nasıl olur ki! Tüm şarkılar onu söyler. Tüm ağıtlar sizin ayrılışınız içindir ve tüm yağmurlar aslında size ağlıyordur.Her kapı ona çıkar, her sorunun cevabı odur ve aslında tam anlamıyla siz o olmuşsunuzdur.Sevmek her şeyden tek bir şeye yol bulmak değil midir? Unuttum dediğin yerde yeniden başlar aşk…Biri onun gibi bakıyor yada onun gibi gülümsüyordur mesela.Ya da siz artık herkesi o zannediyorsunuzdur.Ayrılıklar belki de unutulmaz aşkların mühürüdür. Leyla ile Mecnun, Kerem ile Aslı, Tahir ile Zühre, Ferhat ile Şirin, Aliş ile Zeynep ve daha nice aşıklar..İsimleri bağlanmış da bir “ile” ile kader onları bir şekilde sevgililerinden ayrı bırakmışAma aşkın cismani yete ihtiyacı olduğunu sananlar yanılırlarOnlar tek başlarına aşklarını mahşere taşıdılarAşk iki kişliktir diyenleri haksız çıkaran en iyi örnektir onlarBir aşkı tek başına göğüsleyebilmek, o hiç gitmemiş gibi yaşamak,Aşk bir ikinci kişinin varlığına ihtiyaç duyar da birliktelik şart değilAşk sonsuzluk içinde sonsuza kadar yaşarBirliktelikler bitse de…İşte ben böyle bir aşka müptelayım..
siyah beyaz fotoğrafta kaybolmuş geçmiş gibi,
tamamlanmamış bir şiirin mısraları gibi
bazen istemeden de olsa bir yerlerde biter aşklar.
Biten aşklar değil de yaşanmışlıklardır aslında…
Hep o anda kilitli kalırsın.
Her şey orada kalır.
Biri gider izi kalır…
Bazen suçlamak ister insan ya da suçlanmak. her şeyi bitirmenin en güzel yoludur bu.
Zaman acısını dindirmesi gerekirken görevinden bi haber açılan yaralara tuz basar.
Acılar daha da derinleşir.
Her şey onu hatırlatır.
Gözler sevilene yolculuk yapmak ister gibi bazen bir vapur bazen de bir trende takılı kalır.
Aşk sevilende tamamlanmak değil midir aslında.
İnsan yarısını bir yerde bırakınca nasıl olur ki!
Tüm şarkılar onu söyler.
Tüm ağıtlar sizin ayrılışınız içindir
ve tüm yağmurlar aslında size ağlıyordur.
Her kapı ona çıkar, her sorunun cevabı odur ve aslında tam anlamıyla siz o olmuşsunuzdur.
Sevmek her şeyden tek bir şeye yol bulmak değil midir?
Unuttum dediğin yerde yeniden başlar aşk…
Biri onun gibi bakıyor yada onun gibi gülümsüyordur mesela.
Ya da siz artık herkesi o zannediyorsunuzdur.
Ayrılıklar belki de unutulmaz aşkların mühürüdür.
Leyla ile Mecnun, Kerem ile Aslı, Tahir ile Zühre, Ferhat ile Şirin, Aliş ile Zeynep ve daha nice aşıklar..
İsimleri bağlanmış da bir “ile” ile kader onları bir şekilde sevgililerinden ayrı bırakmış
Ama aşkın cismani yete ihtiyacı olduğunu sananlar yanılırlar
Onlar tek başlarına aşklarını mahşere taşıdılar
Aşk iki kişliktir diyenleri haksız çıkaran en iyi örnektir onlar
Bir aşkı tek başına göğüsleyebilmek,
o hiç gitmemiş gibi yaşamak,
Aşk bir ikinci kişinin varlığına ihtiyaç duyar da birliktelik şart değil
Aşk sonsuzluk içinde sonsuza kadar yaşar
Birliktelikler bitse de…
İşte ben böyle bir aşka müptelayım..