Gel diyemezsin simdi bana; çok zor sevdim kendimi yeniden. Hem gelsem üstünü örtsem ne fark eder; uyandıgında yine ben olmayacagım ki. Bu gece sabaha kadar seni beklesem ne fark eder; yarınımızda biz yokuzki. Masallar anlatsam yeniden bize dair ne fark eder; inanmadıgın masallar korkularına savusturamaz ki. Hem artik ögrenmelisin; sen de üşürken uyuyabilmeyi benim gibi. Sorguların hala bitmedi mi? Anla artık sana dairligim tükendi. Şimdi dön diyemezsin bana. Sen de biliyorsun açılmamacasına kapandı. Duvarlardan söküldü, bir zaman geçmek bilmeyen saatler. Ardında öylesine bir iz kaldı sadece, Bir de ikimize ragmen karartılamamıs gülümsemeler. Bak son yazısı da belirdi, perdelerdeki ısık dindi. Anladım devam edebilmek için affedebilmek gerekli her şeyi. Ben affedebildim ikimizi. Hadi sen de affet beni. Kar yağarken başlayamamıştık yağarken bitsin bari. Tam da simdi. hadi, Son kez öp duvarlarını ve son kez çarp kapıları. Anılarda bir sevda masalı gibi güzel kalmalı. Hem bırak artık uyusunlar; yoruldu kelimelerimin anlamları. Düşlerimde sevdamın içinde gezginim şimdi.
Varlığınla yokluğun arasında kalmayacağım artık, sadece olmayacaksın. Sensiz kalma ihtimali olmayacak aleyhine kurulmuş cümlelerimin sonunda. Belki birkaç satır arasında unutulacaksın bir müddet sonra. İçimden olmayacak, boş bir kağıdın gölgesine sığınmayacak sana sitemlerim. Hani hep kızardın ya Konuş konuş konuş derdin, haykırabilir miyim şimdi korkaklığını. Bıraktığın bu mavi düşleriyle avunan yalnızlığı, artık sahiplenilmeyecek olmanın burukluğunu yaşarken, haykırabilir miyim dersin, susar mıyım, gülüp geçer miyim yoksa ? Aslında alıştırmalıyım kendimi hiç dönmeyecekmişsin, dönülmeyecek bir yerdeymişsin gibi farzetmeli, unutmalı. Seni hiç tanımamış gibi yaşamımı sürdürmeliyim. Var olduğum her yer aşk(ın) şehri olmalı artık, yeniden sevmenin, sevilebilmenin yeri her yer, zamanı yaşanan ve gelecek tüm zamanlar olmalı benim için. Evet, sayfalardan koparıp bir bir savurmalıyım seni yaşanmış tüm zamanlara, uzaklaşan her adımımla hapsetmeliyim bu anılar sokağına. Kopan takvim yaprakları sensiz geçen günleri saymamalı, bende yokluğunun güncesini tutmayı artık bırakmalıyım. Her yeni güne seni getirmedi diye isyan etmemeliyim. Kabullenebilmeli, hazmedebilmeli, aldırmamalı hatta sana hak verebilmeliyim. Bu satırlarla büyümeye başlamalıyım, sırf seni ve çocuklaşan bir aşkı kolayca unutabilmek için. Zira yoksun. Sanki benim hiç senim olmamış, sanki bizi hiç yaşamamışız, sanki aşk denen o hoyrat şarkıyı mırıldanmış ve sonra yarım bırakmışız gibi. Artık yeni bir şarkı söylemenin vakti, Yaşanmışlığına, yitikliğime hiç aldırmadan, Sanki benim hiç senim olmamış gibi...
Yusuf Güney 'Bir sevda masalı'
Sevgilim yanlızlık kor bana Gördüğüm bütün düşlerimde Nefes alıp veren her günümde Aşkını solundum sadece Ama yoksun gülüm seni gördüğüm o yerde Daha zormuş gülüm sensizliği seçince Bilemezsin ne hal kaldı nede bi derman Sonu yoktu sevgimizin anlamıştım Ta en başından
Bir sevda masalında Küçücük bir dünyada Sarılıp kollarında Ben uyumayı özledim Bir çılgın çığ düşsede Yüreğinin en derinine Sakın korkma aşkım Bu benden bir hediye Sana...
Unut beni....
Zor olsada gecelerce ağlasanda,
Unut beni sevgilim.
Fotoğraflarımı yak.
Bana ait neyin varsa sil, at.
Mektupları yırt.
Kız bağır.
Telefonlara çıkma.
Ne gerekiyorsa yap ki sevgilim.
Unut beni lütfen unut...
Unutki artık içim acımasın...
Unutki nefretim başlasın...
Unutki bende kalbime sitem edeyim...
Unutki içimdeki beni çözeyim...
Birgün karşılaşırsak....
Bana içli içli hasretli gözlerinle bakma ki...
Sana daha çok bağlanmayayım.
İçim yanarak acıyla seni özlemeyeyim.
Unut beni....
Unutki bana nefretle bakarken ,
Senden soğuyayım ve arık yorulmayayım.
Unut beni sevgilim....
UNUTKİ BENDE UNUTAYIM....
Son Mektup
İçimizde bir süre sonra durulacak olan, deli poyrazlar eserken Birbirimize tutunmuştuk; demek ki zayıf bir halka varmış, zincirin bir yerlerinde Sen…
Dudakların değmedi dudaklarıma, Boynunun kokusunu hiç öğrenemedim, Bilmiyorum gözlerini. Çünkü gerçekte yoktun hakikaten var mıydın sen?
Gözlerini dedim de Gerçekten görmüş olsaydım, Ürpererek bakabilseydim uçurumlardan bakar gibi, Biliyorum ki gittiğinde mutlaka bir şeylerin kalırdı içimin derinliklerinde.
Artık söndürdüm içimdeki tüm ışıkları. Her gece gittiğinde içimi yakan lamba yok artık. Tenime değen anıların, Güneşim, Denizim, Bulutum, Çiçeğim yok artık.
Biliyorsun ben yalnızım, aslına bakarsan herkes kendi yalnızlığını yaşıyor ve kazıyor Sırlarını derinliklerine. Sesini duyduğumda, hem evreni hem koca koca dünyalar sığdırdım, telefondaki dakikalara.
Kapanınca yüzüme Telefonda yüreğimi yakan talan, Anladım ki gerçekmiş bu deniz denen yalan.
Düşündüm de avuçlarımızdan zaman dünde akıyordu, Bugünde, yarında akacak Ve sen kendi denizinde yüzerken Ben gezerken içimdeki dünyanın acılara gark olmuş sokaklarında, Biliyorum ki gülmüyor yüzün.
Sen yüreğimin vazosundaki güldün. Aslında ne güldün Nede güldürdün. Sen içimdeki dağlardan yüce sevgiyi öldürdün. Katili sensin Sen…
Babilin Asma Bahçelerinden yüce tuttum, hiç bilmediğim özlediğim kokunu. Şimdilerde toprak olmuş anamın Sakıza benzer çivitle yıkanmış çarşaflarındaki kokularına benzetirdim nedense.
Birbirimize ne güzel tutulmuştuk, tutulduğumuz dallara tutunmuştuk, bir pıtrak gibi sarılmıştık dünya denen yalana koparan sensin sen
Bilirdim, Şiirlerindeki hecelerin zenginliğine inat Uykuların azdı öksüzdü gecelerin. Beni de az uyumaya itti, Ve bu durum acı veriyordu bana Sanki çok uyursam haksızlık edecektim sana.
Zor ağlayan adamı, çocuklar gibi ağlatanda sendin, ama demiyorum sana bir ömür ağla. Ağlama. Bu bitişin mimarı benim ‘Sen sadece amelesiydin’ de ‘Taşları düzgünce temele oturtamayan amele’ de bana. Ne desen haklısın Sen.
Şimdi her şeyi unut Dilinin altında sakladığın adımı da yut. Ama bir şeyi sakın unutma Seni çok sevdim Güçlüydüm. Evet, sen beni yendin Doğrudur mağlup oldum, Adın aklıma geldiğinde ağlamıyorum artık; Çünkü kazanan sensin Sen.
Adının karşısında acı yazıyor bütün sözlüklerde Ne desen küfür gibi , senden yana cümleler bile
Gülüşlerim vardı benim, ben kimim , ben nerdeyim ? Tam karşıya geçerken bıraktığın o el benim
Bir de sen bırak beni Unut gittiğin bir yerde Kim kaldı ki? Çok büyüdüm sayende
Tabirim caiz değil , numunem yok , sende kalsın aslım Müstakil bir masaldı , bitti işte , ben aynı haytayım
Anılarda Bir Sevda Masalı
Gel diyemezsin simdi bana; çok zor sevdim kendimi yeniden.
Hem gelsem üstünü örtsem ne fark eder;
uyandıgında yine ben olmayacagım ki.
Bu gece sabaha kadar seni beklesem ne fark eder;
yarınımızda biz yokuzki.
Masallar anlatsam yeniden bize dair ne fark eder;
inanmadıgın masallar korkularına savusturamaz ki.
Hem artik ögrenmelisin;
sen de üşürken uyuyabilmeyi benim gibi.
Sorguların hala bitmedi mi? Anla artık sana dairligim tükendi.
Şimdi dön diyemezsin bana.
Sen de biliyorsun açılmamacasına kapandı.
Duvarlardan söküldü, bir zaman geçmek bilmeyen saatler.
Ardında öylesine bir iz kaldı sadece,
Bir de ikimize ragmen karartılamamıs
gülümsemeler.
Bak son yazısı da belirdi, perdelerdeki ısık dindi.
Anladım devam edebilmek için affedebilmek gerekli her şeyi.
Ben affedebildim ikimizi.
Hadi sen de affet beni.
Kar yağarken başlayamamıştık yağarken bitsin bari.
Tam da simdi. hadi,
Son kez öp duvarlarını ve son kez çarp kapıları.
Anılarda bir sevda masalı gibi güzel kalmalı.
Hem bırak artık uyusunlar; yoruldu kelimelerimin anlamları.
Düşlerimde sevdamın içinde gezginim şimdi.
Varlığınla yokluğun arasında kalmayacağım artık, sadece olmayacaksın. Sensiz kalma ihtimali olmayacak aleyhine kurulmuş cümlelerimin sonunda. Belki birkaç satır arasında unutulacaksın bir müddet sonra. İçimden olmayacak, boş bir kağıdın gölgesine sığınmayacak sana sitemlerim. Hani hep kızardın ya Konuş konuş konuş derdin, haykırabilir miyim şimdi korkaklığını. Bıraktığın bu mavi düşleriyle avunan yalnızlığı, artık sahiplenilmeyecek olmanın burukluğunu yaşarken, haykırabilir miyim dersin, susar mıyım, gülüp geçer miyim yoksa ?
Aslında alıştırmalıyım kendimi hiç dönmeyecekmişsin, dönülmeyecek bir yerdeymişsin gibi farzetmeli, unutmalı. Seni hiç tanımamış gibi yaşamımı sürdürmeliyim. Var olduğum her yer aşk(ın) şehri olmalı artık, yeniden sevmenin, sevilebilmenin yeri her yer, zamanı yaşanan ve gelecek tüm zamanlar olmalı benim için. Evet, sayfalardan koparıp bir bir savurmalıyım seni yaşanmış tüm zamanlara, uzaklaşan her adımımla hapsetmeliyim bu anılar sokağına. Kopan takvim yaprakları sensiz geçen günleri saymamalı, bende yokluğunun güncesini tutmayı artık bırakmalıyım. Her yeni güne seni getirmedi diye isyan etmemeliyim. Kabullenebilmeli, hazmedebilmeli, aldırmamalı hatta sana hak verebilmeliyim. Bu satırlarla büyümeye başlamalıyım, sırf seni ve çocuklaşan bir aşkı kolayca unutabilmek için. Zira yoksun. Sanki benim hiç senim olmamış, sanki bizi hiç yaşamamışız, sanki aşk denen o hoyrat şarkıyı mırıldanmış ve sonra yarım bırakmışız gibi. Artık yeni bir şarkı söylemenin vakti, Yaşanmışlığına, yitikliğime hiç aldırmadan,
Sanki benim hiç senim olmamış gibi...
Yusuf Güney 'Bir sevda masalı'
Sevgilim yanlızlık kor bana
Gördüğüm bütün düşlerimde
Nefes alıp veren her günümde
Aşkını solundum sadece
Ama yoksun gülüm seni gördüğüm o yerde
Daha zormuş gülüm sensizliği seçince
Bilemezsin ne hal kaldı nede bi derman
Sonu yoktu sevgimizin anlamıştım
Ta en başından
Bir sevda masalında
Küçücük bir dünyada
Sarılıp kollarında
Ben uyumayı özledim
Bir çılgın çığ düşsede
Yüreğinin en derinine
Sakın korkma aşkım
Bu benden bir hediye
Sana...
Unut beni....
Zor olsada gecelerce ağlasanda,
Unut beni sevgilim.
Fotoğraflarımı yak.
Bana ait neyin varsa sil, at.
