OLAYLARI ÜSTÜNE
Gezi eylemleri ayakta sessiz duruş şeklinde devam ediyor. Ülke büyük bir zarara uğradı. Zararlar milyarlarla ifade ediliyor. Brezilya, Yunanistan, İspanya daha bir sürü Avrupa ülkesinde bir sürü gösteriler var kimsenin gıkı çıkmıyor. Bizdeki olaylar ayyuka çıkarılarak ülke geriletilmek isteniyor.
Daire bitti bitecek. Elektrik şirketi bin dereden bin su getiriyor. Yetkili elektrikçi elemanlara yemek yedirmekten bahsediyor. Rüşvetin adı yemek. Aynı şirket 3 hafta fatura ödemeyi geciktir elektriği kesiyor ve açma kapama ücreti alıyor. Bu bir zulüm. Olan var olmayan var, insanoğlu bu unutabiliyor. Ne olacak bu milletin hali. Aynısını ona özenenden belediye şirketi de yapıyor. Allah versin. Vurun abalıya. Halkın içinden çıkan fakir tabakaların iktidara getirdiği hükümet böylece onun ensesinde boza pişiriyor.
İşte bu zulümlerin dağladığı yüreklerde çıkan ahlar birleşiyor birleşiyor gezi parkı olayları gibi. İşte bunu bilmiyor bizi idare edenler. Dehası da var; geçenlerde Tarihçi İlber Ortaylı yazdı. Demokrat parti o İnönü’nün karşı çıktığı vatan caddesinin yapımında bir sürü tarihi eser ve yola bir zararı olmadığı halde çevredeki cami ve mescitlerin yıkıldığını yazdı. Allah’ın mescitlerini Allah’a ve ahiret gününe iman edenler imar eder diyor Kuran. Ayetin manasının mefhumu muhalifi –yani karşı anlamı- ise onu yıkanların durumunu çok vahim olacağı, küfürle değil amma en azından zulümle adlandırılacağını az akıllı olanlar bile anlar. Bu dönemde de buna benzer eğilimlerin olduğu bazılarının ise yerlerinin değiştirildiği bunun da pek zorunlu nedenlerinin olmadığını söylersek ne dediğimiz çok iyi anlaşılacaktır.
Ayrıca hükumetin kendisini devirmek için elinden geleni esirgemeyen koç ve doğan ailelerini ihalelerde kayırdığı (POAŞ ve TÜPRAŞ) aynı özelleştirmelerle işini kaybedenlerin o zaman kazanılmış haklarına karşılık 4 c tabir edilen zalim çalıştırma sistemine tabi tutulduklarını düşünürsek çelişkinin ne büyük olduğu zalimin yardımcısı durumuna düşen bit yönetimin kendisini destekleyen tabakanın ezilmesine yol açması hiç de adil bir yönetim tarzı sayılamaz.
İşte bütün bu biriken sessiz yığınların gizli ahı yöneticileri yakan bir ateş olup etrafa sıçramaktadır. Hani nerde sessiz yığınların sesi olan yönetim. Sessiz ve kimsesizlerin sığınağı olmak yerine onları daha fazla inleten bir kırbaç bir işkence aleti olmaktadır.
yağmur mazgallarını
kumbara sanıp
harçlığımı atardım
bu yüzden en çok
denizden alacaklıyım.
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta