Farkında olmadan yaşıyoruz, farkında olmadan !
Hergün biraz daha nasır bağlıyor vurdumduymazlığımız.
Hergün biraz daha yasak çiğniyoruz!
Hergün bir adım daha yaklaşıyoruz ölüme,
Samimiyetimiz artıyor Âzrâille farkında olmadan…
Delikanlı, kızın gözleriyle avunuyor,
İmbat kızın saçlarıyla oynuyor,
Burası gençliğin tutuştuğu yer,
Kanın kaynaştığı yer Kordon.
Burası tabii ki İzmir...
Bu aşk sır!
Bu aşk kaçak.
Bir sevgili ki içinde,
Güneşten de sıcak...
Hani ilk kar düşer de erir ya, toprağa! ?
Ben hep seni sevdim!
Seni severek yaşadım.
Bazen rüzgârına kapıldım
Fırtınalarında savruldum,
Bazen güneş açtı gözlerin,
Soyundum kumsalına uzandım.
Daha küçücükken ben!
Annemin kucağındayken,
Hep o sorardı 'beni seviyor musun? ' diye.
Ben de hep sormasını beklerdim zaten!
“Seni dünyalar kadar seviyorum” demeyi,
Bir çırpıda sabırsızca söylerdim.
Can cana,
Yan yana,
Ten tene bu aşk!
Bu aşk iki kişilik.
Yani; sen kadar,
Yani; ben kadar...
Tadı buruk demlenirken gözlerin,
Bir ateş alırım dudaklarından...
Neyin telaşıdır bu nefes alışlar?
İçli ah çekişler neyin nesi?
Avuçlarının sıcaklığı geçsin ellerime.
Herkes değişti değişti,
Bir biz eski kaldık şurada.
Zengin olup değişmeyen,
Kaç kişi gördük şurada?
Değişiklik imaj falan,
Eh be baba aşk olsun!
Tam da bir hafta vardı babalar gününe.
İnsan çekip çıkar gider mi? ...
Bak tam da yaz gülümsemişti,
Doğa kendisiyle cıvıııl, cıvıl.
Ey sevdiğim, nasıl anlatayım seni?
Gözlerin dünyayı yakar yandırır.
Bal mı, kaymak mıdır ağzında dilin?
Hem inandırır, hem de kandırır.
Sevdiysem ben seni, bundan kime ne! ?
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!