Mektupları yırt.
Kız bağır.
Telefonlara çıkma.
Ne gerekiyorsa yap ki sevgilim.
Unut beni lütfen unut...
Unutki artık içim acımasın...
Unutki nefretim başlasın...
Unutki bende kalbime sitem edeyim...
Unutki içimdeki beni çözeyim...
Birgün karşılaşırsak....
Bana içli içli hasretli gözlerinle bakma ki...
Sana daha çok bağlanmayayım.
İçim yanarak acıyla seni özlemeyeyim.
Unut beni....
Unutki bana nefretle bakarken ,
Senden soğuyayım ve arık yorulmayayım.
Unut beni sevgilim....
UNUTKİ BENDE UNUTAYIM....
Son Mektup
İçimizde bir süre sonra durulacak olan, deli poyrazlar eserken
Birbirimize tutunmuştuk; demek ki zayıf bir halka varmış, zincirin bir yerlerinde
Sen…
Dudakların değmedi dudaklarıma,
Boynunun kokusunu hiç öğrenemedim,
Bilmiyorum gözlerini.
Çünkü gerçekte yoktun hakikaten var mıydın sen?
Gözlerini dedim de
Gerçekten görmüş olsaydım,
Ürpererek bakabilseydim uçurumlardan bakar gibi,
Biliyorum ki gittiğinde mutlaka bir şeylerin kalırdı içimin derinliklerinde.
Artık söndürdüm içimdeki tüm ışıkları.
Her gece gittiğinde içimi yakan lamba yok artık.
Tenime değen anıların,
Güneşim,
Denizim,
Bulutum,
Çiçeğim yok artık.
Biliyorsun ben yalnızım, aslına bakarsan herkes kendi yalnızlığını yaşıyor ve kazıyor
Sırlarını derinliklerine.
Sesini duyduğumda, hem evreni hem koca koca dünyalar sığdırdım, telefondaki dakikalara.
Kapanınca yüzüme
Telefonda yüreğimi yakan talan,
Anladım ki gerçekmiş bu deniz denen yalan.
Düşündüm de avuçlarımızdan zaman dünde akıyordu,
Bugünde, yarında akacak
Ve sen kendi denizinde yüzerken
Ben gezerken içimdeki dünyanın acılara gark olmuş sokaklarında,
Biliyorum ki gülmüyor yüzün.
Sen yüreğimin vazosundaki güldün.
Aslında ne güldün
Nede güldürdün.
Sen içimdeki dağlardan yüce sevgiyi öldürdün.
Katili sensin
Sen…
Babilin Asma Bahçelerinden yüce tuttum, hiç bilmediğim özlediğim kokunu.
Şimdilerde toprak olmuş anamın
Sakıza benzer çivitle yıkanmış çarşaflarındaki kokularına benzetirdim nedense.
Birbirimize ne güzel tutulmuştuk, tutulduğumuz dallara tutunmuştuk, bir pıtrak gibi sarılmıştık dünya denen yalana
koparan sensin sen
Bilirdim,
Şiirlerindeki hecelerin zenginliğine inat
Uykuların azdı öksüzdü gecelerin.
Beni de az uyumaya itti,
Ve bu durum acı veriyordu bana
Sanki çok uyursam haksızlık edecektim sana.
Zor ağlayan adamı, çocuklar gibi ağlatanda sendin, ama demiyorum sana bir ömür ağla.
Ağlama.
Bu bitişin mimarı benim
‘Sen sadece amelesiydin’ de
‘Taşları düzgünce temele oturtamayan amele’ de bana.
Ne desen haklısın
Sen.
Şimdi her şeyi unut
Dilinin altında sakladığın adımı da yut.
Ama bir şeyi sakın unutma
Seni çok sevdim
Güçlüydüm.
Evet, sen beni yendin
Doğrudur mağlup oldum,
Adın aklıma geldiğinde ağlamıyorum artık;
Çünkü kazanan sensin
Sen.
Adının karşısında acı yazıyor bütün sözlüklerde
Ne desen küfür gibi , senden yana cümleler bile
Gülüşlerim vardı benim, ben kimim , ben nerdeyim ?
Tam karşıya geçerken bıraktığın o el benim
Bir de sen bırak beni
Unut gittiğin bir yerde
Kim kaldı ki?
Çok büyüdüm sayende
Tabirim caiz değil , numunem yok , sende kalsın aslım
Müstakil bir masaldı , bitti işte , ben aynı haytayım