ilk kendine günaydın de uyanırken ve ilk kendine gülümse aynalarda bir tatlı söz söyle kendine,teşekkür et..sevmekle başlar herşey,kendini sev.ve paylaştıkça çogalır,sınırsız sev.dost olkendine,dürüst ol.bir sevda sun ve dokun kendine hesapsız...ilk kendine..günaydın de uyanırken ve ilk kendşne gülümse aynalarda....
SEN GEL DİYE EY SEVGİLİ! ! !
Yaradan Rabbimin adıyla okudum Ey Muhammed seni okudum Okudum,çoğaldı harflerim,ırmaklarım,yıldızlarım... Bütün kitaplara Senin isminle yazıldım Doğdum Muhammed'e doğdum Aşıksam,Muhammed'e aşığım Ölürsem,Muhammed'e ölürüm Gelirsem,Muhammed'e gelirim
Yusuf oldum kuyularda hep Seni bekledim Hüseyin oldum Kerbela'da Kuruyan dudaklarımla sayıkladım ismini Ab-ı hayat akıtsın içime diye bekledim
Bekledim Kapandı yollarım Uzattım parmaklarımı Hallac gibi doğrandı ellerim Hiç Seni söylemedim. Dağlandı dudaklarım Yazdım gözyaşlarımla Mekke'nin dağlarına; Ey Sevgili gel diye...
Ağlama duvarını bir çiban gibi sırtında taşırken Yorulan kollarıyla taş atan Kudüs'üm ben Kaldırımlarımda ateşler yükselirken Geldin öptün benim alnımdan Serinleyip sarıldım taşlara yeniden: Ey Muhammed... Ey Sevgili... Ey bad-ı sabah Ey üzerimize Doğan Ay Ey güzelliklerin Şahikası Ey şefaat pınarı.....
Her düşmem gül ayaklarına kapanmamdır, Böğrümden yediğim her kurşunla tutarım ellerinden Her şarkımda Seni söylerim Her tebessümüm Senindir Hep Seni beklerim; Sen bir gelsen diye Ey Sevgili....
Sevgili... Ben Veysel'im, Kenan illerinde hasretini soluyan, Hırkana bürünürüm karanlıkta kaybolduğumda Dört taraftan vururlar bana Vururlar da söyletemezler Sensizliği Sümeyye gibi develer ayırırlar bedenimi... Hamza'yım Ey Sevgili, Uhud'dayım tam önündeyim Vahşi'nin mızrağı deler geçer yüreğimi Gel de okşa ne olur oyulmuş yüreğimi, Hind değil hasretin acıtır onu
Ben Grozni'yim,Keşmir'im,Kandahar'ım... Saraybosna'yım,Hama'yım,Buhara'yım... Bağdat'ım,Moro'yum,Taşkent'im... Doğu Timor'um,Türkistan'ım,Ahıska'yım... Halepçe'yim,Kırım'ım,İstanbul'um... Ben kurşunlara evlat vermiş anneyim, Kurşunlardan sakındığı bedeniyle Seni özleyen Taş atan bir Filistin'liyim. Gel öp bizi alnımızdan Gel sev bizi yaralarımızdan Ey Sevgili... Ey Muhammed...
Gittin ya gül yüzlü Sevgili Kırıldım gittiğinden beri, Kırıldıkça yandı canım. Çarmıha gerilen benim bedenim,benim ellerim,benim ayaklarım. Harami sofralarda sergilenen benim başım Beni bir ağaçta kıstırdılar Kör bir testereyle biçildim. Ağladım kurudu göz pınarlarım Ağladım hasretine türkü yaktım Ağladım gel diye Ey Sevgili...
Sevgili... Ömer'im,Ali'yim,Osman'ım... Vuruldum bir niyaz vaktinde Kanım dağıldı kitabın sayfalarına Seni yazdım bir damla kanla İsminin dolaştığı semaya,bir baştan bir başa Sen gel diye Ey Sevgili...
Ey Sevgili... Kırıldı mı dişin? Dikenler acıttı mı ayaklarını? Deve işkembeleri kirletti mi elbiselerini? Medine yollarında yoruldun mu? Taif'te taşlar kanattı mı gül yanağını? Kırıldı mı kalbin bize,kırgınmısın Ey Sevgili?
Ne çare Bekirler yok şimdi Aliler,Osmanlar,Ömerler yok. Halidler gitti,Mus'ablar gitti Hatice yok,Zeynep yok,Fatıma yok Müminlerin annesi sofra açmaz evlerimizde Kedilerin babası dolaşmaz sokaklarımızda. Biz ne çok yetim olduk ta,Senin gibi okşayanımız yok artık Gel bir okşa ne olur Yaralarımızdaki irinler azdı Canımız acıdı Bir merhamet et,bir gülümse Efendim Bir görün puslu şehirlerin üstünde Bir ses ver puslu yüreklerimize Bekler dururuz her şehirde Sen gel diye Ey Sevgili...
Ey Sevgili... Buralara bir hal oldu Ne Yakup inliyor şimdi Ne Mısır'da rüya görülüyor Züleyha'lar şaşkın Yedi adam ne yapsın Mağaraların kapıları da kapalı Musa vurunca asasını Oynamıyor yer yerinden Yol vermiyor Kızıldeniz Sakınmıyor İbrahim'i ateşler Su taşımıyor karınca Ethem'in balıkları getirmiyor iğneleri denizden Buralara bir hal oldu Sen yoksun buralar duman oldu Efendim. Bir mektubun gelmedi buralara... Bir Necaşi sormaz halimizi. Bir yalnızlıktır düştü ocağımıza Bir karanlıktır çöktü başımıza Ay aydınlatmıyor, Gül kokmuyor. Yokluğun karabasanlar gibi basınca sinemize; Dağıldı hanemiz, Dağıldı yüreğimiz, Dağıldı birliğimiz...
Sevgili affet bizi; Bir deve olamadık Hasretinden çatlayıp ölecek, Bir kuru ağaç olamadık Yokluğuna kanlı gözyaşları dökecek, Bir Bilal olamadık Sensiz ses vermeyecek, Bir Ebu Zer olamadık Alıp başını gidecek....
Ey Sevgili... Ey Şefaat Sahibi... Affet bizi, Affet...
Şimdi bir şarkı düşer dilimize Bir aşk iner yüreğimize Bir el tutar elimizden Bir af fermanı gelir ötelerden Bir Sen gelirsin; Biz bin seviniriz, Sevgilim Muhammed diye... Sevgilim Muhammed diye,meleklerle yarış ederiz...
Gel Sevgili, Gel öp,kokla ve yeşert bizi Ve kalbimizi.......
ilk kendine günaydın de uyanırken ve ilk kendine gülümse aynalarda bir tatlı söz söyle kendine,teşekkür et..sevmekle başlar herşey,kendini sev.ve paylaştıkça çogalır,sınırsız sev.dost olkendine,dürüst ol.bir sevda sun ve dokun kendine hesapsız...ilk kendine..günaydın de uyanırken ve ilk kendşne gülümse aynalarda....
SEN GEL DİYE EY SEVGİLİ! ! !
Yaradan Rabbimin adıyla okudum
Ey Muhammed seni okudum
Okudum,çoğaldı harflerim,ırmaklarım,yıldızlarım...
Bütün kitaplara Senin isminle yazıldım
Doğdum Muhammed'e doğdum
Aşıksam,Muhammed'e aşığım
Ölürsem,Muhammed'e ölürüm
Gelirsem,Muhammed'e gelirim
Yusuf oldum kuyularda hep Seni bekledim
Hüseyin oldum Kerbela'da
Kuruyan dudaklarımla sayıkladım ismini
Ab-ı hayat akıtsın içime diye bekledim
Bekledim
Kapandı yollarım
Uzattım parmaklarımı Hallac gibi doğrandı ellerim
Hiç Seni söylemedim.
Dağlandı dudaklarım
Yazdım gözyaşlarımla Mekke'nin dağlarına;
Ey Sevgili gel diye...
Ağlama duvarını bir çiban gibi sırtında taşırken
Yorulan kollarıyla taş atan Kudüs'üm ben
Kaldırımlarımda ateşler yükselirken
Geldin öptün benim alnımdan
Serinleyip sarıldım taşlara yeniden:
Ey Muhammed...
Ey Sevgili...
Ey bad-ı sabah
Ey üzerimize Doğan Ay
Ey güzelliklerin Şahikası
Ey şefaat pınarı.....
Her düşmem gül ayaklarına kapanmamdır,
Böğrümden yediğim her kurşunla tutarım ellerinden
Her şarkımda Seni söylerim
Her tebessümüm Senindir
Hep Seni beklerim; Sen bir gelsen diye Ey Sevgili....
Sevgili...
Ben Veysel'im,
Kenan illerinde hasretini soluyan,
Hırkana bürünürüm karanlıkta kaybolduğumda
Dört taraftan vururlar bana
Vururlar da söyletemezler Sensizliği
Sümeyye gibi develer ayırırlar bedenimi...
