Aramızdaki yollar uzun,
Bedenlerimiz;
Bir ölünün ki kadar yorgun..
Sana ayırdığımız günler,
Senede üç ya da beş gün...
Kıvrılarak uzayan yollar dürülsün,
Mesafeler hızlara bölünüp, saatlere dönsün
İki eksik bir fazla, hazırladım işte valizimi,
Sana geliyorum;
Yaşayan şehir artık görünsün...
Sevgiyle saran kollarını boynuma dola,
Yanına oturayım, yanağımı sakin sakin okşa,
Ellerini sür de; ağrıyan yerlerim şifa bula..
Bir türkü söyle hadi; kimse üzülüp ağlamasın
Nar çiçeklerimiz sakın solmasın...
Komik hikayelerini anlat bize;
Aceleci atların nal sesleri sussun zihnimde.
Bob kafeteryadaki Cüneyt Arkın’ dan,
Burjuva talibin Füsun’dan bahset.
Filmdeki yaşlı kadın gibi;
Omuzlarını düşür, sesini titret,
Arkanı dönerek kedine seslen:
Valentino, Valentino..
Güler'in dans ederken uçuşan eteklerini,
Kahvaltıda yumurta ile değiştirdiğin zeytinleri,
Çoğunlukla galip geldiğin güreşleri anlat.
Mehter marşı çalalım; iki öne ileri bir yerinde geri,
Sen evde dolaş, biz arkana takılalım...
Kovboy gibi şapkanı düşür, silahını hızlı çek.
Biz protokol olalım,
Sen asker selamı ile önümüzden geç.
Sakın dert etme, biz geldik;
Arsız çınlamalar artık kesilecek.
Geceleri caddelerde kol kola girelim,
Marşlar çoştursun bizi, naralar atıp gülelim.
Kepçe yıldızına uzanalım, kutup yıldızını parlatalım,
Keyiften sarhoş olsun ayaklarımız, yan yan basalım
Gelenekçi bakışlar yargılasın bizi, aldırmayalım....
Kocakarı ile Ömer’den, Kadınlarımız’dan
En güzel mısraları dinleyelim senin sesinle.
Elimize bir kitap ver de;
Sesli okuyalım, yarışalım birbirimizle...
Gürültümüz yükselince mahkemeni kur;
Dava sonunda haklıyı konuştur, haksızı sustur;
Güldür bizi barışıp sarılalım.
Bir oyun uydur da;
Haydi, salonda neşeyle oynayalım...
Azla yetinip, çokla sevinelim
Kendi cennetimizde gülelim, eğlenelim
Yokuştaki parke taşlar iki kapılı küçük eve çıksın
Camın önündeki divan bizim olsun
Eski sokak, evin içindeki tatlı sohbetlere aksın
Yakutiye’ den dönüp,
Cumhuriyet caddesine çıkalım
Çifte Minareler kaleye doğru şahlansın
Gazete kağıdından külahlarda, sımışkalar dizilsin tablalara
Tarihi çeşmelerden buz gibi sular aksın...
Sımsıkı tut, bırakma elimizi
Öyle abartılı sev ki bizi; şımaralım
Bİr dağ gibi sağlam
Ve bir yastık kadar yumuşak omuzuna,
Başımızı yaslayalım,
Bu şehir hep yaşasın,
Bir türkü söyle bize;
Nar çiçeklerimiz sakın solmasın ....
Kayıt Tarihi : 31.10.2025 14:07:00
Şiiri Değerlendir
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.



Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!