Hamza'yım Ey Sevgili,
Uhud'dayım tam önündeyim
Vahşi'nin mızrağı deler geçer yüreğimi
Gel de okşa ne olur oyulmuş yüreğimi,
Hind değil hasretin acıtır onu
Ben Grozni'yim,Keşmir'im,Kandahar'ım...
Saraybosna'yım,Hama'yım,Buhara'yım...
Bağdat'ım,Moro'yum,Taşkent'im...
Doğu Timor'um,Türkistan'ım,Ahıska'yım...
Halepçe'yim,Kırım'ım,İstanbul'um...
Ben kurşunlara evlat vermiş anneyim,
Kurşunlardan sakındığı bedeniyle Seni özleyen
Taş atan bir Filistin'liyim.
Gel öp bizi alnımızdan
Gel sev bizi yaralarımızdan
Ey Sevgili...
Ey Muhammed...
Gittin ya gül yüzlü Sevgili
Kırıldım gittiğinden beri,
Kırıldıkça yandı canım.
Çarmıha gerilen benim bedenim,benim ellerim,benim ayaklarım.
Harami sofralarda sergilenen benim başım
Beni bir ağaçta kıstırdılar
Kör bir testereyle biçildim.
Ağladım kurudu göz pınarlarım
Ağladım hasretine türkü yaktım
Ağladım gel diye Ey Sevgili...
Sevgili...
Ömer'im,Ali'yim,Osman'ım...
Vuruldum bir niyaz vaktinde
Kanım dağıldı kitabın sayfalarına
Seni yazdım bir damla kanla
İsminin dolaştığı semaya,bir baştan bir başa
Sen gel diye Ey Sevgili...
Ey Sevgili...
Kırıldı mı dişin?
Dikenler acıttı mı ayaklarını?
Deve işkembeleri kirletti mi elbiselerini?
Medine yollarında yoruldun mu?
Taif'te taşlar kanattı mı gül yanağını?
Kırıldı mı kalbin bize,kırgınmısın Ey Sevgili?
Ne çare Bekirler yok şimdi
Aliler,Osmanlar,Ömerler yok.
Halidler gitti,Mus'ablar gitti
Hatice yok,Zeynep yok,Fatıma yok
Müminlerin annesi sofra açmaz evlerimizde
Kedilerin babası dolaşmaz sokaklarımızda.
Biz ne çok yetim olduk ta,Senin gibi okşayanımız yok artık
Gel bir okşa ne olur
Yaralarımızdaki irinler azdı
Canımız acıdı
Bir merhamet et,bir gülümse Efendim
Bir görün puslu şehirlerin üstünde
Bir ses ver puslu yüreklerimize
Bekler dururuz her şehirde
Sen gel diye Ey Sevgili...
Ey Sevgili...
Buralara bir hal oldu
Ne Yakup inliyor şimdi
Ne Mısır'da rüya görülüyor
Züleyha'lar şaşkın
Yedi adam ne yapsın
Mağaraların kapıları da kapalı
Musa vurunca asasını
Oynamıyor yer yerinden
Yol vermiyor Kızıldeniz
Sakınmıyor İbrahim'i ateşler
Su taşımıyor karınca
Ethem'in balıkları getirmiyor iğneleri denizden
Buralara bir hal oldu
Sen yoksun buralar duman oldu Efendim.
Bir mektubun gelmedi buralara...
Bir Necaşi sormaz halimizi.
Bir yalnızlıktır düştü ocağımıza
Bir karanlıktır çöktü başımıza
Ay aydınlatmıyor,
Gül kokmuyor.
Yokluğun karabasanlar gibi basınca sinemize;
Dağıldı hanemiz,
Dağıldı yüreğimiz,
Dağıldı birliğimiz...
Sevgili affet bizi;
Bir deve olamadık
Hasretinden çatlayıp ölecek,
Bir kuru ağaç olamadık
Yokluğuna kanlı gözyaşları dökecek,
Bir Bilal olamadık
Sensiz ses vermeyecek,
Bir Ebu Zer olamadık
Alıp başını gidecek....
Ey Sevgili...
Ey Şefaat Sahibi...
Affet bizi,
Affet...
Şimdi bir şarkı düşer dilimize
Bir aşk iner yüreğimize
Bir el tutar elimizden
Bir af fermanı gelir ötelerden
Bir Sen gelirsin;
Biz bin seviniriz,
Sevgilim Muhammed diye...
Sevgilim Muhammed diye,meleklerle yarış ederiz...
Gel Sevgili,
Gel öp,kokla ve yeşert bizi
Ve kalbimizi.......
-S.A.V-
ADEM ÖZBAY...